CHP, AK Partili yöneticileri ayetle, hadisle tedip eder hale geldi.

Saadet Partisi, İstanbul 2. Bölge 1. Sıradan milletvekili adayı Birol Aydın'la seçimi konuştuk.

Haberin Devamı

Seçimlere az bir zaman kaldı, söylemler sertleşti. Anketler kafaları karıştırıyor. Siz nasıl görüyorsunuz seçim öncesi siyasi tabloyu?

Bu seçim, kararsızların çoğunlukta olduğu bir seçim. O yüzden anket firmaları bu seçimde tahminlerinde yanılacaklar. Ayrıca üzülerek ifade ediyorum ki, bazı anket firmaları manipülasyona hizmet ederek, farklı amaçların taşeronu haline gelmiş durumdalar. Bu, milli iradeye yapılan saygısızlıktır. Bunun vatandaşın oyunu sandıkta çalmaktan bir farkı yoktur. Şunu çok net ifade edeyim ki; bir ülkede ekonomi çökertilmek isteniyorsa faiz, toplum ifsad edilmek isteniyorsa fuhuş, siyaset itibarsızlaştırılmak istenirse de anket firmaları yaygınlaştırılır.

Haberin Devamı

8 Haziran’da farklı bir tablo olacak diyorsunuz yani…

Biz, 7 Haziran seçimlerinin sonuçları itibari ile 2002 seçimlerini hatırlatacağını ve anketlerin aksine farklı sonuçların çıkacağını düşünüyoruz. Saadet Partimiz sandıktan bu seçimin galibi olarak çıkacak ve bütün güdümlü tahminleri boşa çıkaracaktır inşallah.

REİSİN HELALİ OLACAKSINIZ.

Medyada, Genel Başkanınız Mustafa Kamalak’ın korumalarının imamı döven görüntüleri yayımlandı? Nedir olay sizden dinleyelim?

Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Olay, kadın kollarımızın sokak çalışmaları esnasında, sonradan müezzin olduğunu öğrendiğimiz şahsın hakarete varan bir şekilde, hiç işin içinde yokken konuşmalara karışması, hakaret ve küfür etmesiyle bu boyutlara ulaşmıştır. İnancımızla, insanlıkla asla bağdaşmayan, “Başkanlık sisteminde Reis’in helâli olacaksınız!” gibi ifadeler kullanılmıştır. Haberin veriliş şekli de tek yanlı ve habercilik mantığıyla bağdaşmıyor. Gerekli ceza davalarını açtık ve şikâyetlerde bulunduk. Genel Başkanımızın korumalarının olaya karıştığı yazılıyor; böyle bir şey de söz konusu değil, çünkü korumalar Genel Başkanımızın yanındalar, Sultangazi’de ne işleri var?

Haberin Devamı

Kararsız olan muhafazakar seçmenin oyunu alabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Öncelikle biz sadece belli bir kesimin değil, bütün seçmenlerimizin oyunu almayı hedefliyoruz. Ancak bize oy vermesi muhtemel kesimlerin kimler olduğunun da elbette analizini yapmış durumdayız.

Seçmen neden kararsız? Çünkü bu iktidar döneminde Müslümanların bir kısmının adı, yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet ve iltimasla anılır oldu. Diğer bir kısım ise kumpasçılık, röntgencilik ile anılır oldu. Bu durum seçmendeki kafa karışıklığının ana sebebidir. Ve ne yazık ki bu süreçte Müslümanların emin olma vasfı zedelendi. AK Parti 2011 seçim beyannamesinde vaat ettiklerinin yüzde 20’sini bile yapamadı. Seçmen bundan dolayı kararsız.

Haberin Devamı

CHP, AK PARTİLİ YÖNETİCİLERİ AYETLE TEDİP EDİYOR.

Diyanet İşleri Başkanı ile ilgili makam aracı, özel uçak tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?

Müslümanların en önemli özelliği emin olma sıfatlarıdır. Biz bu tartışmalarda en çok bu özelliğin zarar gördüğünü düşünüyoruz. Bizim Diyanet İşleri Başkanımızın kullanacağı araç veya uçağının kıyaslaması papa ile yapılmaz. Bizim referansımız, Peygamberimizdir, Papa değil. İktidara gelmeden önce Hz. Ömer’in mumunu örnek verip bugün eğer adınız saraylarla, lüks makam araçlarıyla, özel uçaklarla anılıyorsa hayra alamet bir durum değildir. Türkiye’nin daha önemli meseleleri varken bu meselelerin konuşulması bile israftır.

