Paylaş
Büyük tıkınma
Başkasını yutamayan şirketi yutuyorlar
Bir şirketin ‘‘dev’’ sıfatını haketmesi için artık mutlaka global kontrol gücüne sahip olması gerekiyor. Pazar paylaşımı söz konusu değil. Bir malı dünyanın her köşesinde satabilmek için güçleri birleştirmekten başka çare yok. Bu nedenle dünya şirket evlilikleri dalgasıyla sarsılıyor. Daha doğrusu devler, gücünü kaybeden devleri yutuyor. Artık hiçbir şirket büyüklüğüne güvenecek durumda değil. Her an herkes yutulabilir.
BİR zamanlar Mannesmann, dünyada eşi benzeri bulunmayan, çok nadide dikişsiz borular üretirdi. Bu nedenle de şirketin adı boruyla özdeşleşmişti. Ama, bir zamanlar dünyada büyük hayranlık uyandıran o borular şimdi yeryüzünün her köşesinde, hem de daha ucuza üretiliyor. Ve buna globalleşme adı veriliyor.
Peki globolleşme Mannesmann'ı nereye götürüyor? Eskisi kadar çok mal satamayan borucu zarar etmesin diye, Mannesmann'ın iş makinesi, otomobil parçası ve telekomünikasyon şirketleri kazandığını borucuya yedirmeye başlıyor. Ancak büyük bir grubun içindeki zayıf şirketin kamu kuruluşu muamelesi gördüğü günler geride kalıyor. Mannesmann uzun süre direndikten sonra dünya telekomünikasyon devi Vodafone AirTouch'a satılıyor.
Tabii Mannesmann'ın zavallı boruları Vodafone'un umurunda bile değil. Vodafone bir İngiliz olduğu için Alman'ın borusuna karşı en ufak bir ulusal hissiyat beslemiyor. Globalleşme sınırları ortadan kaldırdığı için ekonomide milliyetçiliğe de olanak tanımıyor.
İngiliz sadece Mannesmann'ın mobil telefon işiyle ilgileniyor. Global kontrol gücüne sahip olmayan boru branşının İngilizler tarafından harcanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Mülheim'daki boru tesislerinde çalışan 13 bin işçiyi karanlık günler bekliyor.
Ancak burada çok önemli bir nokta var. Alman Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü'ne göre şirket birleşmeleri mutlaka işsizlik anlamına gelmiyor. İstihdam rakamları tamamen devlet politikasına endeksli bulunuyor. Yeni iş alanları açılmasına imkan veren akılcı istihdam politikası uygulayan ABD ve Hollanda gibi ülkelerde işten çıkarmalara rağmen işsizlik rakamları giderek küçülüyor.
FENA YUTULDULAR
185 milyar dolarlık Mannesmann satışının üzerinden haftalar geçti. Gözler artık yeni şirket evliliklerine çevrildi. Ancak Almanya yaşadığı şoku atlatabilmiş değil. Çünkü bugüne kadar yabancı şirketleri yutmaya alışan Alman ekonomisi ilk kez bir devini yutturdu. Bertelsmann koskoca Random House'u, Daimler Chrysler'i, Deutsche Bank da Bankers Trust'ı mideye indirirken çok eğlenen Almanlar'da şimdi ulusal alarm var. Geçenlerde yapılan bir ankete göre halkın yüzde 62'si ulusal şirketlerin yabancılara satılmasının ekonomiye zarar vereceği görüşünde.
Ne var ki ekonomistler aynı fikirde değil. Çünkü...
OECD'nin verilerine göre yabancı sermaye ulusal ekonomiyi güçlendiriyor. Yabancı şirketler çok daha verimli oluyor ve o ülke ortalamasının daha üzerinde ücret ödüyor.
Sınırlar ortadan kalktığı zaman şirketlerin daha kolay vergi kaçıracağı düşünülüyor ama, sanayileşmiş ülkelerin 30 yıl öncesine göre çok daha fazla vergi topladığı görülüyor.
