Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç Yelçe
Ayşegül Domaniç YelçeYazarın Tüm Yazıları

Fizyoterapistim ve ben…

Merhabalar sevgili okurlar.

Haberin Devamı

Fizyoterapistlik mesleği dünyada yaklaşık 112 yıldır, ülkemizde ise 45 yıldır toplum sağlığı ve yaşam kalitesi ile doğrudan ilgili bir bilim dalı olarak gelişimini sürdürüyor. Bu meslek, dünyada özellikle savaşlar, travmalar ve çocuk felci salgınlarını takiben oluşan engelli nüfusun fonksiyonel kayıplarını giderebilmek amacıyla doğmuş ve pek çok aşamadan geçerek günümüzdeki popüler konumuna ulaşmış bulunuyor.

Fizyoterapi benimki gibi tedavisi olmayan kas hastalıklarının “olmazsa olmaz”ı. Bu gibi hastalıkların seyri ancak fizyoterapi sayesinde biraz olsun yavaşlatılabiliyor. Hatta bazı durumlarda, ciddi bir çalışma ile kaybedilmiş bazı fonksiyonların geri kazanılabilmesi dahi mümkün olabiliyor.

Benim hastalığımın ilk emarelerinin ortaya çıktığı yıllarda –yani 1970’lerde- fizyoterapinin faydaları bilinmiyor, bu tedavi hastalara önerilmiyordu. Hiç unutmuyorum, 1973 yazında Cerrahpaşa Hastanesi’ne yurtdışından henüz dönmüş bir nörologla görüşmeye gitmiştik. Söz konusu nörolog Amerika’da kas hastalıkları üzerine ihtisas yapmıştı. Eşim Özer ve ben, kendisini görmeye giderken umutluyduk. Bu genç doktorun yeni yeni başlayan tedavisi olanaksız hastalığıma çare olacağını sanıyorduk. Oysaki hiçbir şey bizim sandığımız gibi olmadı. Bu genç doktor beni görür görmez çalışıp çalışmadığımı sordu. Çalıştığımı öğrenince de, bir an önce hangi şartlarda emekli olabileceğimi öğrenmemi önerdi. Sonra da Özer’e dönerek “Eşinizi boşu boşuna yurtdışına götürmeyin. Kendisine jimnastik ya da yüzme gibi sporlarla boşa zaman harcatmayın; zira bunların hiçbir faydası olmaz.” dedi.

Haberin Devamı

İnsan psikolojisinden hiç anlamayan bu doktorun yanından ayrılırken bedbindik. Zira o doktora göre ben birkaç sene içinde yatalak olacaktım. Henüz 21 yaşındaydım, Özer ise 28… İki yaşında bir kızımız vardı, onu büyütmemiz gerekiyordu. Yatalak bir eş, yatalak bir anne olmak istemiyordum…

Hastaneden eşimle el ele, ağlayarak ayrıldık. Sonra birbirimizin gözlerinin içine bakarak söz verdik: O gün duyduklarımızın moralimizi bozmasına, inançlarımızı yıkmasına izin vermeyecektik… Ve vermedik de…

Haberin Devamı

Bu olaydan yaklaşık on beş-on altı yıl sonra, halâ yürüyebiliyorken, fizyoterapiye başladım. Bu tedaviyi, çok muntazam olmasa da, uzun yıllar sürdürdüm. Ancak ameliyatımdan önceki son iki yıl tedavimi hiç aksatmadım. Omurga ameliyatıma girerken, sonrasında yoğun bir fizyoterapi tedavisi görmem gerekeceğini biliyordum. Bu yüzden hastaneden çıkar çıkmaz daha önce birlikte çalıştığım Fizyoterapist Seda Yakıt’tan beni evde çalıştırması için ricada bulundum.

Seda, 2011 yılında Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nden birincilikle mezun olmuş genç bir fizyoterapist. Bilgi ve deneyimi, yaşına oranla oldukça yüksek. Fizyoterapinin birden fazla alanında uzman olduğunu söyleyebilirim. Ocak 2016’da başladığımız ameliyat sonrası çalışmalarımızı Ocak 2017 sonuna kadar yoğun bir şekilde sürdürdük. Bu süre zarfında vücudumun yeni fizyonomisine adapte olabilmeyi, desteksiz oturabilmeyi, dengemi sağlayabilmeyi ve korumayabilmeyi, daha da önemlisi o güne kadar işlevsiz kalmış bulunan kaslarımı çalıştırmaya başlamayı başardım. Seda’nın bu başarıdaki payı ise yadsınamaz…

Haberin Devamı

Bir yıldan beri yalnızca bir lift yardımı ile bir yerden bir yere nakil olabiliyor, bu yüzden tedavi için herhangi bir fizyoterapi merkezine gidemiyordum. Ameliyatımdan bir yıl sonra yapılan kontrollerimin ardından insan eliyle oturtulup kaldırılabilmem için izin çıktı.  Fizyoterapi tedavimi artık daha önce devam ettiğim tıp merkezinde sürdürüyorum. Beni orada da Seda çalıştırıyor. Her gidişimde farklı hareketler göstererek değişik kaslarımın çalışmasını sağlıyor. Ve ona duyduğum hayranlık her geçen gün daha da artıyor…

Fizyoterapistim ve ben…

Çok şanslı olduğumu düşünüyorum… En iyi doktorlara ameliyat olabildiğim, bu denli bilgili bir fizyoterapist ile çalışma olanağı bulabildiğim için… Bunun için önce Tanrı’ya, sonra da Sevgili Doktorlarım’a ve Sevgili Seda’ya sonsuz teşekkürler…

Haberin Devamı

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…

Not: Bu yazı için Fizyoterapist Emin Girgin’ in web sitesinden yararlanılmıştır.

Yazarın Tüm Yazıları