Haberin Devamı

AK Parti bu topluma öylesine bir ölçü kayması yaşattı ki, din bu toplumun ortak değeri olmasına rağmen, neredeyse din tartışılır noktaya gelmiştir. Buna kimsenin hakkı yoktur. Öyle bir hale geldik ki artık CHP, AK Partili yöneticileri ayetle, hadisle tedip eder hale geldi. Bu, CHP’nin geldiği nokta açısında sevindirici ama AK Parti için oldukça üzücüdür.

Cumhurbaşkanının meydanlarda yaptığı konuşmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öncelikle Cumhurbaşkanlığı makamı bu ülkenin birliğini, beraberliğini temsil eden bir makamdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın kullandığı dil, üslup ve güncel siyasi meselelerin, tartışmaların doğrudan içinde yer alması hem kendisine hem de bulunduğu makama zarar veriyor. Ayrıca bu mitinglerin devletin kasasından yapılan harcamalarla gerçekleştiriliyor olması, başlı başına bir adaletsiz yaklaşımı gözler önüne seriyor.

Haberin Devamı

TOPLUMUN YARISI BİZDEN NEFRET EDİYOR?

Bülent Arınç’ın ‘Bu ülkenin yüzde ellisi bizden nefret ediyor.’ diye bir açıklaması oldu. Nefretin sebebi ne sizce?

Bakınız bizzat yaşadığım bir olayı size aktarayım. Büyük bir devlet hastanemizin başhekim yardımcısı bir ortamda şu ifadeleri kullandı; “Tayyip Bey bana köprüden atla dese gözümü kırpmadan atlarım. Ancak bir yerde bir problem var. Bu toplumun en az yarısı benim uğrunda ölebileceğim kişiden nefret ediyor. Ben ona duyduğum sevgiden ve normalleşme arzumdan dolayı diğer partilerin de mecliste olmasını istiyorum.” dedi. Vakıa budur. Geçmişte Erbakan’a oy vermeyen insanlarımız Erbakan Hocamızdan nefret etmezlerdi. Bugün siyasetin dili, kamplaşmayı, ayrıştırmayı, ötekileştirmeyi körüklüyor ve toplumun fertleri arasında kin ve nefret tohumlarının saçan bir üslubu içerisinde barındırıyor. AK Parti ne yazık ki milletin partisi olmaktan hızla uzaklaşıp devletin partisi olmaya evrilmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı’nın 400 vekil istemesine ne diyorsunuz?

Artık 400 demiyor, 300’lere kadar düştü, (gülüyor) ama endişesi olmasın, Biz 8 Haziran günü Sayın Cumhurbaşkanı’na 400 değil, 550 milletvekili vereceğiz. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı kendisine oy versin-vermesin bütün bir halkın cumhurbaşkanıdır.

MUHALEFET İKTİDARA RAĞMEN MAKUL BİR KAMPANYA SÜRDÜRÜYOR.

Cumhurbaşkanı ‘Beni halk seçti, meydanlarda olmam çok doğal’ diyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Cumhurbaşkanlığı makamının tartışılır hâle gelmesi bizi rahatsız ediyor. Cumhurbaşkanı, Anayasa değişinceye kadar “şerefi ve namusu üzerine yemin ettiği” metne sadık kalmalı. Biz böyle bir seçim dönemini bundan önce hiç yaşamadık. Teamüllerin altüst edildiği bir dönem yaşıyoruz. Taşlar yerinden oynamış, her şey tartışılır olmuş, siyasi gelenekler birbirine girmiş ve izlerin birbirine karıştığı bir durum oluşmuştur. Böyle bir ortamda dahi muhalefet aslında iktidar partisinin aksine daha makul bir kampanya süreci yürütüyor.

AK PARTİ MİTİNGE KATILANLARI ÇİPLİ KARTLARLA TAKİP EDİYOR.

Seçim çalışmalarınız esnasında sizi en çok rahatsız eden nedir?

Bakınız, Ayşe Hanım! Devletin her türlü imkânlarının, iktidar partisine tahsisi gibi birçok konuda yapılan yanlışları herkes görüyor. AK Parti mitingi için bütün belediye otobüsleri tahsis ediliyor. Okullara, kamuda çalışan personele katılım zorunlu hâle getirilebiliyor. Çipli kartlar dağıtılarak, miting alanında olup olmadıkları sorgulanabiliyor. Bütün bunları zaten herkes biliyor. Bizim çalışmalarımız engelleniyor. AK Partili yöneticiler CHP’den, MHP’den, HDP’den değil bizden korkuyor, bizim parlamentoya girmemizden çekiniyor. Biz mecliste olursak –ki olacağız- diğer partiler kendilerine çeki düzen verecektir.

