Paylaş
Tansu Hanım’la iki yıldır tanışıyoruz. Seviyeli ve ileriyi yönelik bir arkadaşlık ilişkimiz var. Aramızdaki yaş, yaşam tarzı, siyasi görüş farkına rağmen iyi anlaşıyoruz. Her ilişkide olduğu gibi bizim de ilişkimizde kırmızı çizgilerimiz var tabii ki…
Her konuda anlaşmak zorunda da değiliz fakat anlaşmakla hak vermek arasındaki dengeyi her zaman korumaya çalışıyoruz.
Henüz kendisine söylemedim ama aramızda yaş farkına rağmen yakında kendisine “Tansu” diye hitap etmeyi düşünüyorum. “Hanım” çok resmileştiriyor; abla vs. etiketi de yakıştıramıyorum. Sanırım asi ve genç ruhlu olması böyle düşünmeme neden oluyor, gerçi sorun yapacağını da düşünmüyorum.
Biliyorsunuz ben insanları tanımayı severim. Ertuğrul Bey’i tanıdıktan sonra gerek söyleşilerinden gerek sosyal medyadaki paylaşımlarından dolayı Tansu Hanım’ı merak ettim. Ertuğrul Bey, Engelliler Sarayı’na geldiğinde engelli bir arkadaşımızın yaptığı tabloyu satın almıştı. Tabloyu kendisine göndereceğimiz zaman, “Tansu Hanım’a da engelli çocukların yaptıkları takılardan göndereyim.” diye düşündüm.
Sosyal medyadaki bazı paylaşımlarını ve takipçilerinin yorumları beni biraz ürkütüyor ama merakım ve girişimci ruhum beni rahat bırakmıyor.
Solumdaki melek, “Ayşe, bak bu Tansu Hanım; Ertuğrul Bey’e benzemiyor seni sevmeme ihtimali yüksek, üzülme sonra. ” derken sağımdaki melek “Ayşe, sevmese ne kaybedersin? Biraz üzülürsün. Sanki hiç mi üzülmedin hayatında?” diyor. Bu arada Ertuğrul Bey’e eşinize bir şeyler göndermek istiyorum filan diye de hiç bahsetmiyorum ama.
Nihayetinde karar veriyorum ve Engelliler Sarayı’ndaki çocukların yaptıkları takılardan birkaç tane gönderiyorum. Kendimi de her türlü cevaba hazırlamışım bu arada. Ya kendini mecbur hissedip resmi bir teşekkür edecek ya da “Ne alaka bu kız bana hediye gönderiyor?” deyip yokmuş gibi davranacak.
Takıların maddi bir değeri yok, zaten sosyal paylaşımlarından maddiyata değer vermeyen bir kadın olduğu anlaşılıyor, aksini düşünsem göndermem zaten.
Neyse ben hediyeleri gönderdim, bekliyorum. Hediyeleri aldığındaki tepkileri ihtimal verdiğim iki şıkkın da dışında oluyor. Önce telefonla teşekkür etti, sonra sosyal medyadan paylaşarak teşekkür etti. Nihayetinde İstanbul’a geldiğinde Engelliler Sarayı’ndaki ofisimize gelerek teşekkür etti.
Konuştukça ve kendisini daha iyi tanımaya başlayınca, paylaşımlarındaki öfkesinin aslında ülkesine ve canlılara duyduğu sevgi ve aşırı merhamet duygusundan kaynaklandığını gördüm.
Tansu Hanım çok sevdiği kahve gibi filtresiz. Gerçekten şahsına münhasır bir kadın. Asilik bir kadına bu kadar mı yakışır? Ertuğrul Bey’e olan aşkı bile asiliğini engellememiş. Kendi doğruları, kocasının doğrularıyla çatıştığında dahi insanların ne düşüneceklerine göre hareket etmemiş bir kadın. Ve buna saygı duyan bir adam…
Tansu Hanım’ı tanımadan önce merak ettiğim soruların cevabını buldum. Asi ruhlu gülümsemesinde bir hüzün saklı olan bu kadını tanıdıkça da sevdim. Ama Ertuğrul Bey’in yeri apayrı…
Ülkemizde genellikle tanınmış çiftler bir uyum sergilerler. Ama Özkök çifti bu tabloya uymuyor.
Ertuğrul Bey’i sevmeyenlerin hepsi Tansu Hanım hayranı. Sosyal medyadan Ertuğrul Bey’i şikâyet ediyorlar Tansu Hanım’a. O da hiiiç öyle kocamdır diye taraf tutmuyor vallahi. Geçtiğimiz günlerde Deniz Baykal da eklendi bu gruba biliyorsunuz. Bu arada size şahsi fikrimi de söyleyeyim. Tansu Hanım, CHP Genel Başkanlığı’na adaylığını koysun kazanır. Şimdiyi kadar kendisini sevmeyen bir CHP’li görmedim zira... Aslında çok da renkli olurdu, düşünür mü acaba?
Düşünün, kadın bir söyleşisinde; “Ertuğrul’un bana söylediği en ağır söz ‘Tansu, terbiyesizlik yapma!’dır. Ama ben kendimi kaybederim. Hatta bir kere çok şiddetli bir kavgada yerde kömür ütüsü vardı, onu alıp fırlattım. Kafasına gelse ölürdü. Yer parçalandı, ütü düşünce. Beton delindi. Böyle kontrolsüz bir şiddet olabilir mi?” açıklaması yapmış ama bir Allah’ın kulu da çıkıp “Bu adama bu yapılır mı?” demiyor.
Ertuğrul Bey’in takipçileri bile Tansucu düşünün artık...
Tansu Hanım’ın;
Tayyip Bey’i eleştireceği zaman “Ayşeciğim kızma ama …” diyerek başlamasını,
Kafası kızdığı zaman kimseyi takmamasını,
Mücevherlere değil doğaya âşık olmasını,
Gücün şımartamadığı bir kadın olmasını,
İnsanları etiketine göre sevmemesini,
Eleştiriye açık olmasını,
Sıkı bir okurum olmasını,
Sevdiği insanlara kızabilmesini,
Adalet terazisinde taraf tutmamasını,
Uzattığım ele sürpriz yumurta muamelesi yapmamasını sevdim.
Bu sevgi, arkadaşlığımızı ileriye götürür gibi görünüyor.
Farklılıklarımızın düşünce hayatımıza kattığı güzellikleri koruyabilmeyi umut ediyorum.
Sevgilerim size Tansu Özkök.
Paylaş