Beyaz atlı prensini bekleyenlere…

Kadına el kalkmaz dedikçe tetikler durmuyor.

Haberin Devamı

Kız çocuklarına dokunmayın dedikçe tacizler artıyor. Bir şeyler yanlış gidiyor. Yanlış giden şeylerin sorumluluğunu birbirimize atmaktan, neyi yanlış yaptığımızı da tespit edemiyoruz. Aslolan mağdur olanın onuruyken, biz ait olduğumuzu düşündüğümüz dünya görüşünün onuruna sahip çıkıyoruz. Ortada ciddi bir sorun var ve aslında bu hepimizin sorunu. Yok saymakla yok olmayan, belli bir sınıfa yükleyerek sırtımızdan atamayacağımız bir sorun.

 

Şiddet gören ve uygulayan bu ülkenin kültüründe yetişmiş insanlar… Cinayetler, tecavüzler, hak ihlalleri kişilerin sağcılığı veya solculuğu ile ilgili değil kadın ve erkek kimliğiyle ilgili sorunlar…

 

Bize bir şeyler yanlış öğretiliyor. Birçok örnek verebiliriz elbette ama biz birini konuşalım.

 

Haberin Devamı

Masallarımız, çizgi filmlerimiz hatta dizilerimizde kadına yüklenen misyon nedir? Ben söyleyeyim, “Beyaz atlı prensini beklemesi”. Tüm masallarda, tüm filmlerde mutlu son tablosu böyledir. Kadın çok mutsuzdur, sefildir, çaresizdir ve tek çare beyaz atlı prenstir. Prens, kadının karşısına çıkar; tüm sorunlar biter ve sonsuza kadar mutlu olurlar.

 

Bir kere biz kadınlar erkeklerden hayatımıza eşlik etmelerini değil, hayatımızı değiştirmelerini bekliyoruz. Çünkü biz hayatımızı değiştirebilecek kabiliyete sahip değiliz. Tek başına mutlu olmamızın da imkânı yok. Bu yüzden beyaz atlı prensi bekleriz, bulunca mutlu olacağımıza o kadar inanırız ki, bir adım sonrasını düşünmeyiz. Okuyorsak okulu, çalışıyorsak işi bırakırız. Hatta prens istemezse arkadaşlarımızı bile bırakabiliriz.

 

Erkek de kendisine yüklenen bu misyonu yerine getirmek için gayret eder. O da aynı filmler izlediği için prens olarak ne yapması gerektiğini bilmez. Devreye anne kraliçenin öğütleri girer. Toplumumuzdaki erkeklik anlayışının arızalı yansıması neticesinde de çatışmalar başlar. Kadın, evlendiği adamın prenslikten orijinal şekline dönüşümünü izlerken bir gerçeğin farkına varır: “Evlenerek kaçmaya çalıştığı sorunları katlanarak büyümüştür.”

 

Haberin Devamı

Bu sorunların sonucunda kadınlar kendisine yeni prensler yaratır. Nedense hayatını değiştirebilecek kişinin sadece kendisi olduğunu düşünemez...
Düşünemez çünkü annesinden dinlediği masallardan, çizgi filmlere kadar bilinçaltını dolduran tek gerçek vardır: “Beyaz atlı prens gelir kızla evlenir ve sonsuza dek mutlu olurlar.”

 

Açık söylemek gerekirse kadın ve erkek algısını değiştirmedikçe bir şeylerin değişeceğine inanmıyorum.

 

Kızlarımıza hayallerine sahip çıkmayı ve hayatlarını değiştirmek için bir kahramana ihtiyaçları olmadığını öğretmemiz gerek. Aksi takdirde yaşadığı her olumsuzluktan kurtuluşu yanlış yerde arayacaktır.

 

Bugünü sorgularken lütfen kadın ve erkeğe rolünü yazan senaristleri de sorgulayalım. Eksiklerimizi tespit edelim. Dünün yanlışından yarınlar için vazgeçelim. Aksi takdirde “Dünya kız çocukları günü” küçük yaşta evlendirilen, taciz edilen kız çocukları için günün anlam ve önemine binaen sarf edilecek demeçlerle geçecek.

Yazarın Tüm Yazıları