En son, Yenikapı’da yaptığımız ‘Büyük İstanbul Mitingi’mizde alanın tahsisinde yaşadığımız zorlu bir süreç var -şimdi ona girmeyelim ama- miting günü metronun, tramvayın belli duraklarda kapatılmış olması ne demektir? Deniz yoluyla miting alanına ulaşmaya çalışan deniz araçlarının, kıyıya yanaşması özellikle engelleniyorsa bunu nasıl anlayacağız? Miting alanında lavaboların suları özellikle kesilirse bunu hangi mantıkla açıklayacağız?

İKTİDAR, KİT’LERİ ÖZELLEŞTİRİLDİ ama YAZARLARI KAMULAŞTIRDI.

Hükümet-medya ilişkilerini nasıl buluyorsunuz?

Bu ülkede son 13 yıldır fabrikalar, KİT’ler özelleştirildi ama STK’lar, akademisyenler, yazarlar, bazı âlimler ve sanatçılar ise kamulaştırıldı. Bu mantıkla özgür basın olmaz. Özgürlüğün olmadığı yerde gelişme büyüme olmaz. Bugün yazılı ve görsel basın %60-70’i doğrudan hükümetin kontrolü altında, kalan kısım ise iktidarın baskısı altındadır. Bu durum böyle devam edemez. AK Parti “Yeni Türkiye”den bahsediyor; ama bizce olan “Sözde Yeni Türkiye, özde eski Türkiye’dir.”

SAADET PARTİSİ SÜLEYMAN ŞAH, KURDOĞLU AK PARTİ’DİR.

Birol Bey, AK Parti ile aranızda en temel fark var? Onlar da Erbakan Hoca’nın talebeleri.

Güzel bir soru. Bizim çokça muhatap olduğumuz soruların da başında geliyor. AK Parti üst yöneticileriyle aramızdaki farklar birçok şekilde ifade edilebilir. TRT’de “Diriliş” adlı bir dizi var. Daha iyi anlaşılsın diye söylüyorum. Bu dizideki Süleyman Şah karakteri Saadet Partisi üst yönetcileri, Kurdoğlu karakteri ise AK Parti’nin üst yöneticileridir.

Kurdoğlu gençliğinde obası için çalışmış, savaş meydanlarında bulunmuş bir cengâver iken, mücadeleden yılmış, makam ve zenginlik hırsı gözlerini kör etmiş ve neticesinde Haçlılarla, Tapınakçılarla işbirliği yaparak obasını satmış ve hem obasının beyi, hem de kan bağı olan ağabeyini arkadan vurmuştur. İşte bizim AK Parti üst yöneticileri ile aramızdaki fark budur. Yıllar yılı omuz omuza verdiğimiz mücadelede, “Bizim artık ne olursa olsun iktidar olmamız lazım.” diyerek, yerli ve yabancı güç odaklarıyla işbirliği yapıp ülkemizi şu an içinde bulunduğu zor koşullara mahkûm ettiler.

Meclis’in ihtiyaç duyduğu Saadet’tir, 8 Haziran’da da 13 yıldır özlemini duyduğu saadete kavuşacak inşallah.

İKTİDAR GÜZEL ESTETİK YAPIYOR.

İktidarın hiç mi güzel icraatı yok?

Estetik açıdan yapılan çok şey var (gülüyor.) Yapılan yollar, hastaneler, havaalanları var bunlar elbette güzel yatırımlar ve teşekkür ediyoruz. Ancak bunlar ülkemizin kaslarını güçlendiren yatırımlar değildir. Yani şöyle diyelim. Kalp tekliyor, böbrekler SOS veriyor, bağırsaklarda kanser belirtisi var; ama biz saç ektiriyoruz. Estetik yaptırıyoruz. Ayrıca bu yatırımları savunurken ısrarla eskiye atıf yapmak, geçmişten örnekler vermek bugünün iyi olmadığının göstergesidir. Eğer iyiyse böyle bir açıklamalara neden ihtiyaç duyuyorsunuz? Geçmişle bugün arasında siyah ve beyaz gibi bir farklılık varsa bunun görülmemesi mümkün olmaz. Demek ki, siz algıları yönetmek istiyorsunuz. Demek ki siz modern hokkabazlık yapıyorsunuz. Demek ki siz üzerine kremşanti sürerek millete zehir yutturmaya çalışıyorsunuz. Yapılması gereken, üretime yönelik yatırımlar olmalı. Güçlü Türkiye; ancak teknoloji, AR-GE güçlü üniversitesi, enerji yatırımlarıyla güçlü olur.

