Paylaş
Diyabet, vücudumuzdaki pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalık. Diyabet hastalarının yarısına yakını (yüzde 45’i), en azından ilk 5-7 yıl içinde hastalığının farkında olmuyor. Diyabet geç fark edildiğinde ve iyi tedavi edilmediğinde ise erken yaşta ölümlere yol açıyor.
Diyabeti olmayan bir bireyin kan şekeri düzeyinin açlık halinde 120 mg/dl’ nin, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) ise 140 mg/dl’ nin üstüne çıkmaması gerekiyor. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üzerinde olması diyabetin varlığını gösteriyor. *
Diyabet; tüm dünyada hızla artış gösteren ve bulaşıcı olmayan, kronik bir hastalık. Dünya genelinde körlüğün, böbrek yetmezliğinin, travmaya bağlı olmayan bacak kayıplarının, kalp krizi ve inmelerin en çok rastlanan nedeni diyabet. Türkiye Avrupa’da diyabetin en sık görüldüğü ülke konumunda. Artış bu şekilde devam ederse Türkiye’nin 2045 yılında dünyada erişkin toplumda en fazla diyabetlinin yaşadığı ilk on ülke arasına gireceği öngörülüyor. 2045’te Dünya yüzündeki diyabet hastası sayısının ise 629 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından Diyabet Prevalansı hakkında yayımlanan güncel veriler, Türkiye’de 20-79 yaş aralığında yaklaşık 7 milyon diyabet hastası olduğunu ve bu rakamın toplam yetişkin nüfusun yaklaşık % 15’ine denk geldiğini gösteriyor. Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Uzmanı Prof. Dr. Şükrü Hatun da Türkiye’de 28-30 bin diyabetli çocuk olduğunu söylüyor.
Tip 1 Diyabet insülin hormonlarının eksikliği sonucu ortaya çıkıyor. Sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında başladığı için “Juvenile Diyabet” olarak da adlandırılıyor. Tip-1 Diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç ardından zedelenmesi sonucunda meydana geliyor. Hastalar mutlak veya göreceli bir insülin yetersizliği yaşadıklarından, insülin hormonunu ömür boyu dışarıdan (enjeksiyon yoluyla) almak zorunda kalıyorlar. Bu nedenle, Tip 1 Diyabet İnsüline Bağımlı Diyabet (Insulin Dependent Diabetes Mellitus=IDDM) olarak da isimlendiriliyor. Genel olarak toplumdaki diyabet vakalarının % 10’unu Tip-1 diyabetliler oluşturuyor.
Tip 2 Diyabet ise her yerde, herkeste ve her yaşta teşhis edilebilir bir rahatsızlık. Ailesinde diyabetli olanlarda, aşırı kilolu insanlarda, dört kilodan daha ağır bebek doğuran kadınlarda ve stres altında yaşayan kişilerde görülme riski daha yüksek. Ayrıca; pankreasın kronik iltihabı, pankreas tümörleri ve ameliyatları ile hipertiroidi, akromegali gibi bazı hormon hastalıkları Tip-2 Diyabete yol açabiliyor. Ayrıca, Tip 2 Diyabet ile obezite arasında doğrudan ilişki bulunuyor. Tip 2 diyabete sahip hastaların %80’ini aşırı kilolular oluşturuyor. Bel yağlanmasına sebep olan insülin direnci aynı zamanda Tip 2 Diyabete de sebep olabiliyor.
Eğer bir kişinin kan şekeri düzeyi normalden yüksek ancak diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse, o kişi; Pre-Diyabetik -yani, gizli şeker hastası- olarak tanımlanıyor. Diyabet Önleme Programı’ na katılan pre-diyabetiklerin % 11’inde diyabet geliştiği kaydedilmiş bulunuyor. Bazı çalışmalarda ise; pre-diyabetik çoğu kişide, on yıl içinde Tip-2 Diyabet geliştiği saptanmış durumda.
Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization=WHO) ile Dünya Diyabet Federasyonu (International Diabetes Federation=IDF) tarafından, 1921 yılında insülini bularak milyonlarca diyabet hastasının tedavisini mümkün kılan Fredrick G. Banting’in doğum günü olan 14 Kasım tarihi “Dünya Diyabet Günü” olarak ilan edilmiş bulunuyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 2007’den itibaren 14 Kasım’ı resmi olarak “Dünya Diyabet Günü” olarak tanımış durumda.
Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de yaşamımızı olumsuz etkileyen diyabetin sebepleri, belirtileri, tedavisi ve neden olabileceği organ tahribatları açısından halkı aydınlatmak amacıyla; Sağlık Bakanlığımız öncülüğünde, çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Dünya Diyabet Günü etkinlikleri ve kampanyaları, bir veya daha fazla yıl boyunca devam eden özel bir temaya odaklanıyor. 2021-2023 teması Diyabet Bakımına Erişim (Access to Diabetes Care) olarak belirlenmiş durumda. Zira dünya çapında milyonlarca diyabetli insan tedavi ve bakıma erişemiyor. Oysa ki diyabetli kişiler durumlarını yönetmek ve komplikasyonlardan kaçınmak için sürekli bakım ve desteğe gereksinim duyuyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve yıllardır çocuklarda diyabet konusunda farkındalık yaratmak için çalışan Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Derneği bir araya gelerek online bir eğitim platformu oluşturdu. Öğretmenlere yönelik ayrı bir eğitim verilen platformda, Tip-1 Diyabet öğrencisi bulunan öğretmenler kapsamlı diyabet eğitimini tamamlayarak sertifika alacaklar. “okuldadiyabet.meb.gov.tr” adresinden girilen bu platformda, öğretmenlere özel ve herkese açık olan iki bölüm bulunuyor.
Eşimin annesi, babası ve ablası -halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen- diyabet hastası idiler. Kayınpederimi beyin kanaması, kayınvalidemi ise kalp krizi nedeniyle oldukça erken kaybettik. Görümcemi kaybetme sebebimiz ise “inme” idi. İlk iki inmeyi atlatabildiyse de üçüncüsünden kurtulamadı. Her üç ölümün nedeni de diyabete bağlıydı. Benim için çok değerli olan Sevgili Münevver Ablamın gözleri ise, yıllardan beri, şeker hastalığından dolayı ancak %10 oranında görüyor.
Diyabetin erken tanısı ve tedavisi, komplikasyonların gelişmesinin engellenmesi ve yaşam kalitesinin arttırılmasının temel amacı. Dünya’da ve ülkemizde artık bir epidemi olarak nitelendirilen diyabet hem bireysel hem de toplumsal olarak insan sağlığını olumsuz etkiliyor, yaşam kalitesini ciddi anlamda bozuyor ve ekonomik olarak yük getiriyor. Bu nedenle diyabet ve komplikasyonlarının önlenmesi ve etkin tedavisinin sağlanmasının ülkelerin ulusal sağlık politikası hedefleri arasında olması gerekiyor.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileğiyle…
* Kan glukoz seviyelerini ölçmenin uluslararası standart yolu (desilitre başına miligram)
Not: Bu yazıyı hazırlarken, bilgilerimi tazelemek için, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri ile Diyabetle Yaşam Derneği web sitelerinden yararlandım.
Paylaş