Joker öldü ama kimse gülmüyor

Brokeback Dağı’nın yönetmeni Ang Lee’ye göre o genç Marlon’du. Tamam, Heath Ledger henüz Marlon değildi ama Marlon Brando gibi, yaşarken efsaneleşme potansiyeli taşıyordu.

O ise kısa yolu tercih etti. Gitti, öldü. Genç göçen ikonlar arasına yerleşti. James Dean, Jim Morrison, Kurt Cobain gibi. 1926 yılında Rudolph Valentino 31 yaşında öldüğünde 50 bin kişi sokağa dökülmüştü. Şimdi 28’inde ölen Ledger’in cenazesinin mahrem tutulmasının da etkisiyle sokaklara dökülüp yas tutan, ağlayan hayranlar yok. Ama, memleketi Avustralya’da, internette derin bir matem yaşanıyor. Zamansız genç ölüm sarsıyor, insanların canını acıtıyor. Güzel ve yetenekli bir insanın yok oluşu dünyayı anlamsız kılıyor. Bloglarda onun anısına yüzlerce sayfa yazıldı, adı on binlerce kez arandı, bitirdiği son filmi Batman’in fragmanı Youtube’da 7 milyon kez izlendi. James Dean ölümünden sonra iki kez Oscar’a aday gösterilmişti. Ledger için de bu ihtimal var. Önümüzdeki yaz Batman vizyona giriyor, Ledger "Joker" rolünde. Jack Nicholson’un Joker’inin tabutuna çivi çakacak cinsten dehşetli bir oyun çıkardığı söyleniyor.

Bir erkeğin başka bir erkeğe aşık olabileceğine o sahnede inandım. Brokeback Dağı’nın aşık kovboyu Ennis del Mar’ın sevgilisinin gömleğine sarılıp, kokusunu içine çektiği sahnede. Ve ağladım.

Bazı homofobikler hikayenin gerçekçi olmadığını söyledi, ama o filmde kurgunun kendi realitesi aşk kokuyordu. Brokeback Dağı’ndaki Heath Ledger, aşık bir erkekti. Başka bir erkeğe aşık bir erkek. O hazin hikayeyi inandırıcı kılan Jake Gyllenhaal’dan çok Ledger’in oyunuydu. Bu da Brokeback Dağı’nı "gay kovboy" filmi değil, bir aşk filmi yapıyordu.

Şimdi Heath Ledger’in ölümüyle birlikte herkes, Gyllenhaal’dan o aşk ve sadakatin karşılığını bekliyor. Sarsıcı ölümün ardından Amerikan, İngiliz ve Avustralya medyasında çıkan yüzlerce absürd haberin bir halkası bu Gyllenhaal meselesi. Kurgu ile gerçekliğin gülünç derecede birbirine karıştığı bir vaka.

Gyllenhaal, Ledger’in kızı Matilda’nın vaftiz babası. Ölümü takip eden saatlerde gazetelerin web siteleri, bloglar şöyle yazıyor: "Ledger’in ayrıldığı nişanlısı Michelle Williams yıkılmış durumda. Film çekimi için bulunduğu İsveç’ten kızıyla birlikte dönüyor. Matilda daha iki yaşında babasız kaldı. Şimdi vaftiz babası Gyllenhaal onun yanına koşacak, artık ömrü boyunca ona göz kulak olacak."

İki gün sonra Gyllenhaal, sevgilisi Reese Witherspoon ve onun çocuklarıyla paparazziler tarafından bir parkta görüntülenince bloglarda kıyamet kopuyor. Çünkü herkes magazin basını sayesinde vaftiz babanın olaya el koyacağına inanmış durumda. Gyllenhaal’ın, "büyük aşkı" için yas tutup tutmadığına, Brokeback Dağı hatıralarına ihanet edip etmediğine dair inanılmaz tartışmalar yaşanıyor, iki "arkadaşın" arasına giren Reese’in kahpeliğine kadar varıyor münakaşa. Kimileri daha makul (!); erkeklerin başka bir erkeği severken kadınlarla da beraber olabileceğini söyleyerek ortalığı yatıştırmaya çalışıyor.

ÖLÜMLE ALAY ETMEK

Ölümü takip eden saatlerde asılsız haberlerin yanı sıra kalpsiz ve hoyrat yorumlar yayılıyor. Fox News’un homofobik ve ırkçı sunucusu John Gibson, Ledger’in ölümüyle alay ediyor. Radyo programını cenaze müziğiyle açıp, Ledger’in Brokeback Dağı’ndaki sözlerini veriyor banttan: "I wish I knew how to quit you - Senden nasıl kopacağımı keşke bilebilseydim..." Gülerek ekliyor Gibson, "İşte sonunda nasıl kopacağını buldu..."