Mevcut yatırımlar yeterli değil yani…

Bugün işsizlik %11,2 gibi son 5 yılın en yüksek oranlarına ulaştıysa, üniversite diplomaları işsizlik sertifikasına döndüyse, insanlarımız doğdukları yerde doymuyorsa, büyükşehirler sürekli göç alıyorsa ve biz insanlarımızı açlık sınırının altında yaşatıyorsak yeterli denmesi mümkün değil. Biz bu durumu obezite olarak değerlendiriyoruz. Türkiye obezite oluyor, sağlıklı bir bünyeye sahip değiliz. Yediklerimiz güç üretmiyorsa tükeniyoruz demektir.

NEYİN İSTİKRARI?

Ak Parti’nin ‘İstikrar için’ sloganıyla ilgili olarak ne düşünüyorsunuz?

Allah aşkına 2007, 2009, 2011 seçimlerinde hep bu istikrar vurgusu yapıldı. Milletimiz de %34’le, %42 ile, %47 ile hatta %52 ile bu talebe karşılık verdi. Ancak anlaşıldı ki, oyla istikrar olmuyor. İstikrar için güçlü ekonomiye ihtiyaç var. Diğer taraftan şunu da kendimize sormadan edemiyoruz; “Bunların istikrar taleplerinin altında mecliste dört grubu bulunan partinin aynı şekilde meclisteki konumlarının devam etmesi mi kastediliyor?” Bilemiyoruz. Meclis aritmetiği değişmesin diye özel bir gayret olduğunu düşünüyoruz. Faiz lobisi 13 yıldır istediğini fazlasıyla aldı. Peki, halkımız istediğini alabildi mi?

Bu kadar eleştirdiğiniz Ak Parti nasıl oy alıyor peki?

Ne yazık ki, AK Partili arkadaşlarımız “lafla doyana laf, parayla doyana para” politikası ile işi götürüyor. Sözün en güzelini söyleyip vicdanları tatmin ediyorlar; ama önlerine konulan ödevi yapıyorlar.

Türkiye’nin en temel sorunlarını nasıl sıralarsınız?

İşsizlik, geçim sıkıntısı, yoksulluk, israf, yolsuzluk ve adalet duygusunun örselenmesi. Ancak bunlardan daha vahimi ise toplumu bir ve diri tutan değerlerin aşındırılmasıdır.

Sizin en temel vaadiniz nedir?

Saadet! Biz milletimize saadet, huzur vadediyoruz. “Önce ahlak ve maneviyat” vaat ediyoruz. Bu, helal 3’ün haram 4’ten büyük olduğunun bilinmesi demektir. Seçim beyannamemizde tüm detaylar var. ‘www.saadetegel.com’adresinden sesli olarak da takip edilebilir. İşitme engelli kardeşlerimiz de aynı adresten seçim beyannamemizi inceleyebilirler. İlkokul öğrencilerinden işçi ve işverene kadar herkesi ilgilendiren vaatlerimiz var.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

“Gel!” diyoruz… Milletimize “Yeniden Büyük Türkiye için kendine gel!” diyoruz. Üreten bir ülke, güçlü bir Türkiye için Saadet’e gelin diyoruz.

BİROL AYDIN

1969 / Gümüşhane doğumlu. İlk ve orta öğretimini Gebze’de, yükseköğrenimini Tunus Zeytune Üniversitesi’nde tamamladı.

Milli Gençlik Vakfı’nda çeşitli kademelerde görev alan Aydın, Anadolu Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulundu.

Refah Partisi ve Fazilet Partisi’nde yönetici olarak görev yaptı. Siyasi çizgisine Saadet Partisi’nde üst düzey görevlerde devam etti.

İstanbul İl başkanlığı görevini yürütürken, İstanbul 2. Bölge 1. Sıradan milletvekili adayı olan Aydın, evli ve 3 çocuk babasıdır.

Yazarın Tüm Yazıları