Harabeler de yanar

Yunanistan’daki orman yangınları çok can aldı, çok can acıttı. Hükümet çok çaresiz kaldı. 2 milyon dönüme yakın arazi yok olurken çok gözyaşı döküldü.

O yok olan hayatlar kadar, Olimpia antik kentini kurtarmak için verdikleri çaba da gözlerimi yaşarttı. Sonunda arkeolojik hazineleri kurtardılar. Biz, dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı’ndan bir kundakçı yüzünden yoksunuz şimdi. Ve orman yangınları başka yoksunluklar yaratmaya devam ediyor. Daha geçen temmuz ayında İzmir’deki bir orman yangınında Notion antik kentini hemen hemen kaybettik. Dünyanın üç büyük kehanet merkezinden biri olan Klaros da büyük hasar gördü.

Yunanistan’daki yangınlarda alevlerin neredeyse antik Olimpia şehrini de yutacağını yazınca bazı okurlarımız abarttığımızı zannetti.

Hatta "taş yığını yanar mı?" diyecek kadar ileri gidenler de oldu.

Hayır taş tutuşmaz ama, mahvolur. Kimyasal ve fiziksel değişim geçirerek tarumar olur.

Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı da bir kundakçı tarafından mahvedilmişti. Yapımı 120 yıl kadar süren tapınağı, milattan önce 356 yılının 21 Temmuz’unda Herostratus adlı bir zat kundaklamıştı. Maksadı şöhret olmaktı.

Bugün tapınak bataklık üzerindeki tek bir sütun ve birkaç taş parçasından ibaret. Tabii bu acıklı görüntü sadece Herostratus’un eseri değil. Tapınak kundaklandıktan sonra restore edildi, sonra bir Got akınında yıkıldı, ateşe verildi. Efesliler Hıristiyanlığa geçince de bu sefer tapınağın kalıntıları başka yapıların inşasında kullanıldı. Ayasofya dahil.

Olimpia’da da alevler antik stadyumun bir ucuna kadar geldi, ancak Yunanlı itfaiyeciler arkeolojik hazineleri kurtarmayı başardı.

Peki antik eserler yangın halinde nasıl bir kimyasal ve fiziksel değişime uğrar?

Kireçtaşı ve mermerden yapılmış antik harabeler tutuşmaz, ancak aşırı ısı nedeniyle çökerler, patlarlar. Doğrudan alevlere maruz kalmasalar bile, yakındaki orman ve çalılık yangınlarının yaydığı ısı yapı yüzeylerini kızıştırır ve dökülmeler, çökmeler meydana gelir. Yanan ağaçların yaydığı ısı 350 dereceye, çalılarınki ise 1000 dereceye kadar yaklaşabiliyor.

Isı 500 dereceye ulaştığı zaman taşlar karbondioksit salmaya başlar. Karbondioksit kireçtaşı ve mermerin tutunmasına yardımcı olduğu için, yüksek ısı malzemenin zayıflamasına ve sonunda toza dönüşmesine yol açar.

Olimpia, gayet sık ağaçlı çam ormanlarının ortasında bulunduğu için, antik kenti korumak amacıyla kuzeyindeki tepelerde 15’er metrelik metal yangın kuleleri bulunuyor.

KLAROS FELAKETİ

Orman yangınlarında hep milli servetin yok olduğunu söyler, kül olan arazi hesapları yaparız ya, insanlığın ortak serveti olan eserler de yaralar alıyor o yangınlarda.

Şöyle bir hafızamı zorlayınca Efes’teki çalıların tutuşup Kuşadası’na kadar dayandığını, Antalya’daki bir orman yangınında Perge antik kentinin zarar gördüğünü hatırladım.

Olimpia’nın kurtarılmasından sonra DHA İzmir Büro Şefi İlyas Özgüven’i arayıp, Ege bölgesindeki antik kentlerin orman yangınlarından ne kadar etkilendiğini sordum. Efes antik kenti çevresinde orman olmadığı için tehlike altında olmadığını, Pamukkale’deki Hierapolis antik kentinin çevresindeki otların ise hemen her haziran ayında tutuştuğunu anlattı.

Ancak esas acıklı olay, geçen temmuz ayında İzmir’in Menderes ilçesine bağlı Ahmetbeyli beldesinde yaşanmıştı. Dünyanın üç büyük kehanet merkezinden biri olan, milattan önce 2. yüzyıldan kalma Klaros ile 2 km kadar yakınındaki Notion antik kentini içine alan bölgede çıkan yangın harabeleri harap etmişti. Klaros kahin tanrı Apollo adına inşa edilmişti.

Açıkçası ne o yangını hatırlıyorum, ne de binlerce yıllık kültür değerlerinin yok olduğunu.

11 Temmuz tarihli haberlere baktım. Ege Üniversitesi Arkeoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Klaros kazı başkanı Prof.Dr.Nuran Şahin, yangında Klaros’un zarar gördüğünü, ancak asıl hasarın sahildeki Notion antik kentinde meydana geldiğini söylüyor. Yangın haberini alınca oğluyla birlikte hemen bölgeye gidip makilik alanı sulayarak Klaros’u korumaya çalıştıklarını, ancak yangının 3 bin 500 kişilik antik tiyatro ile kaya mezarlarının bulunduğu kısımda büyük hasara yol açtığını anlatıyor; "Burada güneş, günbatımında seyircilerin oturduğu yere vururdu, çok güzel bir manzarası vardı" diyor. Taş ve mermer eserlerin yangınlarda patladığını, kireçtaşına dönüştüğünü söylüyor.

YANGIN İŞE YARADI

Taş ve mermer yapıların felaketi böyle oluyor. Peki ya ahşap malzeme kullanılan arkaik eserler? Yedinci ve altıncı yüzyılda yapılmış, ahşap sütun ve çatılı tek bir eser bile bulunmuyor bugün dünya üzerinde.

Sadece Anadolu ve Grek topraklarındaki antik eserler değil, başka kıtalardaki harabeler de yangınların tehdidi altında.

Mesela Peru’daki meşhur Machu Picchu antik kenti. Çiftçiler tarla alanı açmak için sürekli ormanları kundakladığından Machu Picchu sık sık yangınlara maruz kalıp zarar görüyor.

Bazen yangınların işe yaradığı da oluyor. Mesela ABD’nin Colorado eyaletindeki Mesa Verde Ulusal Parkı’nda böyle bir olay meydana geldi. Bu bölgede 100 yıl kadar önce kovboylar, Pueblo yerlilerine ait yamaç evlerini bulup ortaya çıkarmışlardı.

2000 yılında Amerikalı arkeologlar, 5 milyon dolarlık bir proje çerçevesinde yamaç evlerinde çalışmalar yürütürken yıldırım düşmesi ve aşırı sıcak sonucu ulusal parkta fundalık yangını çıktı ve kuvvetli rüzgar yüzünden hızla yayılarak bütün bitki örtüsünü yok etti. Felaket büyük bir sürprizi de beraberinde getirdi. Fundalık kalmayınca 10 yeni arkeolojik alanda 1400 yeni yapı gün ışığına çıkıverdi. Üstelik yamaç evleri de zarar görmemişti.
Yazarın Tüm Yazıları