Paylaş
Yüzyılın son harikaları
Gazetelerin üçüncü sayfalarındaki polis-adliye haberleri içinizi karartıyorsa, aşağıdaki haberleri okuyun. Dünyanın dört bir yanından, ileride derecede zeka ürünü polis-adliye haberleri...
BİZİM basına da yansıyan haberlerden bilirsiniz. Dava gerekçesi ne kadar saçma olursa olsun, Amerikan adaleti hemen her zaman tüketiciden yanadır. McDonalds'ta sakarlığı yüzünden üzerine sıcak kahve döken kadından tutun da, paket paket sigara içip akciğer kanserine yakalanan tiryakilere kadar bütün tüketicileri haklı bulup, şirketlere ağır tazminat cezaları verir.
Ancak Pepsi aleyhinde o kadar abes bir dava açıldı ki, New York Mahkemesi bile tüketiciyi haklı bulacak kadar ileri gidemedi. Davacı John D.R.Leonard adlı 24 yaşındaki Seattle'lı bir park bekçisiydi. Adam Pepsi'nin reklamlarında vaadedilen Harrier savaş uçağını istiyordu. Çünkü Pepsi, tanesi 10 cent'ten 7 milyon puan biriktirenlere Harrier sözü vermişti. Son üç yılını, Pepsi'den kazanacağı Harrier jetiyle fantazi turları düzenleme hayaliyle geçiren Leonard, 700 bin dolarlık puan biriktirip firmaya yaptığı başvuruya karşılık ‘‘O reklam bir şakaydı, eğer bir yanlış anlamaya yol açtıysak özür dileriz’’ şeklinde yanıt alınca beyninden vurulmuşa döndü.
Tabii soluğu mahkemede aldı. Leonard, iş hayatıyla ilgili bütün planları altüst olduğu için zarara uğradığını, Pepsi ise aleni bir espriyi ciddiye alan bu adama Harrier jeti vermek zorunda olmadığı iddia ediyordu. Yargıç dosyayı iyice inceledikten sonra kararını verdi: ‘‘Aklı başında hiç kimse, bir şirketin tüketiciye Harrier vereceğine inanamaz. Zaten tanesi 23 milyon dolar olan bir Harrier'i 700 bin dolara ele geçirmek gerçek olamayacak kadar iyi bir tekliftir.’’
İşin ilginç yanı Leonard'ın bir avukatı da vardı. Avukat, dava sonunda yaptığı açıklamada, ‘‘Kararı inceliyoruz. Büyük düş kırıklığına uğradık’’ dedi.
Leonard'ınki gibi düş kırıklığıyla sonuçlanan bir dava da Almanya'da görüldü. Wuppertal kentinde bir çift, komşu evdeki erkeğin ayakta tuvaletini yaparken çıkardığı şırıltıdan rahatsız olarak mahkemeye başvurdu. Ancak davayı kaybetti. Yargıcın gerekçeli kararı şöyleydi: ‘‘Bir kiracıya, nasıl çiş yapması gerektiğini dikte ederek emrivaki yapmak, insanların özel yaşamlarını ihlal etmek olur. Bu tür insani olaylar karşısında lütfen biraz daha kalender olunuz.’’
Düş kırıklığıyla sonuçlanmaya aday bir dava da sağlıklı yaşam turu için Yunanistan'a giden Alman turistler tarafından açıldı. Korfu adasındaki otelin verandasında bir yandan zeytin ağaçlarını seyredip diğer yandan huzur içinde organik yiyeceklerden oluşan kahvaltılarını eden Almanların üzerine ansızın, süne ve kımıl zararlısıyla mücadele ilacı sıkıldı. Eko-turistler, Avrupa Birliği içinde bu tür ilaçlama yasak olduğu gerekçesiyle Yunanlı yerel yöneticileri mahkemeye verdiler.
SIKI İPUÇLARI
Şimdi de polisiye haberler. Çoğunluğu, suç mahallinde kanıt bırakmak için olağanüstü çaba harcayan sanıkların öykülerinden oluşuyor. Bunlardan ilkinin sorumlusu Alman disiplini. Berlin'de bir hırsız, soygun yapmak üzere girdiği bankada kendisinden kimlik istenmesi üzerine kuzu kuzu nüfus kağıdını verdi. (Çünkü en basit banka işlemlerinde bile kimlik gösteriliyordu.) Kasadan çıkan az bir parayla yetinip, soygununu yapmış olmanın rahatlığı içinde çekip gitti. Ancak kimliğini bankada unutmuştu. Yakalanması sadece birkaç saat aldı.
İspanya'da ise bir tecavüz vak'ası benzer şekilde sonuçlandı. Ormanlık bir alanda bir turiste saldıran İspanyol tecavüzcü, kızın erkek arkadaşı çıkagelince pantalonunu olay yerinde bırakarak kaçtı. Pantalonuyla birlikte pantalon cebindeki kimliği de suç mahallinde kalmıştı. Onun da yakalanması uzun sürmedi.
İngiltere'de ise bir hırsız soymak için girdiği otomobilde kız arkadaşına hatıra resmi çektirip makineyi de arabada unutunca yakayı ele verdi. Arabanın sahibi Matthew Holden, olaydan bir hafta sonra makinesindeki filmleri tab ettirince, resimlerden birinde hırsızın elinde tornavidayla verdiği pozu gördü. Hırsız kısa sürede yakalandı.
İsrail'de ise otomobil çalan bir hırsız ipucu bırakmayacak kadar akıllı olduğu halde, şansı yaver gitmediği için yakalandı. İki helikopterle, bir polis konvoyunu ve askeri cipleri atlatmayı başaran hırsız, tam Batı Şeria'ya girerken eşekli bir Bedevi polisi tarafından yakalandı.
Tabii başarılı soygunlar da meydana geldi. Florida'da bir kadın, arabasının arka koltuğunda unuttuğu annesinin küllerini çaldırdı.
Brezilya'da ise silahlı bir hırsız çetesi, Tremembe Cezaevi'ni basarak silahlı soygun, tecavüz ve cinayetten yatan mahkumları soydu. Babalar günü arifesi olduğu için mahkumlarda fazlasıyla para vardı. Çete tam 22 bin dolar kaldırdı. Polis şaşkındı. Bir komiser şöyle diyordu: ‘‘Daha önce böyle bir şey olduğunu sanmıyorum.’’
Paylaş