Paylaş
Birkaç gündür hep uyumak istiyorum. Artık epey yaşlanmış olan kedim Chianti de benden pek farklı değil. Akşama doğru bir ara uykulu gözlerle birbirimize baktığımızı fark ettiğimde, acaba mutlu mu Chianti diye düşündüm... Onu ne kadar sevdiğimi biliyor mu? Ona iyi bakabiliyor muyum? Sonra bir fotoğraf geldi gözümün önüne, geçenlerde gördüğüm bir kampanya fotoğrafı.
İstanbul Üniversitesi Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu ve Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Laboratuvar Hayvanları Bilimi Anabilim Dalı tarafından Araştırıcılar için düzenlenecek olan “Deney Hayvanları Kullanım Sertifikası” eğitim kursunun iptal edilmesine yönelik bir dilekçe kampanyasında kullanılan fotoğraf bu. Deney hayvanlarının eziyet çekmesine vicdanı razı değil kampanya düzenleyicilerinin. Ülkemizde deney hayvanlarının hakları 15 Şubat 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Hayvan Deneyleri Etik Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik” ile düzen altına alınmış olsa da, düzenleme eziyeti ancak asgariye indiriyor. Çok acı çeken ya da tedavisi mümkün olmayacak seviyede zarar gören deney hayvanlarının hayatlarına son verilmesini öngörüyor. Dilekçe sahiplerinin önerisi; hayvan testleri yerine, insan sağlığı ile ilgili daha doğru bilgiler verdiği kanıtlanmış olan yöntemlere rağbet edilmesi.
İnsanoğlunun kendini diğer varlıklara üstün görmesinin en acı örneklerinden birine yine geçtiğimiz hafta içinde rastladım. Çekilen resimleri köşeme taşımak bir yana, kendim bile bakamadım. Konuya yönelik başlatılan imza kampanyasının düzenleyicileri de benim gibi hissetmiş olacaklar ki, kampanya sayfasında hayvancağızın resmine yer vermemişler. Evet, bir ilçemizde peşinden kovalayan avcılara yakalanmamak için koşarken kendini bir mahalle arasında bulup mahallenin gençleri tarafından taşlanarak öldürülen yavru domuzdan bahsediyorum. İnsandan kaçarken insana yakalanan suçsuz bir canlı... Hani yaratılanı seviyorduk Yaradan’dan dolayı?
Aslında hayvanların hakları da ülkemizde kanunla güvence altına alınmış durumda. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu “hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini” sağlamayı amaçlıyor. Yabani hayvanların yaşama ortamlarından koparılması ve doğada serbestçe yaşayan bir hayvanın yakalanıp özgürlükten yoksun bırakılması yasaya aykırı. Hayvanlara işkence yapmak 3 aydan 2 yıla kadar hapis ile cezalandırılmayı gerektiren bir suç.
Tam ben bunları düşünürken, önümdeki ekrana bir davetiye düştü: Hayvan Hakları Sergisi… 3. Sergiyi düzenleyen Bensen Ünlüoğlu arkeolog ve fotoğraf sanatçısı, ayrıca gerçek bir hayvansever. Bir sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde 36 sanatçının eserleriyle katkıda bulunduğu sergi Bensen Ünlüoğlu’nun bu konuda düzenlediği üçüncü sergi. Grubun içinde profesyonel sanatçılar da var, sanata ve hayvanlara gönül veren amatörler de. Yağlıboya, suluboya, ebru, çini, seramik, fotoğraf ve camaltı tekniği gibi farklı alanlarda çalışmalar yürüten grubun ortak paydası ise hayvan-doğa sevgisi ve duyarlılık.
Serginin geliri sokaklarda zor şartlarda yaşam mücadelesi veren hayvanların bakımını üstlenen Türkiye Hayvanları Koruma Derneği’ne bağışlanacak. Bu güzel ve anlamlı sergi 3-16 Şubat tarihleri arasında Galatasaray’daki ArkeoPera Sanat Galerisi’nde izlenebilir.
Paylaş