Paylaş
Mehmet Amca’nın annesi Rum, babası Türk’tü. Mehmet Yıldız, küçük bir bebekken mübadele kararıyla annesiyle birlikte gemiye bindirilerek Yunanistan’a gönderilmek üzere yola koyulurlar. Ne Mehmet Yıldız’ın annesi ne de beraberindeki üç kadın gitmek istemezler ama çaresizce yola koyulurlar.
İçlerinden birinin kayınpederi “Ben sizi bu gece kaçırayım, ister misiniz?” diye sorar. Kadınlar “Tamam.” derler ve o gece, bellerine bağladıkları kuşakları birbirine bağlayarak kaldıkları evin camından aşağıya inerler. Gecenin karanlığında köy yollarından geçerek saklanırlar ve köylerine geri dönerler.
Mehmet Amca’nın hikâyesini yazınca, arkadaşlarım Karadeniz’de yaşamış Rumlarla ilgili detaylı bilgi sordular. Ben de Karadeniz Bölgesi’nin tarihini iyi bilen Tarih Öğretmeni İbrahim Keskin’den yardım istedim.
Sizi kendisiyle baş başa bırakıyorum:
Larhan (Akarsu) Köyü, mübadele öncesinde en çok Rum’un yaşadığı köylerden biridir. İsmi de Türkçedir. Larhan, “geniş han” anlamındadır. Esasen Larhan, tarihi İpek Yolu’nun tali kolu üzerindedir. Köyde çok sayıda han olmasından dolayı zengin bir köy olarak bilinir. Zamanla köyde yaşayanlar gurbete gitmişler ama köylerinden bağlarını koparmamışlardır. Bu sebeple köyün nüfusu genel olarak hâlen zengindir.
1.Dünya Savaşı sırasında Trabzon’u işgal eden Ruslar, Maçka’dan Erzurum’a giden bir karayolu düşünmüşler ve bunun Larhan’ın biraz güneydoğusundaki Demirköprü’ye kadar olan kısmını bizzat Türkleri çalıştırarak yapmışlar. Demirköprü ismi de köprünün demirden yapılması sebebiyledir.
Türklerle Rumların komşuluk ilişkilerine bakacak olursak; 1. Dünya Savaşı öncesi Türk ve Rum halklarının ilişkileri mükemmeldi. Kız alıp verme dışında her şey normaldi. “Neden kız alıp vermiyorlardı?” diye soracak olursanız, her iki taraf da dini sebeplerden dolayı bu evliliklere sıcak bakmıyordu. Buna rağmen enteresan olan, birbirlerinin inançlarına duydukları saygıydı. O kadar ki; bir gün kilise papazı, köyün camisinin imamına “Camimiz köyümüze yakışmıyor; şu elli altını alın, biraz da sizler katın. Köye güzel bir cami yapın.” demiş (Cami daha sonra yıkılmış).
Türklerin ve Rumların huzuru 1. Dünya Savaşı’ndan sonra bozuluyor. Rusların bölgeyi işgali sırasında Rumlardan bazıları Ruslara güvenip yüzyıllarca birlikte yaşadıkları komşularına düşman oluyorlar, kötülük yapıyorlar. Arkasından Kurtuluş Savaşı ve mübadele gelince Rumlar bölgeden gönderilmek isteniyor. Tabii gitmek istemiyorlar, hatta bazıları Müslüman olmayı dahi teklif etmiş ama kabul edilmemiştir. Bunun üzerine bazı Rum aileler kızlarını evlatlık veya eş olarak Türklere vermiştir. Larhan (Akarsu) Köyü’nde bu şekilde kalan birçok kadın vardı. Onlar Müslüman oldular, çocukları oldu ve nesilleri devam etti. Şu an yaşayan Rum kalmadı fakat onların çocukları ve torunları var.
İbrahim Keskin kimdir?
1955’te Trabzon’un Maçka ilçesine bağlı Bakımlı Köyü’nde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Trabzon’da bitirdi. 1972 yılında Öğretmen Okulu’ndan mezun olup ilkokul öğretmeni olarak meslek hayatına hayata başladı. Öğretmen olarak ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yaparken aynı zamandaHukuk Fakültesini ve Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. Öğretmenliğin yanı sıra lise müdürlüğü, Milli Eğitim Şube Müdürlüğü yaptı. 1989’da bir şirket kurarak sanayiciliğe başladı. O günlerde kurduğu şirket, bugün Türkiye’nin en büyük su sayacı üreticisi. Eğitimci Keskin, Avrasya Üniversitesi’nin kurucularından ve mütevelli heyet üyesi. Hâlen serbest avukatlık yapmakta olup, Avrasya Üniversitesi’nde de öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir.
Ertuğrul Bey, size bir sır vereyim…
İlahi, Ertuğrul Bey! Kız kıza buluşup erkekleri çekiştirmekten daha iyi eğlence mi olur? Yalnız, fark ettim de bizim kızlar size biraz gıcık oluyorlar. Haksız da değiller hani… “250 gr. fazlam var.” diye dert edinip köşenizde yazarsanız, kadın estetiği hakkında kadınlardan daha çok bilgi sahibi olursanız sonunda olacağı buydu. Size bir sır vereyim; kadınlar, çokbilmiş erkekleri pek sevmiyor.
Paylaş