Paylaş
Alerji denilince çoğumuzun aklına basit bir hapşırık, ya da kaşıntı geliyor. Ancak, gerçek zannedildiği gibi değil. Alerji, aslında, kimi bireyler için hem fiziksel hem de sosyal hayatı oldukça olumsuz biçimde etkileyen bir rahatsızlık.
Geçmişi çok eskilere dayanan alerji, ilk kez 1906 yılında Avusturyalı çocuk doktoru Clemens Von Pirquet tarafından tıp literatürüne kazandırılmış. Pirquet, alerji kelimesini Yunanca’da “diğer” anlamına gelen “Allos” ve “tepki” anlamına gelen “Ergon” kelimelerinden türetmiş. Zira alerji, esasen, bağışıklık sisteminin bazı kişilerde normal dışı çalışarak aslında zararsız olarak kabul etmesi gereken maddelere karşı aşırı tepki vermesi durumu.
Sabancı Vakfı'nın 2019-2020 Açık Çağrılı Hibe Programı kapsamında destek almaya hak kazanan 8 projeden birinin yaratıcısı olan “Alerji ile Yaşam Derneği”; sosyal medya üzerinden birbirine ulaşan alerjik çocuk sahibi 16 ailenin bir araya gelmeleri sonucunda, 2016 yılında, kurulmuş bulunuyor. Derneğin kuruluş amacı; alerji gibi yaygın, özellikle çocukların sağlığını ve günlük yaşantısını olumsuz etkileyen bir hastalık konusunda doğru bilinen yanlışları düzeltmek ve toplumda farkındalık yaratmak. Söz konusu Dernek, kuruluşundan bu yana alerjik çocuk sahibi 43 bin aileye ulaşmış durumda.
Alerji ile Yaşam Derneği; alerji kökenli hastalıkların tedavisi bulununcaya kadar bu hastalık ile yaşayan bireylerin ve ailelerinin uluslararası insan hakları çerçevesinde sağlık, eğitim ve sosyal alanlarda fırsat eşitliğine sahip olduğu bir Türkiye inşa etmek vizyonu ile çalışıyor. Bu vizyon doğrultusunda alerji hastalarının teşhis ve tedavi imkânlarını geliştirmek ve hastaların günlük yaşam kalitelerini artırmak için ilgili özel ve kamu kuruluşları ile iş birliği yapıyor; alerji hastalarının ihtiyaçları ile önerilerini ilgili kurumlara iletiyor ve takip ediyor.
Alerji ile Yaşam Derneği ülkemizde alerji alanında faaliyet gösteren tek dernek. Bu yüzden Türkiye’nin her yerindeki hastalara ulaşabilmek dernek yetkilileri için büyük önem taşıyor. Zira ülkemizin en büyük sorunlarından biri de herkesin bilgiye eşit şartlarda erişiminin olmaması. Alerji ile Yaşam Derneği; tüm yurttaşlarımızın ihtiyaç duyduğu anda uzman bir doktora soru sorabilmesini, aldığı cevaplardan yararlanabilmesini amaçlıyor. Bu amaç doğrultusunda çok sayıda webinar düzenleniyor, canlı yayınlar gerçekleştiriliyor.
Alerjiye neden olan alerjenlerin çoğu organik kökenli maddeler. Normalde insan vücuduna zararı olmayan bu maddeler alerjik insanlarda tepkimelere neden olabiliyor.
En sık rastlanan alerjenler;
-Ot ve ağaç polenleri
-Evcil hayvanların deri veya tüyleri
-Çeşitli gıdalar (süt, yumurta, soya, deniz ürünleri, meyve ve kuruyemişler)
-Ev ve toz akarları
-Mantar veya küf sporları*
-Arı sokmaları
-Birtakım ilaçlar
-Kimyasal reçineler, nikel
-Lastik, kauçuk tarzı maddeler
-Kolye, küpe tarzı takılar
olarak sıralanabilir.
