Seçici kürtajla yok edilen kız çocuğu sayısı 60 milyon

Bazı Asya ülkelerinde, artık ifrada kaçan cinsiyet temelli kürtajın kadın-erkek dengesini bozması nedeniyle gelecekte kız kaçırmaların artacağı, kadınların daha çok şiddete maruz kalacağı ve kadın paylaşım savaşları çıkacağı tahminleri yürütülüyor.

Çin ve Hindistan bu savaşların çıkacağı başlıca mahaller. Çünkü ultrason teknolojisindeki gelişme sonucu 60 milyon kız çocuğu dünyaya gelmeden yok edildi. Erkek fazlası yüzünden geleceğe dönük kaos tabloları çiziliyor. Ancak bazılarına göre o kaos çoktan başladı. The Observer’da yayınlanan bir makalede, Çin ve Hindistan’ın en cinsiyet dengesiz yerlerinde suç oranının daha yüksek olduğu tespiti yapıldığı gibi şaşırtıcı bir iddia da atılıyor ortaya: "Pakistan’da da evlenecek kadın bulamayan genç erkekler radikal İslam’a yöneliyor. Cinsiyet dengesizliği yüzünden sokaklara dökülüp şiddete başvuruyorlar." Peki bu iddia sağlam bir temele dayanıyor mu?

Observer’daki yazı, Will Hutton’un kaleminden çıkmış. Asya’nın asla doğmamış kayıp kızlarının sosyal atmosferdeki etkisiyle ilgili analiz yapıyor. "Duvara Yazı Yazmak" başlıklı, Çin’le ilgili bir de kitabı var Hutton’un.

Analizin girişinde uzun uzun 19. yüzyılın Nian asilerini anlatıyor. Çin’in orta kesiminde, Pekin ile Şanghay arasındaki alabildiğine geniş topraklarda hüküm süren bu haydutlar, 50 bin kişilik yağma ve tecavüz çeteleriyle 15 yıl süreyle dehşet saçıyor.

Burada en önemli mesele Nian’ların kadınsız bir topluluk olması. Kız çocuklarını işe yaramaz diye öldürdükleri için müthiş bir cinsiyet dengesizliği çıkıyor ortaya. 1850 yılından kalan kayıtlara göre, her 129 erkeğe 100 kadın düşüyor. İşte o şiddetin ardında yatan nedenin de kadınsızlık olduğu düşünülüyor. Eş bulamayan ve çocuk sahibi olamadığı için de yarım erkek gözüyle bakılan köylüler, erkekliklerini kanıtlamak için haydut çetelerine katılıyor.

Hutton bu noktada, Nian’lardan günümüze bir sıçrama yapıyor ve Asya ülkelerinde gerek doğduktan sonra öldürülen, gerekse seçici kürtajla yok edilen 100 milyon kız çocuğunun hiç doğmamış olması nedeniyle şiddet döngüsü yaşandığını anlatıyor. Çin’de tek çocuk politikası nedeniyle aileler hep erkek çocukları tercih ediyor. Hindistan’da ise ileride evlendirirken yüklü miktarda drahoma ödemek gerektiğinden, kız bebekler kürtaja kurban gidiyor. Bunlar bilinen gerçekler ve BM’ye göre demografide 60 milyon kız çocuğunun eksik olduğu tahmin ediliyor.

Çin’de 119 erkeğe, 100 kadın düşüyor. 2020’de eş bulamayan Çinli erkek sayısının 40 milyona varması bekleniyor. Hindistan’da ise 2020’de erkek fazlası tahminen 31 milyon olacak.

Çin Devlet Başkanı Hu Şintao, cinsiyet dengesizliğinin rejimin geleceği için potansiyel tehlike olduğunu söylüyor. Hindistan ise kıtlık yüzünden artan kadın ticareti ve fuhuş nedeniyle alarma geçmiş durumda. Cinsiyet teşhisi yasak, ancak bu işlem yasa dışı olarak sürüyor. Daha geçenlerde bir hastane bahçesine gömülü 437 kız bebek kemiği bulundu. Son çare olarak kız bebeklerin terk edilebileceği merkezler kurmaya başladılar.

