Paylaş
Engellilik konusu, günümüzde bir insan hakları meselesi olarak kabul ediliyor. Engellilerin haklarını insan hakları hukukunun ayrılmaz bir parçası olarak değerlendiren ve engellilerin toplumsal yaşamın tüm alanlarına ayrımcılığa uğramaksızın ve diğer bireylerle eşit katılımlarının sağlanmasını benimseyen bu yaklaşım, ulusal ve uluslararası politika ve uygulamalara yön veriyor.
Engellilerin talepleri ve hak temelli mücadeleleriyle, engelliliğin bir insan hakları meselesi olduğu küresel anlamda kabul edilen bir yaklaşım haline gelmiş bulunuyor. Artık engelliler, kendileri hakkında başkaları tarafından karar verilen korunmaya ve yardıma muhtaç bireyler olarak görülmek yerine, kendi yaşamları üzerinde yetki ve karar sahibi özerk bireyler olarak kabul ediliyorlar. Bu değişim, topluma kamu hizmeti verenlerin sorumluluklarını da arttırmış durumda.
Türkiye Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’ nden Prof. Dr. Hilal Onur İnce, Niğde Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden Dr. Cenay Babaoğlu ve 100. Yıl Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nden Dr. Aysun Yaralı Akkayalı’ nın yaptıkları “Belediye Hizmetleri ve Engelli Vatandaşların Beklentileri Üzerine Ampirik Bir Araştırma”, Türkiye’de engellilere yönelik hizmetin önemli bir bölümünü üstlenen belediyelerin sorumlulukları ve çalışmalarına engelli bireylerin gözünden bakmamızı sağlıyor.
Saha çalışmaları Ankara’nın Altındağ, Çankaya, Etimesgut, Gölbaşı, Keçiören, Mamak, Pursaklar ve Sincan belediyeleri sınırları dahilinde gerçekleştirilen araştırma kapsamında 336 görüşme yapılmış. Toplum içindeki görünürlüğün az olması ve toplumsal yaşamdan daha uzak kalmaları nedeniyle kadın engelli grubuna erişimde daha fazla sorun yaşanmış ve bu nedenle görüşmelerde eşit dağılım yerine erkek yoğunluklu bir veri seti elde edilmiş.
Görüşülen kişilere engellilere yönelik haklar ile ilgili bilgi sahibi olma ve bu haklardan faydaları sorulmuş. Görüşmeciler arasında en fazla bilgi sahibi olunan hakların başında sırasıyla; şehirler arası ulaşım (otobüs, tren, uçak) indirimleri (%80,4), engellilere yönelik mesleki eğitim kursları 8%75,9) ve belediyelerin özel ulaştırma-taşıma araçları (%64,6) yer alıyor. En az bilgi sahibi olunan hakların başında ise sırasıyla; belediyelerce kurulan engelsiz parklar (%40,7), belediyelerce sunulan aile rehberliği hizmetleri ve danışma merkezleri hizmetleri (%49,1) ve işyerinin engellilere uygun düzenlenmesi (%50,6) bulunuyor.
Katılımcıların en fazla faydalandıklarını belirttikleri hakların başında sırasıyla; şehirler arası ulaşım indirimleri (%59,5), engellilere yönelik mesleki eğitim kursları (%39,3) ve belediyelerce sunulan sosyal ve kültürel hizmetler (%36,6) yer alıyor. En az faydalanılan hakların başında ise sırasıyla; erken emeklilik (%13,4), malulen emeklilik (%16,4) ve belediyelerce sunulan aile rehberliği hizmetleri ve danışma merkezi hizmetleri (%20,2) bulunuyor.
Erken emeklilik konusunda bilgisi olanların oranı %53,6 iken, bu haktan faydalananların oranı %13,4. Malulen emeklilik hakkında bilgi sahibi olanların oranı %52,4 iken, bu haktan faydalananların oranı %16,4.
