Guinness’in eski Türkiye Temsilcisi Orhan Kural’ın verdiği rakam böyle. Bunun nasıl açık ara bir rekor olduğunu kavramak açısından birkaç rakam vereyim: AB’nin ekmek şampiyonu Almanlar, yılda kişi başına 80 kilo yiyor. Bizim beyaz Türk ekmeği de yılda 500 bin tonluk üretimle bu tüketime katkıda bulunuyor. Almanya’daki toplam üretimin yüzde 10’u kadar. İtalya’da kişi başına 64 kilo düşüyor, İngiltere ise yılda 50 kilo ile listenin en altında. Üstelik bu ülkelerin hiçbirinde beyaz ekmek tüketimi Türkiye’deki kadar yüksek değil. İşte asıl tehlike de burada yatıyor. Kan şekerini yükselttiği için ekmekler içinde en zararlısı olan beyazın, şişmanlık ve diyabetin yanı sıra kanserle yakın ilişkisi de ilk kez tespit edilmiş bulunuyor.
Hüküm giymiş suçluların yüzde 98’den fazlası ekmek yiyicidir. Aşırı ekmek tüketen ailelerden gelen çocukların yarısı, okulda başarı ortalamasının altında kalmaktadır.
Şiddet içeren suçların yüzde 90’dan fazlası, ekmek yedikten sonraki ilk 24 saat içinde işlenir.
Ekmeğin bağımlılığa yol açtığı kanıtlanmıştır. Ekmekten kesilip sadece suyla beslenen deneklerin, iki gün sonra "ekmek" diye yalvardığı tespit edilmiştir.
Kanserden ölenlerin yüzde 99.9’u mutlaka ekmek yemiştir.
Askerlerin yüzde 100’ü, savaşa girmeden önce mutlaka ekmek tüketmiştir.
Mafya üyelerinin yüzde 93.1’i spagettinin yanında ekmek yemektedir.
Demek ki, ekmek tehlikeli ve öldürücüdür.
Bu absürd liste, ekmeğin zararlarıyla ilgili bir parodi. Bilimsel açıdan safsata, ancak her insanoğlunun ekmek yediğini göstermesi bakımından hepsi de doğru.
Mesela 1839 yılında doğup da, ileriki yıllarda ekmekle beslenenler arasında ölüm oranının yüzde yüz olduğuna dair bir madde de var listede. Katiyen yanlış bir veri değil, ancak ekmeğin öldürücü olduğuna dair bir kanıt da değil. Son birkaç yıldır internette dolaşan bu parodi, ekmeğin zararlı olduğu iddiasını ti’ye alıyor. Ancak bu, ekmeğin zararsız olmadığı anlamına da gelmiyor.
İngiltere ve İtalya’da yapılan son araştırmalara göre, günde beş dilim beyaz ekmek yendiği takdirde, böbrek kanserine yakalanma riski iki katına çıkıyor. International Journal of Cancer dergisinde yayınlanan İngiliz araştırması, beyaz ekmeğin kan şekeri ve ensülin seviyesini artırdığını, bu artışın da kanserli hücrelerde büyümeyi tetiklediğini ortaya koyuyor. Bu nedenle bilimadamları, kandaki glikozu artırmayan tam tahıllı ekmekleri tavsiye ediyor. Yani, son dönemlerin modası olan "GI diyetini" destekliyorlar. Glisemik endeks (GI) diyetini uygulayanlar, GI değeri düşük, kan şekerini azar azar artıran gıdaları tercih ediyor.
YÜZDE 10 ÇÖPE GİDİYORMilano’daki Farmakolojik Araştırmalar Enstitüsü’nün bulguları da aynı yönde. 2 bin 300 İtalyan üzerinde yapılan araştırmada, aşırı beyaz ekmek tüketimi ile kanser arasında çok yakın bir ilişki bulunduğu tespit ediliyor. Denek grubu içindeki 767 kanser hastasının geçen iki yıl içinde, günde en az beş dilim beyaz ekmek yediği belirleniyor.
Bir başka araştırma da menopozdan sonra beyaz ekmek ve beyaz pirinç gibi ensülin içeren gıdalardan uzak duran kadınlarda meme kanserine yakalanma riskinin azaldığını ortaya koyuyor. Diyabet hastalarına beyaz ekmeğin kesinlikle yasak olduğu zaten malûm.
