Dünya üzerinde golf bağlantılı iki kaza tipi var. Birincisi; önemli bir askeri ve siyasi kriz sırasında, savaş halinde golf oynayan siyasi lider olmak.
Ya da kamu ihalelerine giren şirketlerin patron ve tepe yöneticileriyle golf oynayan siyasetçi veya bürokrat olmak. Birincisi genelde Amerika’da, ikincisi ise Japonya ve Güney Kore’de meydana gelir. Uzakdoğu tarzı kazalar çoğunlukla, büyük şirketlerden golf kulübü üyeliği kabul etmeyi de içerir ki, bu rüşvete girer ve istifaya, hatta hapse kadar gider. Bu bakımdan Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aydoğan Babaoğlu’nun, Aktütün saldırısını müteakip golf oynaması Amerikan tarzı bir kazadır.
Bazen golf oynamayarak da insanları kızdırabilirsiniz. Mesela 43 numaralı Başkan Bush’un Irak’ta savaşan askerleri uğruna golfü bıraktığını ilan etmesi, fena halde sinirleri bozdu.
Tabii bunda, ülkenin lüzumsuz bir işgal macerasına sürüklenmiş olmasının verdiği sinir bozukluğu da rol oynadı. Sonuçta Bush, fedakarlığı karşısında beklediği takdiri bulamadı.
Bush geçen mayıs ayında verdiği bir mülakatta sırrını ifşa etti. 19 Ağustos 2003 günü golf oynamayı bıraktığını açıkladı. Yani Irak işgalinin başlamasından tam beş ay sonra. O gün Bağdat’ta BM karargahına saldırı düzenlenmiş, 12 kişi ölmüştü. Golf-Irak bağlantısını şöyle açıkladı Bush: "Oğlu Irak’ta can vermiş bir annenin, başkomutanı golf oynarken görmesini istemem. Çocuklarını cepheye gönderen ailelere karşı dayanışma borcum bu. Savaş halindeyken golf oynamak yanlış mesaj olur. O bombalı kamyonun patladığı gün golf sahasında gelip haberi verdiler. Ben de bıraktım, değmez dedim."
Ancak maalesef başkan yalan söylüyordu. AP ajansının tespitlerine göre Bush, golfü bıraktığını söylediği 19 Ağustos gününden sonra yine sahada görülmüştü. Mesela 13 Ekim 2003 günü başkomutan golf oynamıştı.
Bush’un Amerikan medyasından, olabilecek en şiddetli azarları işitmesi için yalan söylerken yakalanması da gerekmiyordu.
Neler yazmadılar ki. Aman o ne özverili, ne soylu davranıştı! Mesela Washington Post şöyle diyordu: "Yani şimdi Irak’ta ölen ya da yaralanan askerlerin aileleri Bush’a bu fedakarlığından ötürü şükran mı duymalı. Neden sadece golfü bırakıyor, dağ bisikletine de binmesin, çiftliğine de gitmesin. Ondan golfü bırakmasını isteyen mi oldu? Nixon da Vietnam Savaşı’nın en şiddetli günlerinde golf oynuyordu. Watergate skandalı patladığında da oynadı. Hiç karışan oldu mu?"
Bush köklü golf geleneği bulunan bir aileden geliyor. Baba Bush’un dedesi George Herbert Walker, Walker Kupası turnuvasının kurucusu. Baba Bush’un babası Prescott Bush ise ABD’de amatör golfün yönetim organı olan USGA’nın başkanlığını yapmış.
Gerçi Amerikan tarihinin en çok golf oynayan Başkanı Dwight Eisenhower olmuş, hatta Beyaz Saray’ın bahçesine golf sahası da yaptırmıştı, ancak ilk golf krizini yaratan başkan bizzat Baba George Bush oldu. 1990 Ağustosu’nda Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgali üzerine binlerce askerini Ortadoğu’ya sevkeden 41 numaralı Başkan Bush’un günlerini Maine’deki yazlığında golf oynayarak geçirmesi, medyanın sinirlerini zıplatmıştı.