Ekonomistlere göre 20'inci Yüzyıl'ın verdiği çok önemli bir ders var: Ekonomilerin içe kapanması mutlaka yoksullukla sonuçlanıyor. 1930'larda Avrupa ile ABD arasında yaşanan ticaret savaşının, Doğu Bloku ekonomilerinin ve 1980'li yıllarda gelişmekte olan ülkelerin ithalat karşıtı politikalarının verdiği sonuç böyle.
20'inci Yüzyıl'da yaşam standartlarını yükseltmeyi başaran bütün ülkelerin bunu globalleşme sayesinde gerçekleştirdiği görülüyor.
Peki globalleşme hareketinin hızı kesilebilir mi? Evet kesilebilir. Ekonomistler şunu hatırlatıyor: Birinci Dünya Savaşı öncesinde de bir globalleşme dönemi yaşanmıştı ama, aniden baskın çıkan milliyetçi akımlar hareketi bıçak gibi kesiverdi.
Şimdi kimler yutulacak
Otomotiv
Bu piyasa tam bir can pazarı. Rekabet baskısı inanılmaz boyutlarda. Üreticiler dünya çapında fazla kapasiteye karşı mücadele veriyor. Uzmanlara göre yakın gelecekte birleşmeler sonucu beş-on şirket kalacak geriye. En saldırgan davranan ve en iyiyi en ucuza üretenler kazanacak. Muhtemel kurbanlar: BMW, Fiat, Peugeot-Citroen.
Bankalar
Avrupa'da Euro'ya geçilmesinden sonra bankalar arası rekabet kızıştı. Yeni oluşturulan doğrudan bankacılık yüzünden bankaların geniş şube ağına sahip olmasına ihtiyaç kalmadı. Amerikalıların tahminlerine göre önümüzdeki beş yıl içinde geriye sadece iki büyük Alman bankası kalacak. Muhtemel kurban: Dresdner Bank.
Telekomünikasyon
Vodafone'un bütün zamanların en büyük birleşmesi sonucu (185 milyar dolar) Mannesmann'ı yutması cep telefonu piyasasında rekabetin nereye varacağını gösterdi. Piyasa patlıyor ve İnternetle birlikte büyüyor. SBC ve Bell Atlantic gibi Amerikan devleri Avrupa'ya gözünü dikti. Muhtemel kurbanlar: Olivetti/Telecom Italia, Cable&Wireless.
Medya İnternet, dijital televizyon ve paralı televizyon gibi yeni teknolojiler bu sektörü dönüştürüyor. AOL ve Amazon gibi devler çıkıyor piyasaya. Yakın gelecekte birkaç dev grup bütün piyasalara hakim olacak. 155 milyar dolarlık AOL-Time Warner birleşmesi yol gösterici nitelikte. Bundan sonra da Yahoo'nun koca Disney imparatorluğunu yutması olası görülüyor.
İlaç Biyoteknoloji devrimi sayesinde artık yeni nesil ilaçlar üretmek mümkün. Ancak bunun için milyarlarca dolar gerekiyor. Hoechst ve Rhone-Poulenc birleşerek Aventis'i oluşturdular. Şimdi de Glaxo-SmithKline evliliği yeni bir birleşme peşinde. Muhtemel kurbanlar: Bayer ve BASF.
Almanya defans oluşturuyor
MANNESMANN'ın elden gitmesi üzerine Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, düşmanca saldırılara karşı nasıl savunmaya geçileceğini belirlemek üzere hemen bir komisyon kurdu. Yabancıların Alman şirketlerini kapmasını önlemek için oluşturulan bu komisyonun en deneyimli ismi ise Klaus Esser. Yani Vodafone'a kaptırılan Mannesmann'ın eski başkanı Esser. İlk toplantısını 9 Mart'ta yapacak olun kurulda Esser dışında Alman Telekom Başkanı Ron Sommer, dev holdinglerden Veba'nın patronu Ulrich Hartmann, Allianz Finansman'ın Başkanı Paul Achleitner ve bankacılık, kimya, madencilik ve enerji sektörlerinden temsilciler var. Hükümet kaynaklarından sızan haberlere göre Schröder'in amacı Alman şirketlerini düşmanca saldırılarda bulunulmasını tamamen imkansız hale getirmek değil; sadece oyunun kurallarını belirlemek.
Paylaş