Gay düşmanlığıyla tanınan Westboro Baptist Kilisesi de "Heath ebedi cezasını çekmek üzere cehennemi boyladı" diye açıklama yapıyor. Aktörün cenaze töreninde protesto gösterisi yapacağını ilan ediyor.

Amerikan gazete ve webloglarında bir başka çılgınlık da, Olsen ikizlerinden Mary-Kate’in olaya karışmasıyla yaşanıyor. 22 Ocak günü Ledger’i yatak odasında yüzükoyun, çıplak vaziyette bulan masöz, aktörün cep telefonundaki hızlı arama tuşundan Olsen’i arıyor ve yardım istiyor. Çünkü Olsen de müşterisi. Polis kayıtlarına göre masöz Olsen’i dört kez arayarak 15 dakika geçiriyor, ardından 911 acili arıyor.

Medya hemen hikayeyi yazıyor. Ledger ile Olsen’in ilişkisi var. Sonraki haberlerde bunun sadece münferit seksüel içerikli olduğuna kanaat getiriliyor, çünkü ikisini bir arada gören olmamış, ayrıca Ledger’ın Michelle Williams’ı unutamadığına dair işaretler baskın çıkıyor.

Ledger’in ölümünden iki gün sonra Olsen, New York’ta bir bar eğlencesinde görülünce kıyamet kopuyor, erkekler arasında nasıl hayasızca dans edip coşabiliyor diye. Ciddi bir TV kanalı Olsen’den "Oynak bücür" diye söz ediyor.

Ledger’in yanı başında bulunan kıvrılmış 20 dolarlık banknot büyük heyecan yaratıyor. Haber yayılıyor, kokain izi bekleniyor. Banknot temiz çıkıyor. Ledger’in yanı başında altı ayrı reçeteli ilaç bulunuyor. Anksiyeteye karşı ilaçlar, uyku ilaçları. Polis, intihara ihtimal vermiyor, "Kaza sonucu aşırı doz olabilir, evde uyuşturucu yok" diyor.

Tabloid basına göre ise Ledger uyuşturucu ve alkol bağımlısı. Michelle Williams’ın Heath’i uyuşturucu yüzünden evden attığını, çocuğun velayetini tek başına üstlenmek üzere dava açmaya hazırlandığını, aktörün de kızını göremeyeceği korkusuyla bunalıma girdiğini yazıyorlar. Biri, "Michelle, Heath’i rehabilitasyona ikna edemedi. Kızını yanına verirken uyuşturucu testi istiyordu" diyor.

Uğultulu Tepeler’den gelen adıyla Heathcliff Ledger, hep Brokeback’in aşık gay kovboyu olarak anılacak. Ama o Vatansever’deki asker, Kesişen Yollar’daki gardiyan, Günah Yiyici’deki peder, Candy’deki uyuşturucu bağımlısıydı, Casanova’ydı. Eleştirmenlere göre ciddi, gelecek vaat eden bir aktördü.

Bu yaz Batman filmi "The Dark Knight"da onu Joker rolünde izlemek zor olacak. Genç ölüm Warner Bros’un planlarını da altüst etti. Çünkü filmin tanıtımı büyük ölçüde Joker üzerine kurulmuştu. Şimdi stüdyo ölümden çıkar sağlama görüntüsü vermemek için Joker’li afişleri iptal ediyor.

YERE YAPIŞTIRACAK

Jack Nicholson’ın Joker’inden daha karanlık, gaddar ve ürkütücü bir psikopat portresi çıkardığı söyleniyor. Batman’in uşağı Alfred’i oynayan Michael Caine, Ledger’in Joker yorumu için "Bugüne kadar gördüğüm en dehşetli performanstı" diyor. Yönetmen Christopher Nolan, "Heath yaratıcılık patlamaları yaşadı. Dünya Joker’i görünce yere yapışacak" diyor Ledger’ın ölümünden önce.

Şimdi The Imaginarium of Doctor Parnassus filmi de yarıda kaldı. Paradoksal bir durum. Film, ölümsüzlük uğruna şeytanla pakt fantezisi, bir Dr. Faust uyarlaması. Fakat baş aktörü ölüyor. Yönetmen Terry Gilliam filmi tamamlayıp Ledger’e ithaf etmek istiyor. Bir seçenek eldeki görüntülerin yeni sahneler için dijital ortamda yaratılması. Bir ihtimal de Ledger’in girdiği sihirli aynadan Johnny Depp’in çıkması. Ledger’in bittiği yerde Depp... Kim istemez.
Yazarın Tüm Yazıları