Beyaz ekmek bir yana, kansere yakalanmamanın en emin yolu tabii ki sigara içmemekten geçiyor. Çünkü her beş kanser vakasından birinin nikotin kökenli olduğu artık kanıtlanmış durumda.
Evet çok sigara içtiğimiz de doğru ama, şimdi konumuz beyaz ekmek ve acaba biz neden yılda kişi başına 200 kilo ekmek yiyoruz? Bol nişastalı, minerali, vitamini ve posası zayıf beyaz ekmeğin zerrece faydası olmadığı gibi, şişmanlığa, diyabet, kalp ve tansiyon hastalıklarına zemin hazırladığı da biliniyor. Tam buğday veya çavdar ekmeği yememiz gerektiği halde neden beyaza yükleniyoruz?
Öncelikle aylık ortalama gıda gideri 441 YTL, asgari ücret de 380 YTL olduğu için. Doymanın yolu ekmeğe yüklenmekten geçiyor. Ancak ekmek tüketiminin tek açıklaması yoksulluk değil. Kültürel bir davranış da söz konusu. Mesela Bulgaristan’ın kişi başına milli geliri, Türkiye’ye yakın olduğu halde, yılda kişi başına tükettikleri ekmek 100 kilo civarında. Yani, yarımız kadar.
Türkiye’de tüketimin aşırı görünmesinin bir nedeni de ekmek israfı. Sağlık Bakanlığı raporuna göre bir günde üretilen 120 milyon ekmeğin 12 milyonu çöpe gidiyor. Rapor, "Saklama koşulları iyi bilinmediği için bayatlayan ekmek atılıyor" diyor. Ancak bu sarfiyatta büyük ihtimalle, "ekmek olmadan doyamama güdüsü" de yatıyor, fazladan ekmek alınıyor.
Gelir düzeyi arttıkça, ekmek tüketimi azalıyor, savurganlık artıyor. Düşük gelir gruplarında ise tüketim fazla, israf az. İsrafta İstanbul bir numara. Bir günde 2 milyon ekmek çöpe gidiyor. Ankara ve İzmir’de ise atılan ekmek sayısı 600 bin.
BAGETLİ FRANSIZLAR AZALIYOREkmek yemek genelde kültürel bir alışkanlık olduğu için, tüketimde belli bir istikrar seviyesi bulunuyor. Mesela Avrupa’da Almanlar ve Avusturyalılar yılda kişi başına 80’er kilo ekmek yerken, İngilizler ve İrlandalılar, 50 kilo seviyesinde geziniyor. Dramatik artış ve düşüşler meydana gelmiyor. Tek istisna Fransa. Genç kuşak daha sağlıklı ekmek türlerine yöneldiği için, fırıncılar şimdi koltuk altında bagetli Fransız imajının yakında tarihe karışacağından endişe etmeye başlamış durumdalar. Tam tahıllı ekmeklere, İsveç gevreklerine gösterilen rağbet yüzünden baget satışları giderek düşüyor.
Fransa’da ekmek tüketimi günde kişi başına 150 gram civarında. Yani Birinci Dünya Savaşı öncesindeki tüketimin dörtte biri kadar. Fransız fırıncılar, ekmeğe olan bu ilgisizliği zenginleşmeye bağlıyor. Ulusal Fırıncılar Enstitüsü’nün Direktörü Gerard Brochoire "Zengin uluslar, zengin beslenir" diye açıklıyor durumu. Ancak Almanlar da aynı refah düzeyine sahip oldukları halde günde 230 gram ekmek yiyorlar.
Diktatörce davranışlar da ekmek yemenin hızını kesebiliyor. Mesela Özbekistan Devlet Başkanı İslam Kerimov, bir milletin gelişmişlik düzeyi ile ekmek tüketimi arasındaki yakın bağı keşfettiğinden "Günde 100 gram yeter, daha fazla yemeyin" demiş. Avrupalı uzmanlar, ekmek tüketiminde dramatik düşüş olmaz diyedursun, Özbekler, Sovyet cumhuriyetiyken bir yılda yedikleri ortalama 136 kilo ekmeği, şimdi 40 kiloya kadar düşürmüşler.
Ekmeğe zam üstüne zam yapıldığından başka çareleri kalmamış.