Paylaş
Şahsım adına, dünyamı zenginleştirdikleri için kocaman bir teşekkür borçluyum okurlarıma. Bir yazar olarak teşekkür borcumu ödemek adına zaman zaman okurlarımla söyleşi yapmaya karar verdim.
İlk söyleşiyi Hürriyet Sosyal’e kalem attığım ilk gün, hafif alaycı, neredeyse her kelimemi sorgulayan, ukalalıkta sınır tanımayan (!) eleştirileriyle meşhur Murat Çakır’la yaptık.
Gerek yazılarımda gerek Hürriyet Sosyal buluşmalarımızda hâlen atışsak da güzel bir arkadaşlığımız var kendisiyle.
Bakalım okurumuz Murat Çakır, Hürriyet’i nasıl görüyor?
Murat Çakır kimdir?
Sıradan biri olmadığımı rahatça söyleyebilirim. Tipik bir akrep erkeğiyim. Yolun yarısını geçeli çok oldu. 49 yaşındayım. Beni en iyi anlatan cümle bir ablamın söylediği cümledir. Ben içinde adam büyüten bir çocuğum. Ayrıca şımarık ve zekiyim. Akıllıyım diyemem. Kendime çok güvenirim. Çapkın olduğum söylenir ama külliyen iftira. 10 yıla yakın yatılı okudum, 10 yılı geçkin devlete hizmetim var, 20 yıla yakındır da özel sektörde insan yönetiyorum.
Gezdiklerim hariç 12 ayrı ilde bizzat yaşadım. Kolay arkadaş edinirim ama insanlardan uzak yaşamayı daha çok severim. Sebep sonuç ilişkisi kuramayan, muhakeme yeteneği zayıf ve okumayan insanlardan haz etmem. İşin kötü yanı bunu direk söylerim de bu yüzden akıllıyım diyemem. “Müslümanım” diyen birine “Kur’an okudun mu?”diye sorarım, okumamışsa söylediği hiçbir şeyi ciddiye almam. Fotoğraf çekerim, rakı içerim. Meraklı kediyim.
Ayrıca belirtmek istediğim bir husus var. Ben bundan üç yıl önce Hürriyet’e güvenlik ve idari işler müdürlüğü için başvurunda bulunmuştum ama maddi sebeplerden anlaşamamıştık. “Beni alsalardı Hürriyet’e yapılan saldırı olmazdı.” diyecek kadar ukalayım.
Kaç yıldır Hürriyet okuyorsun?
Aslında okuduğum ve okumadığım gazeteler var. Hürriyet, okuduklarımdan biri. Sanırım son on yıldır hemen her gün okuyorum.
Neden Hürriyet?
Kâğıt baskı gazete okurken sabah okurdum. Hıncal Uluç’u okumayı çok severdim. İnternet gazetesi okumaya başlayınca fark ettim ki hemen hepsi aynı şeyi yazıyorlar. Hatta aynı fotoğraflarla… Yandaş ve muhalif diye bir ayrım var illaki ama yandaşa gelen talimat başlıklardan bahsetmiyorum. Falancı karısını öldürmüş haberi bile aynı cümle ve aynı fotoğraflarla hem muhalif hem yandaş basında. Hâl böyle olunca önce tarafını belirliyorsun sonra da köşe yazarı seçiyorsun. Ben Hürriyet’in yalan yazdığını görmedim ama habercilik konusunda eleştirilerim var tabi.
Güne başlarken hangi yazarları okursun?
Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun, Soner Yalçın, Ahmet Hakan, Mehmet Yılmaz, Ertuğrul Özkök her gün kesinlikle okuduğum köşe yazarları. Hatta bunların bir okuma sırası bile var.
Neden her gün aynı isimleri okuyorsun peki?
Bu kişilerin kendilerine ait fikirleri olduğunu biliyorum. Aynı olaya başka ama doğru bakabilen insanlar… İnsanların fikirlerine saygı duymam ben. Fikri severim ya da sevmem ama fikirleri olması gerektiğine inanırım. Onların var. Bir konu sorduğunuzda “Acaba falanca ne der?” diyerek onun ağzına, kulağına uygun yazan insanları sevmem.
Takip ettiğin bir yazar, görüşlerine karşı olduğun bir gazetede yazsa ne yaparsın?
Ben bazı insanların yazması gerekli olduğuna inanırım. Mesela Sırrı Süreyya Önder’in yazmayıp, HDP’de siyaset yapmasına çok kızıyorum. Gitsin yazsın; inan, Akit gazetesi bile okurum.
Köşe Yazarlarına sık ve sıkı yorum yapan bir okur olarak, yorum yazmayı hangi duyguyla tanımlarsın?
Ukala tarafımla alakalı. “O dediğin öyle değil canım, bir de buradan bak.” demek için. “Hadee leen” damarım kabardığı için. Bazen yaptığım yorumu ertesi gün yazarın cümleleri arasında bulduğumda şımarmak için. Diğer yorum yapanlara sataşmak, had bildirmek için.
Hürriyet’i kâğıt baskıdan mı dijital ortamdan mı takip ediyorsun?
Dijital ortamdan. Çünkü gün içinde sürekli güncelleniyor. Ayrıca iş yerinde basılı gazeteyi/gazeteleri bulundurmak da okumak da zor. Ama zırt pırt önünü kesen reklam da sinir bozucu. Ben Özkök’le aynı fikirde değilim yani. Bence kâğıt gazete bitti.
Gazetende olmasını istediğin ve istemediğin neler?
Bu ortamda muhalif olabilmenin, muhalif kalabilmenin zor olduğunu biliyorum ama yine bazı isimleri Hürriyet’e yakıştıramıyorum. Bazen yazılarını bile okumadan yorum yapıyorum.
Ön yargı değil mi bu yaptığın?
O kadar eminim ki ne yazacaklarından.
Hürriyet yöneticilerine ne mesaj vermek istersin?
Hürriyet Sosyal’e bir çeki düzen vermeliler. Teknik alt yapıda eksiklikler var (yorum falan okumak mümkün değil). Yeterince de özgür bulmuyorum. Ha bire yorumlar siliniyor. Hükümete ucu değen tüm yorumlar siliniyor. Oysa o yorumların, yorumu yapanın sorumluluğunda olan bir alt yapı geliştirmek zor olmasa gerek.
Paylaş