Baba Bush’un kendisini izleyen Beyaz Saray muhabirlerine karşı kullandığı asap bozucu anahtar cümle şuydu: "Golf oynarken, Körfez krizi gibi ciddi meseleleri konuşamam." Sonra, oğul Bush da dahil, golf arkadaşlarını peşine takıp gazetecileri arkasında bırakarak bir sonraki deliğe doğru yol almıştı. İlerleyen günlerde Bush ile medya arasındaki golf krizi şiddetlenerek devam etti. Başkan, kriz günlerinde golf oynayarak dinlenme hakkı bulunduğunda ısrarlıydı. Medya ise tersini düşünüyordu.
GOLF MÜ, ASLA
Baba Bush’un başkan yardımcısı olduğu 1988 yılının temmuz ayında bir başka golf krizi daha yaşanmıştı. Amerikan savaş gemisi Vincennes’in, İran yolcu uçağını füzeyle düşürdüğü o büyük facia sırasında Başkan Reagan da yardımcısı da tatil keyfini bozmadığı gibi, dönemin Dışişleri Bakanı George Schultz golf sahasında oyunu bırakmaya gerek görmemişti. Krizi saniye saniye yazan Amerikan basını, Schultz’un 8.30 itibariyle giriş yaptığı sahadan 12.30’da 18. deliği tamamlayarak çıktığını yazıyordu. Golf arkadaşlarından birinin söylediğine göre bakan, "Körfez’de büyük bir tradeji meydana geldi" diyerek devam etmişti oyuna.
Amerikalı siyasi liderler kriz zamanlarında golf sahasında değil de, ne bileyim poker arkadaşlarıyla masada olsa bu kadar tepki çeker mi acaba? Golfün pahalı, elit ve erişilmez hissi veren bir oyun olması reaksiyon dozunu artırıyor. Nitekim Amerikan medyasında McCain ve Obama’ya "Başkan seçildiğiniz takdirde savaş zamanında ne yaparsanız yapın ama, sakın golf oynamayın" diye satır arası tavsiyelerinde bulunanlar var.
UZAKDOĞU TARZI
Golf dünyanın her yerinde pahalı ama, arazi sıkıntısı çekilen Japonya’da daha pahalı. Bu nedenle golf kulübü üyeliği sıkı bir rüşvet malzemesi. Kamu ihalelerine giren şirketlerden hediye olarak kulüp üyeliği kabul eden siyasiler ile bürokratların yol açtığı skandallar artık rutin.
Güney Kore’de de özellikle bürokratların çıkar çatışmasına yol açacak şekilde golf ilişkilerine girmeleri kesinlikle yasak. Golf merakı daha iki yıl önce ülkede bir başbakan götürdü. Dönemin Başbakanı Lee Hae-chan, ihaleye fesat karıştırmaktan sabıkalı bir işadamının ikramıyla golf oynadığı için istifa etmek zorunda kaldı.
Japonya’da ise son büyük golf skandalına yol açan kişi, eski Savunma Bakan Yardımcısı Takemasa Moriya. Olay geçen yıl patladı. Bakan yardımcısının savunma teçhizatı satan Yamada adlı şirketin kıyağıyla dört yıl içinde 120 kez golf oynadığı tespit edildi. Şimdi üç buçuk yıl hapsi isteniyor Moriya’nın. Rüşvetçi şirketin üç yöneticisi de yargılanıyor. Karar 5 Kasım’da açıklanacak.
Japonya’da, Amerikan tarzı golf kazaları da yaşanmıyor değil. Mesela ülkenin en gafçı başbakanlarından Yoşiro Mori, 2001 yılında bir Amerikan denizaltısının Japon balıkçı gemisine çarptığını ve dokuz mürettebatın kayıp olduğunu öğrenmesine rağmen golf oynamaya devam etmişti. Mori, bu büyük skandaldan iki ay sonra istifa etti. Şimdi federasyon başkanlığı yapıyor. Hayır, golf değil, ragbi federasyonu başkanlığı.