Bireysel silahsızlanamıyorsanız en azından balık yiyin
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Türkiye’de yılda kişi başına düşen balık miktarı 9.7 kilo, yani çok düşük.
Bir yılda ateşli silahlarla öldürülen insan sayısı ise 3 bine yakın. Bu iki istatistiğin birbiriyle ne alakası var? Bir teoriye göre balığın içerdiği Omega 3 yağ asidi, insanda şiddet dürtüsünü bastırıyor. Aklını güzelleştiriyor. Teori doğru olmasa bile biraz daha fazla balık yemekten bir zarar gelmez.
Bir ülkenin kıyıları Baltık Denizi boyunca uzanıyorsa, o memleketin insanları bol bol balık yer diye düşünüyor insan doğal olarak. Mesela Letonya, Litvanya ve Estonya’da... Ya da bir ülkenin hem Akdeniz ve Karadeniz’i, hem de Marmara ve Ege’si varsa, teorik olarak o memlekette balık tüketiminin de yüksek olması gerekiyor. Mesela Türkiye’de.
Fakat öyle değil. Gerek Baltık cenahı, gerekse Türkiye’de balık tüketimi yerlerde sürünüyor. Türkiye’de kişi başına yılda 9.7 kilo balık düşüyor. İlginç rastlantı; Letonya’da da 9.7 kilo. Litvanya’da 12 kilo, Estonya’da ise 15.6 kilo. Bu üç ülkede tüketimin düşük olmasının nedeni, fiyatların pahalılığı ve ucuz balıkların yerini somon gibi daha pahalı cinslerin alması. Türkiye’de ise pahalılık bahane, tüketim düşüklüğünün esas nedeni kırmızı et düşkünlüğü.
ÇOK BALIK, AZ CİNAYET
Onca denize nazır memleket varken, neden fındık kadar üç ülkeyi örnek gösteriyorum? O küçümen, kendi halinde Baltık ülkelerinde cinayet rakamları çok yüksek de ondan. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2002 raporuna göre bu ülkelerde her 100 bin kişide ortalama 10 kişi cinayete kurban gidiyor. Türkiye’deki oran ise her yüz bin kişide 2.3 kişi. Yani Baltık kıyılarına göre çok daha güvenli yaşıyoruz.
Acaba Türkiye ve Baltık ülkelerinde daha fazla balık yenseydi, daha az cinayet işlenir miydi? Bir İngiliz araştırmasına göre bu mümkün. Şiddet eğilimi ve saldırganlığın yetersiz beslenmeden kaynaklandığı hipotezinden hareket eden araştırmacılar, 2002’de bir cezaevinde deneme yapıyorlar. Burada beynin terbiyesi biraz Otomatik Portakal bir durum yaratıyor ama denekler gönüllü. Kimseye zorla balık yedirilmiyor. Omega 3’le saldırgan davranışlar törpülenir mi, ona bakıyorlar. Oxford Üniversitesi’nden Bernard Gesch, 231 gönüllü seçiyor ve grubun yarısına placebo, diğer yarısına Omega 3 yağ asidi ve takviye vitaminler veriliyor. Bir süre sonra takviye alan mahkûmlarda anti sosyal davranışların üçte bir oranında azaldığı gözleniyor. Placebo verilen grubun davranışlarında ise değişiklik olmuyor.
Bir başka araştırma da Finlandiya’da yapılıyor. Şiddet içeren suçlardan hüküm giymiş mahkûmlarda Omega 3 seviyesinin, sağlıklı insanlara göre daha düşük olduğu tespit ediliyor. Çünkü Omega 3 beynin ön kısmındaki nöronların büyümesini sağlıyor ki, beynin bu bölümü, ani davranışları kontrol ediyor. Yeterli miktarda yağ asidi varsa davranışlar dengeleniyor.
Ancak Omega 3’lü beslenmeden ille de şiddeti düşürmesini beklememek gerekiyor. Başka gıda kaynakları da burada etmen olabileceği gibi, aklı sadece yemekle değil, eğitimle de güzelleştirmek gerekiyor. İngiltere’deki araştırmayı yürüten Gesch’e göre, azılı suçluların önüne balık ve sebze atarak ehlileşmelerini beklemek yeterli değil.
TEORİYİ DOĞRULAYANLAR
Ayrıca bilimin suçluların eline savunma silahı vermesi gibi bir tehlike de mevcut. "Twinkie savunması" diye meşhur bir vaka var. 1979’da ABD’de görülen davada katil zanlısı Dan White’ın avukatı, içi kremalı twinkie çörekleri ve kolanın, müvekkilinin akli dengesini bozduğunu iddia ediyor. Sonunda White cinayetten değil, adam öldürmekten hüküm giyiyor. Sonra da intihar ediyor.
Omega 6 yağ asitlerinin insanı saldırgan yapabileceği yönünde bir teori de var. ABD’de, 1961-2000 yılları arasındaki cinayet istatistikleri ile Omega 6 içeren bitkisel yağların tüketim oranı karşılaştırılıyor. Omega 6 tüketimindeki artışla cinayetlerdeki artışın başa baş gittiği tespit ediliyor. Tabii bundan "Omega 6 insanı katil yapar" sonucu çıkmıyor. Ancak dikkat çekici bir paralellik var.
ABD’nin Omega 3 profiline gelince; kişi başına düşen balık miktarı yılda 20 kilo. Bir yılda cinayete kurban giden insan sayısı ise 100 binde 5.64. Dünyanın cinayet şampiyonu Kolombiya. Her 100 binde 63 kişi cinayete kurban gidiyor. Kişi başına düşen yıllık balık tüketimi ise çok düşük; 3.3 kilo. Teoriyi doğrulayan bir örnek.
Japonya örneği ise teoriyi darmadağın ediyor. Orası, dünyanın en fazla balık tüketilen ülkesi. Adam başına yılda 60 kilo düşüyor. Cinayet rakamları da fena değil. Her 100 bin kişiye düşen maktul sayısı 0.6. Bu iki istatistik teoriyi destekler gibi görünse de öyle değil. Japonya aynı zamanda dünyada intihar yüzdesinin en yüksek olduğu ülke. Her 100 bin kişide 14 kişi intihar ediyor. Yani Japonlar başkalarını değil, kendini öldürüyor. Ve intihar da bir şiddet biçimi.