Paylaş
Hani bazı masallarda bir cin çıkıp da “dile benden ne dilersen” der ya, şimdi bana sorsalar; “sağlam olup, Van’a gitmek, oradaki engellilere destek olmak” isterdim. Sürekli tekrarlıyorum: Engelli olarak yaşamak, özellikle bizim ülkemizde, çok zor. En büyük zorluk da toplumsal duyarlılığın eksik oluşundan kaynaklanıyor.
Yazılarımda daha çok kişinin görüş ve düşüncesine yer verebilmek amacı ile, sık sık internette geziniyorum. İşte bu gezintilerimden birinde, Engelliler.Gen.Tr. Forumları Sitesi’nde rastladığım “Özel Günler (dini ve resmi bayramlar) ve Biz Engelliler!” başlıklı
bir yazıdan alıntı yapmak istiyorum bugün.
“Dini bayramlar bir yana, milli bayramlarda da aynı çileyi çekiyoruz. Hayatın her alanında, sosyal hayatta kamu alanlarında bizlere ayrılması gereken alanlara tecavüz eden insanların her bayramda bu tecavüze devam etmesi ne kadar vicdanidir?
Bayramlarda otoyollar ve otobüsler bedava. Hükümetin aldığı bu güzel karar herkesi sevindirdi.. Peki bu otobüslerden kaçına engelliler binebiliyor? Bu otobanların kaçından, engelliler arabaları ile geçiyor? Yani bize mi bayram? …
Engelli bireylerin kamu alanlarından diğerleri gibi tam istifade etmesi gerekir. Bu, ister bayramlarda, ister seyranlarda her zaman dile getirilmelidir. Bu nedenle yazımızda bu dini bayramda insanları vicdanlı olmaya davet etmek istiyoruz. Bayramınızı yaparken, ücretsiz otobüslere binme hakkını elde ederken, otobanlara para vermeden geçerken… Diğer bayramlarda ödediğiniz ücretlerden şikâyet ederken! Bu hakkı aldığınıza sevinirken!!! Otobanlar, otobüsler bedava olduğu halde o otobüslere binemeyen vatandaşları bir düşünün.
Siz bu hakkı aldınız diye seviniyorsunuz, bu otobüslere parayla binmeye razı olanları bir düşünün. Onlar da sizin gibi bu ülkenin vatandaşı. Biraz empati lütfen…”
Bunu yazan arkadaşımız, eminim ki, “biz binemiyoruz, siz de binmeyin” demek istemiyor. Sanıyorum ki, yalnızca, “elinizdekilerin değerini bilin ve bizi de unutmayın” demek istiyor.
Geçtiğimiz bayram, bayram süresince mezarlıklara araç alınmadığı için eşimi ziyaret edemediğimi yazmış ve engelliler için bir kolaylık getirilmesini istemiştim. Ama ne yazık ki değişen bir şey yok, eşimi bu bayram da ziyaret edemiyorum. Ancak bu durumun sorumluluğunu yalnızca yetkili mercilere de yüklemiyorum. Biliyorum ki, eğer engelliler için araç girişi serbest bırakılsa, mutlaka, engeli olmayan pek çok kişi haksız olarak bu durumdan yararlanmaya kalkacak. Kimi “ben ayağımı burktum” diyecek, kimi de “ben ameliyatlıyım”. Peki kapıdaki bekçi ne yapacak? Gelen gidenden sağlık kurulu raporu mu soracak? İşte bu yüzden “araç girişi yasak” deyip, kökten hallediveriyorlar meseleyi. Sonuçta zarar gören, yalnızca, gerçek engelliler oluyor.
Yukarıda da söylemeye çalıştığım gibi, toplumumuza duyarlılık kazandırmadan çözümlemek mümkün değil bu sorunu. Daha bugün okudum, sapasağlam bir adam boynunda “sağır ve dilsizim” yazan bir kâğıtla dilenirken yakalanmış. Bu kişi boynuna astığı kâğıtta yazan durumun ne demek olduğunu anlayabilseydi, hissedebilseydi, sanıyorum ki böyle davranmazdı.
Umutlu ve coşkulu bir bayram yazısı yazamadım belki, bugün. Ama yazımı karamsarlık içinde sonlandırmak da istemiyorum. O yüzden, usta şair Can Yücel’in, çoğunuzun zaten bildiğinizi düşündüğüm, “Bayram” adlı şiiri ile koyuyorum son noktamı.
"Nefes almak bayramdır meselâ; günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;
sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni
kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "çok sükür bugünü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir
ilişkiyi bitirmek de öyle...
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini
bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede
üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle
okşayan anne bayramdır.
‘Ona güvenmiştim, yanılmamışım’ sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış
ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son
taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda
karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta
ölebilmek bayram…
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evlâdır.
HER GÜNÜNÜZ BAYRAM OLSUN..! "
Engellerimizi hissettirmeyecek, engelsiz bir yaşam dileği ile...
Paylaş