Paylaş
Sınır dışında yaşayan kadınları örnek göstererek şikâyet ederler. Şimdiye kadar içlerinden birinin çıkıp bu sorunu çözmek adına bir şey yapmadığını hatırlatmak ve naçizane çözüm önerilerimi sunmak isterim.
Sosyal medyanın hayatımıza girmesi erkek-kadın ilişkilerine de yeni bir boyut getirdi. Herkes evlilik programlarından şikâyetçi ama asıl tehlike internet ortamında.
Evlilik programlarının yasaklanmaması çok isabetli bir karar olmuştur. Hükümet doğru olanı yapmıştır.
“Nedir tehlike?” diye soracak olursanız anlatayım. İnternet ortamından eş arayan kadınları ikna etmek (!) adına çeşitli yöntemler geliştiren Türk erkekleri çapkınlığın kitabından sonra fetvasını da çıkarmış durumda.
Duyduğumda “Yok artık!” dediğim olaylar karşısındaki şaşkınlığım hâlen tazeliğini korumakta olup hâlâ nasıl biz kadınlar anlaşılması zor varlıklarız çözmeye çalışıyorum.
Geçenlerde bir arkadaşımla sohbet ediyoruz. “Ayşe, bir şey soracağım sana.” dedi. “Tabii, sor.” dedim. “Büyük günaha girmemek için küçük günahlar yapılabilir mi?” dedi. “Nasıl yani?” deyince olayı anlattı. Bir kız arkadaşı, internetten tanıştığı bir erkekle görüşmüş. Erkek öpüşmek filan isteyince kız günah diye çekimser kalınca bizimki, “Yanlış düşünüyorsun, büyük günaha girmemek için küçük günahları yapmak gerekiyor.” diye fetvayı vermiş oracıkta.
“Eeee başka ne fetvalar var ortalıkta?” diye sorunca bir hayli ilginç detaylar öğrendim. Facebook sayfasına Google’dan bulduğu ( ve büyük ihtimalle ne yazdığını dahi bilmediği) ayetleri profiline yapıştıran ve kendini dini hassasiyetleri olan biri olarak tanıtan bir grup erkeğimiz;
Gözlerine kestirdikleri kızlarla sohbet edip randevulaştıklarında “Namaz vakti geldi ama ben dışarıda rahat namaz kılamıyorum, evim yakın kimse de yok, evime gidelim. ” gerekçesinin pul koleksiyonundan daha etkili olduğunu kabul ediyorum.
Ama şansını deneyerek cinsel yakınlaşma istediği genç kızdan ters tepki alınca, “Ben seni denedim aslında ben böyle şeylere karşıyım.” savunmasını pek tutmadım.
Kendini bekâr olarak tanıtıp evli olduğu ortaya çıkınca “Ben yalan konuşmam, sistemde evli butonu yoktu.” savunması da hiç yaratıcı değil.
Kendisini dindar olarak tanıtıp, konuştuğu genç kızları erkeklerle birlikte olmayı ikna etmeye çalışan ve bunu sosyal sorumluluk projesi olarak kabul ettirmeye çalışan erkeklerimiz bile var.
Düşünüyorum yeryüzünde çapkınlık yapmak adına bu kadar üretken(!) başka bir erkek milleti var mı acaba?
Dürüstlükten başka her yöntemi deneyen ama kadınların hâlâ zor olduğunu iddia eden erkeklerimizi anlamaya çalışıyorum ama olmuyor. Cinsel istekleri için dini kullanabilecek kadar seviyesizleşen erkekler için buraya yazacak tanım bulamıyorum.
Yukarıda bahsettiğim olaylar ve kişiler kurgu değil gerçek. Hiçbir kesimi zan altında bırakmak değil niyetim lâkin evlilik programlarının tehlikeli bulunup kaldırılmak istenmesinin mantığını çözemiyorum. Size bir şey söyleyeyim mi; evlilik programları yaşanan bu rezaletin yanında zemzem suyuyla yıkanmış kalır. Ha diyorsanız ki, “birini gözümüz görmüyor, diğerini görüyor” o zaman başka…
Evlilik programlarının kaldırılmak istenmesine karşı çıkmama karşı çıkan, hatta “İleride çıkmayı mı düşünüyorsun?” diye alaycı sorular soranlar için bir açıklama yapayım.
İtiraf etmem gerekirse ben sıkıcı bir insanımdır, hiç beceremem evlilik muhabbetlerini. Televizyon programına filan çıkmaya kalksam stüdyoda erkek kalmaz. “Siz daha iyilerine layıksınız.” (Türk erkeğinin klasik kaçış cevabıdır, bu kul da bu cümleden nasibini almıştır) deyip giderler inanın.
Karşı cinsle ilgili “Kriter” tanımlamasını yüzeysellik olarak gördüğüm ve paravanları sevmediğim için evlilik programlarına çıkmayı düşünmedim hiç, internetten eş/arkadaş bulmak da hiç tarzım değil. Flörte de karşı bir insanım ama kimse benim gibi düşünmek ve davranmak zorunda değil.
Bugün evlilik programlarının kaldırılmak istenmesini isteyenler yarın kendi izledikleri programların başkalarının haklı gerekçelerine (!) istinaden yasaklanmasına rıza gösterebilecek mi?
Paylaş