Paylaş
Hoş birini görmüş gibi, kalbini küt küt attırabilir mi? Yemin ederim bana öyle oldu. Ben böyle güzel müze görmedim!
İnsanın aklı uçuyor. Geçtiğimiz mayıs ayında açılan Şanlıurfa Müze’sinden söz ediyorum.
“Dehşet güzel” gibi tuhaf sıfatlar kullanmak istiyorum beğenimi anlatabilmek için, anlayın yani o kadar etkilendim. Emeği geçen herkesi avuçlarım patlayıncaya kadar alkışlıyorum. Türkiye’nin şu an en büyük müzesi, 37 bin metrekarelik bir alanda bulunuyor. Dışı ayrı güzel, içi ayrı güzel. İnsanlık tarihi hızlandırılmış olarak önünüzden geçiyor. Hayranlık uyandırıcı. Müzede dünyanın en eski heykeli de sergileniyor, 11 bin 500 yıl öncesine ait.
Beni üzen iki şey oldu.
Müzede sergilenen objelerin, takıların, çanak-çömleklerin, heykellerin bir kısmı, inanılmaz estetikti. Takı tasarımcısı olsam soluğu hemen orada alırdım. Beni üzen ise şimdiki rüküşlüğümüz oldu. Biz geri gitmişiz. Adamlar 10 bin yıl önce döktürüyormuş, müthiş ince zevkleri varmış.
O güzelim müze sinek avlıyordu. Terörün ve bu soluduğumuz atmosferin gözü kör olsun! Turistler kesilmiş. İn cin top oynuyor Urfa’da. O güzel Göbeklitepe’de de turist yoktu. İnsanın içi gerçekten cız ediyor.
HAMİŞ: Müzeyi de, Halepli Bahçe’yi de Müslüm Ercan önderliğinde gezdik, çok teşekkürler. Saffet Emre Tongunç diyor ki: “Gaziantep’teki Zeugma Müzesi’yle kombinleyin, o da en az bu kadar güzel!” Saffet diyorsa doğrudur!
HAMİŞ 2: Şanlıurfa’ya, son iki yılda 9 ödül kazanan Avrupa’nın en iyi sosyal sorumluluk projesi seçilen “Gelecekturizmde”nin Urfalı kadın taş işçilerine verdiği desteği görmek için gittik. Göbeklitepe, 12 bin yıl önce taş işçiliğinin dünyada başladığı yer. Şimdi kaybolmakta olan bu zanaatı, yeniden canlandırmaya çalışıyorlar. Pırıl pırıl güzel sanatlar öğrencisi kızlar. Cumartesi ilaveye yazdım. Size samimi bir tavsiye vereyim mi? Urfa bambaşka bir şehir, terör merör de yok, bence mutlaka gidin...
Yarın Mustang vizyona giriyor kaçırmayın
HARİKA bir film. Dün gece izledim. Kızımla. Alya da bayıldı. İnsanı yakalayan, çok çarpıcı bir kadın filmi. Karadeniz’de geçiyor, 5 yetim kızın büyüme hikâyesi. Ailenin ve çevrenin onlara uyguladığı baskı.
Onlarsa doğada büyüyen özgür taylar gibiler.
Bu ülkede genç kızların büyüme sırasında çektikleri sıkıntıları gözümüze sokuyor.
Bu ülkedeki kadın meselesine değiniyor.
İşin ilginç yanı da Türkiye, bu filmi kendini Oscar’da temsil etmesi için seçmedi. Ama Fransa seçti.
Türkiye’de geçen, Türkçe konuşulan ve bir Türk yönetmen tarafından çekilen filmi, Fransa, kendisini temsil etsin diye Oscar’a gönderiyor.
Deniz Gamze Ergüven filmin yönetmeni.
Bütün eğitimini Fransa’da almış. Şahane bir kadın. Fransa’nı nen iyi sinema okullarından birinden mezun.
Film beni büyüledi.
Görün bakın, Deniz’in ismini çooook duyacağız, ben Ferzan Özpetekler, Fatip Akınlar kadar onunla gurur duyacağımızı düşünüyorum.
Pazara söyleşisi geliyor, kaçırmayın, farklı bir kadınla tanışın...
Filmi de hemen izleyin, beş ayda 10 ödül aldı, Fransızlar da salak değil, gerçekten sıkı film...
Kaçmaz!
Her şeyin sebebi para mı?
Alinur Velidedeoğlu ve eşi Enci’yle ilgili haber vardı dün, kendisinden 26 yaş küçük eşiyle 8 yıl sonra boşanıyormuş.
Filmin yıldızları değişiyor ama hep aynı filmi izliyor gibiyiz! Evlilikler bittiği anda, anında rezillik başlıyor. Olmayacak detaylar, anekdotlar paylaşılıyor. Cinsellik arttırıcı ilaçlar, aldatmalar, karşılıklı birbirini suçlamalar, intikam almalar...
Hepsi tek bir şey için mi?
Para mı? Bu mu? Özeti, bu dört harf mi?
Allah kimseye vermesin.
Onca yılın sonunda insana geri kalan, “verdim, vermedim, sen bunu istiyorsun, yok vermeyeceğim, seni rezil edeceğimse”... Yazık. Bence haklı haksız da yoktur, ikisi de haklıdır. İkisi de haksızdır. Allah ikisine de kolaylık versin.
İnadına yaşamak
SEVDİĞİM bir söz var: “En iyi intikam güzel yaşamaktır!” Aynen öyle. İnadına yaşayacağız ve güzel yaşayacağız. Evet, bir tedirginlik var. Evet, insanlar birbirlerine canlı bomba muamelesi yapıyor, her gün abuk sabuk mesajlar alınıyor, ama geçecek...
İnadına yaşayacağız, güzel yaşayacağız!
Paylaş