Paylaş
Bugün, Türk Milleti’ nin bağımsızlık mücadelesinin simgesi olan İstiklâl Marşımız’ ın kabulünün 100. yıldönümü. Bu özel gün Türkiye genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Ben de bu anlamlı günde Milli Marşımızın tarihçesine kısaca göz atalım istiyorum.
Maarif Vekâleti (Eğitim Bakanlığı) tarafından, Kurtuluş Savaşı’nın başlarında savaşın milli bir ruh içerisinde kazanılmasını sağlamak amacıyla bir güfte yarışması düzenlendi. Yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920’den sonra güfteler Eğitim Bakanlığı tarafından incelendi ancak içlerinde İstiklâl Marşı olabilecek bir eser bulunamadı. Yarışmaya para ödüllü olduğu için katılmamış bulunan Mehmet Akif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’in kendisine yazdığı 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirdi ve Türk Ordusu’ na hitap ettiği şiiri kaleme alarak Bakanlığa teslim etti.
Şair şiirde, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını; Türk Askeri’ nin yürekliliğine ve özverisine güvenini; Türk Ulusu’ nun bağımsızlığa, Hakk’a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getiriyordu. Hamdullah Suphi Bey, Mehmet Akif’in şiirinin önce cephede asker arasında okunmasına karar verdi. Batı Cephesi Komutanlığı’ na gönderilen şiir askerin beğenisini kazandı.
Ön elemeyi geçen 7 şiir, 12 Mart 1921’de Mustafa Kemal başkanlığındaki Meclis oturumunda tartışmaya açıldı. Mehmet Akif’in şiiri, Meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Şiir milletvekillerini öyle heyecanlandırdı ki diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi. Bazı millet vekillerinin (mebusların) itirazlarına karşın, Mehmet Akif’in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi. Mehmet Akif kazandığı 500 liralık ödülü yoksul kadınlara ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek amacıyla kurulan Darül Mesai’ ye bağışladı. Şair, ayrıca, İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu ifade ederek Marşın güftesini şiirlerini topladığı Safahat’ e dahil etmedi.
Ülke savaş içerisinde olduğu için İstiklâl Marşı’nın bestelenmesi iki sene ertelendi. 12 Şubat 1923’te İstanbul Maarif Müdürlüğü’ ne beste yarışması açma görevi verildi. Şiirin bestelenmesi için açılan yarışmaya 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor şartlar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okunmaya başlandı.
1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul Ali Rıfat Çağatay’ ın bestesini kabul etti ve 1930 yılına kadar bu beste çalındı. 1930’da dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ ün 1922’de hazırlamış olduğu bugünkü beste yürürlüğe konuldu. Marşın orkestrasyonunu besteci Edgar Manas, bando düzenlemesini ise asker kökenli bir müzik adamı olan klarnet virtüözü İhsan Servet Künçer yaptı.
Gerek nazım tekniği gerekse içerik açısından herhangi bir millî marş güftesinin çok ilerisinde olan İstiklâl Marşı, Türk edebiyatının en güzel lirik-hamâsî (epik, destansı) şiirleri arasında yer alıyor. Son kıtası beş mısra olmak üzere dörder mısralık on kıtadan oluşan ve aruzla yazılan şiirin her kıtasının bütün mısraları tam kafiyeli. Ayrıca her kıta, temayı oluşturan duygu ile uyumlu ton ve vurguların yer aldığı sağlam bir yapıya sahip. Tam bir bütünlük gösteren şiir, mecaz ve sembollerle zenginleştirilmiş bulunuyor.
Milletin iradesine ve Allah’ın müminlere vaat ettiği zaferin er geç gerçekleşeceğine inanan Mehmed Âkif’ in şiirindeki özelliklerden biri de, millî ve ulvî değerlerle dinî motiflerin dengeli bir şekilde kıtalara yerleştirilmiş olması. Şiirde; bayrak, hilâl, yıldız, hak, hürriyet, istiklâl, yurt, millet, ırk, vatan, kahramanlık gibi millî kavramlarla iman, şehâdet, helâl, cennet, hudâ, ezan, mâbed, vecd gibi dinî motifler birbiriyle uyum halinde kullanılıyor. Böylece; Millî Mücadele’yi gerçekleştiren halkın ruhunda mevcut olan iki önemli kavram, İstiklâl Marşı’nın da iki temel temasını oluşturmuş bulunuyor.
Türk Bayrağı gibi Türk Milleti’nin önemli simgelerinden biri olan İstiklâl Marşı, Milletin güçlü aidiyet duygusuyla geleceğe karşı umut ve cesaretle bakmasını sağlayan “Milli Mutabakat Metni” olarak kabul ediliyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun 24 Aralık 2020 tarihli oturumunda, İstiklâl Marşı’nın kabulünün 100. yılı olan 2021’in “Mehmet Akif ve İstiklâl Marşı Yılı” olarak belirlenmesi kararlaştırılmış bulunuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından konu ile ilgili olarak yayımlanan genelge, 6 Mart 2021 tarihli Resmî Gazete’ de yer almış durumda. İlgili karar kapsamında, Türkiye genelinde yıl boyunca İstiklal Marşı'nın kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma etkinlikleri düzenlenecek.
Yazımı, İstiklal Marşımız’ ın altıncı kıtasıyla sonlandırmak istiyorum.
“Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.”
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileği ile…
Paylaş