Hutton’un yazısına göre iki ülkede de kadın nüfusun düşük olduğu bölgelerde şiddet içeren suçlarda artış var. Çin’in Şanghay kentinde suçların yüzde 90’ı bekar göçmen erkekler tarafından işlenmiş.

ANNE KARNINDA ŞİDDET

Tıp dergisi Lancet geçen yıl sarsıcı bir araştırma yayınlamıştı. Buna göre Hindistan’da son 20 yılda 10 milyon kız doğamamıştı. Uzmanlar gelecekte tecavüzlerin, kız kaçırmaların artacağı ve hatta kadın paylaşım savaşlarının çıkacağı tahmininde bulunuyordu. Aynı durum Çin için de geçerliydi.

BM hemen soruna el attı. Ancak bir ikilem vardı. Kürtaj bir yandan kadının temel hakkı olarak değerlendirilirken, diğer yandan kız bebeklerin ana karnında öldürülmesi kadına yönelik şiddetin en uç örneğiydi. Aile planlaması açısından ahlaki bir sorun oluşturmayan kürtajın, ayrımcı hale geldiği zaman sakıncalı olduğu eğitimsiz ailelere nasıl anlatılacaktı?

Will Hutton, analizinde bu ikileme değinmiyor, ancak gelecekte yaşanacağı varsayılan şiddetin çoktan patlak verdiğini söylüyor. Üstelik Pakistan örneğini de ekliyor; "Bu ülkede adaletsizliği ve İslami köktendinciliği alevlendiren şey, cinsiyetler arası dengesizliktir. Yeri yurdu olmayan, eş bulma umudu da olmayan erkekler aynı Nian asileri gibi sokaklara dökülüp erkek olarak varlıklarına anlam kazandırmaya çalışıyor" diyor.

Hepsi bu, başkaca bir bağlantı kurmuyor. Birçok bölgesinde şeriat hükümlerinin geçerli olduğu Pakistan’da cinsiyet temellisini bırakın, sıradan kürtaj var mı diye bakıyorum. Yasaya göre kürtaj, sadece kadının hayatı tehlikede olduğu zaman serbest. Yani yasak.

Ancak BM’ye bağlı kuruluşların belgelerini inceleyince, sadece Pakistan’da değil, komşusu Afganistan’da da seçici kürtaj rakamlarının yüksek olduğunu görüyorum. Daha doğrusu yüksek olduğu söyleniyor, kesin rakam yok. Uzmanlara göre, bu iki ülkedeki sorun henüz Çin ve Hindistan düzeyine ulaşmamış.

Ancak Pakistan’da kadın nüfusunun düşük olmasının başka nedenleri de var. Doğurgan yaştaki kadınlarla kız çocukların ölüm oranının en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor Pakistan. Kızlar ve erkekler bir yaşına kadar eşit muamele görüyor. Ama sonra 1- 4 yaş arasında kız çocukların ölüm oranı erkeklere göre yüzde 70 oluyor.

Tablo böyle. Pakistan’daki cinsiyet dengesizliğinde kürtajın payı tam olarak belli değil. Radikal İslam gerçekten bu dengesizliğin ürünü olabilir mi, o da belli değil. Pakistanlı, Hintli ve Çinli okurları kızdıran Will Hutton’a gelen şu yorumlar dikkatimi çekiyor:

- Londra ve Manchester’daki şiddet de mi kadın kıtlığından kaynaklanıyor? Kürtajın bir hak olarak Batılılar tarafından sunulduğunu unutmayın.

- Müslümanları öcü gibi göstermek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorsunuz.

- Madem Asya’da kadın kıtlığı var neden Batı Avrupalı kadınları seks işçisi olarak oraya göndermiyorsunuz. Batı Avrupalılar, Asyalı kadınları yüzyıllardır cinsel yönden sömürmüyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları