Paylaş
“Bir bahçede hep aynı çiçekten olursa, o bahçe güzel olmaz.
Sen, ben, o varız diye güzel bu bahçe.
Koparma farklı çiçekleri; kalsın renkleriyle, kokularıyla…”
Bu anlam yüklü dizeler, dünyaca ünlü hümanist yazarımız Yaşar Kemal’e ait. Bildiğiniz gibi. Büyük Usta 28 Şubat 2015 tarihinde bedenen ayrıldı aramızdan. Ancak, eserleri ve fikirleriyle hâlâ yaşıyor ve sonsuza dek yaşamaya devam edecek…
Yaşar Kemal’in ölümünden bir yıl kadar sonra Prof. Dr. Teoman Akünal, Talha Apak, Ayşe Semiha Baban Gökçeli, Zülfü Livaneli ve Davut Ökütçü öncülüğünde Yaşar Kemal adına bir vakıf kuruldu. Vakfın amacı, öncelikle; “Ben angaje, bağımlı bir yazarım; kendime ve söze ve insanın onuruna bağımlıyım.” diyen Yaşar Kemal’in değerleri ve duruşu (özgürlük, eşitlik, insan ve doğa sevgisi, kültürel farklılıklara saygı ve sahiplenme) doğrultusunda, Türkiye ve dünya toplumları nezdinde Yaşar Kemal'in bakış, yaklaşım ve değerlerini yaygınlaştırmak olarak belirlendi.
Büyük Usta ’nın altıncı ölüm yıldönümü nedeniyle, Yaşar Kemal Vakfı öncülüğünde bir dizi etkinlik düzenlendi. 27-28 Şubat tarihlerinde Vakfın Youtube kanalından yayınlanan programları büyük bir ilgi ve beğeni ile izledim. “Benim Romanlarımı Okuyanlar”, “Yaşar Kemal Anlatı Coğrafyasında Doğa/İnsan/Çevre”, “Binbir Çiçekli Bahçe” başlıkları altında yayınlanan programlarda saklı olan emek büyüktü. Katkısı olan herkese şahsım adına yürekten teşekkür ediyorum.
“Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa feodalite mi, burjuvazi mi? Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. Ben et ve kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa sanatımın halktan ayrılmamasını isterim.” diyen Yaşar Kemal’in edebi çalışmalarında her zaman halka dönük bir düşünce hâkim oldu. Yapıtlarında, halk şiirlerindeki gibi, insan değerlerinden kopmamaya çalıştı. Söylemlerinde siyasi görüşüyle sanatının paralel olduğunu, “halk ve doğa” ya inandığını, sanatının proletaryanın çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirdi. Vasiyeti olarak yazdığı şiir O’nun fikirlerinin aynasıydı sanki:
“Bir; benim kitaplarımı okuyan katil olmasın,
savaş düşmanı olsun.
İki; insanın insanı sömürmesine karşı çıksın.
Kimse kimseyi aşağılamasın.
Kimse kimseyi asimile edemesin.
İnsanları asimile etmeye can atan devletlere,
hükümetlere olanak verilmesin.
Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki,
bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri,
insanlıkları ellerinden uçup gitmiştir.
Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar,
yoksulluk bütün insanlığın utancıdır.
Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar…”
Yaşar Kemal Anadolu’yu evlerimize getirdi. Bizleri gidip göremediğimiz, gezemediğimiz yerlere götürdü. Anadolu’ya olduğu kadar İstanbul’a da aşık bir adamdı O. 1923 yılında Osmaniye’nin bir köyünde Kürt bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen yazarın doğum adı Kemal Sadık Gökçeli idi; Yaşar Kemal imzasını ise ilk kez 1951 yılında Cumhuriyet Gazetesinde yayımlanan fıkra ve röportajlarında kullandı.
Ben Büyük Usta ile şahsen tanışma şerefi ve mutluluğuna erişmiş bir kişiyim. Eşim ve Yaşar Kemal, eşimin gazetecilik yaptığı yıllardan tanışıyorlardı. Ayrıca Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban eşimin yakın arkadaşıydı. Bir akşam davetimizi reddetmeyip yemeğe gelmişlerdi bize.
Benim için oldukça heyecanlı bir geceydi. Dile kolay, dünyaca ünlü bir yazarı ağırlayacaktık. Ana yemek olarak ‘pazılı somon’ yapmıştım. Yaşar Kemal beğenisini, büyük bir nezaketle; “Norveç’te bile böylesi lezzetli somon yememiştim” sözleriyle dile getirmişti.
İnsan hayatında öyle anlar vardır ki, hiç unutulmaz. Yaşar Kemal ve eşinin soframızı paylaştıkları o gün de işte böyle unutulması olanaksız anlardan biriydi benim için. Keşke O’nu hak ettiği gibi anlatacak kadar usta bir yazar olsaydım. Zira benim kelimelerim, onurumuz, gururumuz olan bu Büyük Yazar’ ı anlatmaya yetmiyor. O zaman kendi sözleri ile analım O’nu:
“İnsan evrende gövdesi kadar değil yüreği kadar yer kaplar…”
Siz’i unutmadık ve hiçbir zaman unutmayacağız yüreği kocaman Ustamız...
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileği ile…
Paylaş