Paylaş
Geçtiğimiz Cuma günü ameliyatım ile ilgili son kontrolleri yaptırmak üzere Koç Üniversitesi Hastanesi’ndeydim. Gerekli filmler ve tomografiler çekildi ve durumumun gayet iyi olduğu belirlendi. Ayrıca sırtımın durumunu ve her açıdan duruşumu gösteren fotoğraflar çekildi. Yani artık bu ameliyat bir ‘vaka çalışması’ (case study) olarak bilimsel bir makalede yer almaya hazır.
Hastanede doktorumu beklerken benim gibi tekerlekli sandalyede oturan genç bir delikanlı ile karşılaştım. Bir süre sonra yanıma yaklaşan bu genç beni tanıdığını söyleyerek kendini tanıttı. Böylece onun, adını çeşitli vesilelerle duymuş olduğum, bir kas hastası olduğunu öğrendim. Hastalığı benimkiyle aynıydı; yani, Fasiyo Skapulo Humeral Musküler Distrofi (FSHD). Ulaş adındaki bu genç Askerlik Şubesi’nden geldiğini söyledi bana. Doğrusu merak ettim onun Askerlik Şubesinde ne işi olduğunu ve kendisine oraya ne için gittiğini sordum. “Beni asker kaçağı yazmışlar, bunu düzeltmek için gittim” dedi. “Senin engelli raporun yok mu? Nasıl asker kaçağı olduğunu düşünebilirler senin?” diyerek, başka bir soru ile cevapladım onun cevabını. Ve öğrendim ki, 28 yaşındaki bu gencin % 86 oranında engelli olduğunu gösterir bir raporu var. Ancak bu rapor engellinin askerlik durumu için herhangi bir şey ifade etmiyor. Engelli bireyler de tıpkı sağlıklı bireyler gibi yürütmek zorundalar yoklama işlemlerini.
Muayeneler Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği uyarınca öncelikle Askerlik Şubesinin bulunduğu yerde Aile Hekimi varsa Aile Hekimi tarafından, yoksa en yakın sağlık kuruluşunda tek tabip tarafından yapılıyor. Aile Hekimi’nce veya resmi sağlık kuruluşunca hakkında karar verilemeyenler ise Sağlık Bakanlığı’nın Sağlık Kurulu Raporu vermeye yetkili en yakın sağlık kuruluşunun ilgili birimine sevk ediliyor.
Ulaş’ın durumunda bu madde biraz farklı olarak işlemiş. Aile Hekimi’nin “Askerlik için elverişli değildir” kararı vermiş olmasına ve bu karara hastanın engelli raporunu da eklemiş bulunmasına karşın Askerlik Şubesi bu kararı kabul etmeyip Ulaş’ı bir devlet hastanesine göndermiş. Ulaş önce hastanedeki tüm birimlerin doktorlarına teker teker muayene olmuş, ardından da Sağlık Kurulu’na sevk edilmiş. Ve netice olarak, tabii ki, “Askerlik için elverişli değildir” raporu almış.
FSHD ilerleyici bir kas hastalığı. Bugün için herhangi bir tedavi olanağı, ne yazık ki, yok. Keşke olsaydı… Ama yok işte… O zaman bir FSHD hastasını tekrar tekrar muayeneden geçirmek niye? Hem hekimlerin hem de hastanın bu işlemler için harcadıkları emeğe ve zamana yazık değil mi? Engelli bir birey neden her konuda ayrı bir rapor çıkartmak zorunda bırakılıyor? Devletimiz vatandaşlarından hemen her işlemi internet üzerinden gerçekleştirmelerini beklerken, neden kendisi vatandaşlarının her türlü durumunu bir ana merkez aracılığıyla takip edemiyor?
Keşke bir yetkili bu sorularımı cevaplayabilse… Ve ben de sizlerle paylaşabilsem bu cevapları…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
Paylaş