Bilinen alerjik hastalıkları bir-iki cümle ile özetlemek gerekirse:
Alerjik nezle burun içindeki mukozanın iltihabı olarak tanımlanıyor. Yaşam kalitesini son derece olumsuz şekilde etkileyen alerjik nezle tedavi edilmediği takdirde astıma, sinüzite, hatta çocuklarda yüzde şekil bozukluğuna neden olabiliyor.
Çocuklarda daha sık rastlanan göz nezlesi, virüs yoluyla ya da enfeksiyon sonucu oluşabiliyor. Bunların yanı sıra açık havadaki polen ve duman, yüzme havuzlarındaki klor ya da kozmetik malzemelerin kullanımı sonucunda da ortaya çıkabiliyor. Aşırı göz sulanması ve göz kapağında şişme yaşayan hastaları; floresan, televizyon, hatta otomobil ışığı bile rahatsız edebiliyor.
Alerjik astım hem çocukluk döneminde hem de yetişkinlerde akciğerdeki hava yollarının alerjenler ve farklı uyaranların etkisiyle daralması sonucu ortaya çıkan bir hastalık. Genellikle krizler şeklinde gelişiyor.
İlaç alerjisi, bağışıklık sisteminin bir ilacı yabancı madde olarak algılayıp reaksiyon göstermesi olarak tanımlanıyor. En sık görülen alerji belirtileri; ilaç alımından sonra ciltte kızarıklık veya döküntü, kaşıntı, kurdeşen (ürtiker), nefes darlığı şeklinde kendini gösteriyor. Daha nadir rastlanan en ciddi belirti ise, alerjik şok denilen anafilaksi**. Anafilakside, ilaç alımından sonraki 0,5-1 saat içinde; sık rastlanan belirtilere ilave olarak, tansiyon düşmesi, ishal, kusma ve bayılma görülebiliyor ve zamanında uygun müdahale yapılmaması durumunda hayatı riskle karşılaşılabiliyor.
Arı, sivrisinek, karınca gibi böceklerin ısırması veya sokması sonrası kaşıntı ve şişmelerle kendini gösteren alerjik cilt reaksiyonları böcek alerjisi olarak adlandırılıyor. Polen alerjisi ise, polenlerin nefes yoluyla vücuda girmesiyle peş peşe hapşırma, burun kaşınması, burun tıkanması, gözlerde sulanma, sık öksürük, nefes sıkışması gibi belirtilerle kendini gösteriyor.
Besin alerjisi, bağışıklık sistemimiz tarafından besinlere karşı anormal yanıtın verilmesiyle ortaya çıkıyor. Klinik olarak belirtiler hafif (ürtiker vb.) olabildiği gibi, yaşamı tehdit eden ağır reaksiyonlara da (anafilaksi) rastlanılabiliyor.
Bu alerjilerin her biri ayrı bir yazı konusu olabilir. Yukarıdaki bilgiler ancak alerjiyi genel anlamda tanıtmaya yetebilir. Umarım sonraki yazılarımda bu alerjileri teker teker ele alma fırsatı bulabilirim...
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz bir yaşam dileği ile…
* Mantarların üreme hücresi. Rüzgâr, su ve böceklerin etkisiyle çevreye dağılır. Sporlar çevre şartlarına oldukça dayanıklı olup yıllarca canlılığını koruyabilir.
**Herhangi bir alerjen ile karşılaşma sonucu vücudun aşırı tepki göstermesine Anafilaksi (alerjik şok) deniyor. Anafilaksi; hemen tedavi edilmesi gereken, ciddi, potansiyel olarak hayatı tehdit eden alerjik bir reaksiyon. Bu reaksiyon alerjik bir bireyin alerjisi olan bir nesneye (yer fıstığı veya arı sokması gibi) maruz kalmasından birkaç saniye, birkaç dakika sonra ortaya çıkabilir. Bireyin tansiyonu aniden düşer ve solunum yolları daralır, bu da hem nefes almayı hem de vücudun oksijen ihtiyacını karşılamasını engeller.
Not: Bu yazıyı hazırlarken bilgilerimi tazelemek için Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği, İstanbul Alerji ve Florence Nightingale Hastaneleri web Sitelerinden yararlandım.
Paylaş