Paylaş
Halk arasında Göz Tansiyonu ya da Karasu olarak da bilinen Glokom, ilerleyici ve kalıcı görme kaybına yol açan sinsi seyirli bir göz hastalığı. Kırk yaş üzerindeki her 40 kişiden birinde görülen bu hastalık, hastalığı taşıyan on kişiden birinde körlüğe neden oluyor. Hastalar, genellikle, Glokom olduklarını fark etmeden önce görme yetilerinin %40’ını kaybetmiş oluyorlar.
Dünya genelinde yaklaşık 67 milyon kişi Glokom hastalığı ile yaşıyor. Bu kişilerin neredeyse yarısı Glokom hastası olduğunu bilmiyor. Hastalık, çoğunlukla, göz içindeki sıvı basıncının görmeyi sağlayan göz sinirine zarar verecek düzeye gelmesiyle ortaya çıkıyor. Her yaşta ortaya çıkabilen Glokom, tedavisiz bırakılırsa körlükle sonuçlanabiliyor.
Glokom terimi eski Yunanca’ da “gri-mavi” anlamına gelen (Glaukos) kelimesinden türemiş bulunuyor. Hipokrat’ın tanımına göre; Glokom, “yaşlı insanlarda görülen, pupila’nın mavimsi bir renk almasına neden olan bir hastalık.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Glokom Bölümü Sorumlusu Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik, Glokomun hastanın görüşü bozuluncaya kadar sessizce ilerleyebildiğini ve yıllarca teşhis edilemeyebileceğini söylüyor. Bu yüzden gözlerin düzenli olarak kontrol edilmesinin ve gerekli tedaviye vakit geçirmeden başlanmasını çok önemli olduğunu ifade eden Tamçelik, böylelikle şu anda kesin bir tedavisi bulunmayan Glokom’ un ilerlemesinin yavaşlatılabileceğinin altını çiziyor.
Glokom hastalığına dikkat çekmek amacıyla her yıl 12 Mart Dünya Glokom Günü (World Glaucoma Day-WGD), 8-18 Mart tarihleri ise Dünya Glokom Haftası (World Glaucoma Week-WGW) olarak anılıyor. Dünya genelinde hafta boyunca çeşitli etkinliklerle Glokom hastalığı konusunda farkındalık yaratılmaya çalışılıyor.
İki ana Glokom tipi bulunuyor: Primer veya Açık Açılı Glokom ile Akut veya Kapalı Açılı Glokom. Tüm Glokom vakalarının yaklaşık %90’ını Açık Açılı Glokomlar oluşturuyor. Bunlar genellikle semptomsuz gelişiyorlar ve iyice ilerleyinceye kadar tespit edilemiyorlar. Kapalı Açılı Glokom’ a ise daha nadir rastlanıyor ancak hemen tedaviye başlanması gerekiyor. Şiddetli ağrı, gözde kızarma ve bulanık görme Kapalı Açılı Glokomun belirtileri arasında görülüyor.
Glokom hastalığının; ailesinde aynı rahatsızlık bulunanlarda, kırk yaşın üzerindekilerde, diyabet, tansiyon ve kalp rahatsızlığı bulunan kişilerde, fiziksel göz hasarı bulunan bireylerde ve uzun süre steroid kullananlarda ortaya çıkma olasılığı daha yüksek. Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik’in de ifade ettiği gibi Glokom’ un kesin tedavisi bulunmuyor ve hastalığın neden olduğu görme kaybı telâfi edilemiyor. Ancak kişinin tedaviye başladığı zaman sahip olduğu görme yetisi olduğu gibi korunabiliyor.
Günümüzde dünyadaki en ileri ülkelerde bile Glokom hastalarının yarısından çoğu hastalığından habersiz olarak yaşıyor. Geriye kalan ülkelerde ise bu oranın %90’a kadar çıkabildiği düşünülüyor. Doktorlar herkesin kırk yaşına kadar en az üç yılda bir, kırk yaşından sonra ise en az iki yılda bir Glokom yönünden kontrolden geçmesini öneriyorlar. Ailesinde göz tansiyonu bulunan ve bu nedenle hastalığın daha sık görüldüğü grupta yer alan kişiler ile şeker hastalığı, hipertansiyonu, hipotansiyonu, yüksek miyopisi ve damar hastalığı bulunanların ise yılda bir kez düzenli olarak kontrolden geçmeleri gerekiyor.
Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik, her yaşta başlayabilen bir hastalık olan Glokom’ un doğuştan da görülebildiğini söylüyor. Türkiye’de özellikle doğumsal Glokom’ un görülme oranının, akraba evliliği nedeniyle, dünya ortalamasının üstünde olduğuna değinen Tamçelik; “Bebeğiniz gözlerini ışıkta açamıyorsa, dikkat!” uyarısında bulunuyor. İri gözlü olan bu bebeklerin gözlerinin saydam tabakalarının bulanık veya gri olabildiğini, ışıktan rahatsız olduklarını, sulanma yaşadıklarını ve gözlerini açamadıklarını söylüyor.
Yukarıda da ifade edildiği gibi Glokomun belirtileri kolay fark edilemiyor ve ‘sessiz göz hırsızı’ olarak da bilinen bu hastalık teşhis edilinceye kadar görme yetisinin neredeyse %40’ı kaybedilmiş olabiliyor. Yani esas olan düzenli olarak bir göz doktorunun kontrolünde olmak…
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileği ile...
Paylaş