Gelir vergisinde engelli indirimi hakkında bilgi sahibi olanların oranı %51,8 iken, bu haktan faydalananların oranı %27,1. İşyerinin engellilere uygun düzenlenmesi hakkında bilgi sahibi olanları oranı %50,6 iken, bu haktan faydalananların oranı %24,1.
Taşıt alımında Özel Tüketim Vergisi ve Motorlu Taşıtlar Vergisi muafiyeti hakkında bilgi sahibi olanların oranı %62,2 iken, bu haktan faydalananların oranı %29,8. Engellilere yönelik mesleki eğitim kursları hakkında bilgi sahibi olanların oranı %75,9 iken, bu haktan faydalananların oranı %39,3.
Görüşülen kişiler arasında karşılaştıkları sorunları ilgili belediyeye ilettiklerini ifade edenlerin oranı %33 iken, şikayetlerini iletmediklerini belirtenlerin oranı %67. Yapılan bireysel görüşmeler pek çok sorun alanından ve yapılması istenen taleplerden söz edilmesine karşın, taleplerini iletenlerin oranının %33’te kalması hakların talebine yönelik bir eksikliğe işaret ediyor. Bununla birlikte engellilerin en fazla sorun yaşadıkları kurumların başında ilgili belediyeler (%46,8) yer alıyor. Buna rağmen çağrı merkezlerine şikâyette bulunanların oranı (%18,9), ilgili bakanlıklara ve devlet kurumlarına şikâyette bulunanların oranı da (%9,9).
Katılımcıların şikayetlerini en çok ilettikleri kurumun belediyeler olması, engellilerin kendileri ile ilgili alandaki görev ve sorumlulukların daha çok belediyeye ait olduğunu düşündüklerini gösteriyor. Bu konudaki bulgular, engellilere yönelik hizmetlerdeki aksamaların en büyük kaynağının belediyeler (%32,7) ile birlikte Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (%32,1) olduğuna işaret ediyor. Hizmetlerdeki aksamaların kaynağının toplumun bakış açısı olduğunu söyleyenlerin oranı ise yalnızca %6.
“Belediye Hizmetleri ve Engelli Vatandaşların Beklentileri Üzerine Ampirik Bir Araştırma”; engelli bireylerin, kendi hakları ile ilgili sahip oldukları farkındalık ve uygulamalar çerçevesinde, öncelikli hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıklarını gösteriyor. Engelliler, haklarına dair ve yasaların onları hangi durumlarda koruduğu noktasında bir bilgi eksikliği içindeler. Kent içerisinde dezavantajlı grupların başında gelen engellilerin sorunlarının çözümü konusunda yasal düzenlemeler ve ilerlemeler olmakla birlikte, bunların uygulamasında gecikmeler ve eksiklikler olduğu söylenebilir. Özellikle temel sorunların hâlâ devam ediyor olduğunu ampirik bulgular da göstermiş bulunuyor. Buradaki bulgular değerlendirilecek olursa, öncelikle, engelli bireylerin sorunlarını iletmedikleri görülüyor. Dolayısıyla engellilere yasal hakları konusunda bilgi sunacak ve/veya duyuracak mekanizmaların ve araçların etkin olarak hayata geçirilmesi önem taşıyor.
Sonuç olarak, söz konusu araştırmanın; engelli bireylerin, var olan kapsamlı yasal düzenlemelere karşın, hâlâ toplumsal yaşam içinde yeterince yer almadıklarını tespit ettiğini söylemek mümkün. Belediyeler gibi kamu hizmetleri üretmede halka daha yakın olan kurumların hem engellilere hem de halka yönelik aydınlatıcı faaliyetler yürütmeleri bu durumu değiştirebilir. Neticede engellilerin toplumun tüm yaşam alanlarına katılımı için toplumsal algının değişmesi gerekiyor. Ve bu konuda en büyük iş belediyelere düşüyor...
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileği ile…
Paylaş