Tatil deyince, uzayan yol görüntüleri gelir aklıma. Belki, Roma tatilindeki Audrey Hepburn'ü unutamadığım için, belki Serseri Aşıklar'daki aşık olduğum Jean Seberg'ten bir türlü vazgeçemediğim için, belki de bunca yıldır biriktirdiğim arabayla yollara dökülen insan görüntülerinden etkilendiğim için... Kimbilir? Tamam mı atladın mı arabana? Diyelim ki, sabah bindin, akşamüstü Gelibolu'dasın. Balığını yedin, tekrar düştün yollara. Eceabat'tan karşıya geçtin. Geceyi Aristo'nun Asos'unda geçirdin. Tekar düştün yollara, Ege sana müthiş bir olanak sunuyor: İstediğin yere gir, istediğin yerden çık. Bir tarafın dağlar, bir tarafın uçurumlar, bir tarafın mavi deniz, bir tarafın yeşil orman. İstediğin kadar etkilen! Vur oradan aşağıya kendini İzmir'e, bir gece Foça mesela, hiç fena olmaz. Herhangi bir pansiyon bile olur. Oradan uzan Çeşme'ye, programında Alaçatı mutlaka olmalı. Ama Urla da, Seferihisar da olabilir. Denize doğru uzanan o kadar kara parçasının içinde inanılmaz güzellikler var. Oradan tekrar aşağıya Bodrum'a mesela. Bütün yarımadayı dolaş arabanla. Hoşuna giden her yerde bir gece dinlenme fırsatı tanı kendine. Daha da aşağılara inebilirsin. Kim tutar seni! Gökova'ya oradan Datça'ya. Binbir tane koyun hepsi senin. Tatil deyince, Ege'nin Güney'in hepsi benim. Anladın, tatil deyince araba geliyor aklıma. Karım kullanacak ama...
SİNAN'DAN ASSOS
Tatil deyince Assos gelir aklıma. Mümkün mü aksi? Var mı onun gibisi? Assos benim güzel köyüm! Yenikapı-Bandırma feribotu büyük kolaylık getirdi. Araba kullanma süresi 3 saat gibi makul bir zamana indi. Küçük köyümüz, büyük köy İstanbul'a daha yakın bir hale geldi. Assos'da seçenek çok. Çocuklu aileler için Kadırga Koyu bulunmaz nimet. Deniz üstündeki otellerden en gözdesi Bayram'ın Yeri. Odalar temiz, yemekler güzel. Hatta, basketbol oynamak isteyenler için, arka bahçede pota da mevcut. Bir de Bayram Bey'in eşinin baklava ya da gözleme pişirme gününe denk gelirsen oh ne ala! Söyler misin, daha ne istersin? Belanı mı! Çocuksuz çiftler için Assos limanı daha cazip gelir. Buradaki adres kesinlikle Kervansaray Oteli. Odalar çekici, yemekler harika. Feridun ve Nazmi'nin balık tavsiyeleri her zaman yerindedir. Kervansaray'ın önünde iskeleden denize girme imkanı var. İsteyen havuza da girebilir. Güneş batarken, dalgakıranın üstünde sarmaş dolaş gezen sevgililerin arasında yerinizi alabilirsiniz. Gece, liman eğlence kıyafetine bürünüyor. Koy boyunca yeni barlar müşterilerini ağırlamak için bekliyor. Yemek ve eğlenceden sonra Yahya'nın dondurmasının verdiği haza diyecek yok. Deniz, güneş ve lezzetli yemek. Hepsinin buluştuğu yer benim köyüm Assos. Aksini iddia eden var mı? Duyamıyorum...
NEZİHE'DEN BOZCAADA
Ne diyor bunlar! Bozcaada gibisi var mı Allahaşkına? Tatil deyince benim aklıma Bozcaada gelir. Üstelik henüz bakirdir, keşfedilmemiştir. Acaba ballandıra ballandıra anlatmak iyi midir? Güzeller güzeli kalesi, camisi, küçük köy evleri, meydanı, Müslüman ve Hiristiyan mahallesi. Büyüler beni o taştan bağ evleri. Bir tane de biz ev yapıyoruz! Arsan ne kadar büyük olursa olsun, 80 metrekareye oturmuş tek katlı ev yapmak zorundasın. Muhteşem koylar var. Allah seni inandırsın Mikonos gibi. Sinan duymasın denizi Assos'tan çok daha güzel! Bilhassa Ayazma, Habbele ve Akvaryum koyları, denize girmeye kıyamazsın. Ha bu arada! Bağlar çok olduğu için bol bol şarap var. Benim tercihim kırmızıda Karalahna, beyazda Asos ve Halikarnas. Ayşe, sence konuya alakası var mı? Yoksa yazma. Sonra, adanın ucunda rüzgar gülleri var. Hepsinin Helga gibi isimleri var. Yapımında çalışanların ismi verilmiş. Gün batımının adada nasıl şahane olduğunu anlatmama gerek yok herhalde. Yemek için mutlaka Vahit'in Yeri ve Korelinin Yeri. Kahve, köy meydanındaki Polente. Otel olarak da Kaikas. Çok şeker çok romantik. Yataklarında cibinlik filan var. En önemlisi havası muhteşem Bozcaada'nın. İnanılmaz enerji veriyor. Dinçlik, gençlik. Cildin pırıl pırıl oluyor. İki gün bile bağımlılık yaratıyor. Canım benden bu kadar. Yemin ederim, Bozcaada diğerlerinin anlattığı her yere bin basıyor...
YONCA'DAN CUNDA
Cunda! Cunda! Ben aşığım sana. Tatil deyince sen gelirsin aklıma. Cunda'ya ulaştığınızda zeytin ve çam ormanlarının, güzel kokuların, boğazların, adaların ve iç içe geçmiş koyların güzelliğine varamazsın. Bana hep öyle olur. Her seferinde baştan çıkarım. Peki ya adanın içerisi? Ada sokaklarının o insanı sarhoş eden mimarisi? Sanırsın ki, Venedik'in dar sokaklarındasın ya da eski Bizans'ta. Doğa ve tarih nasıl bu kadar içiçe geçer. Bir dakika, artık canın denize girmek ister. Peki. İnişli çıkışlı yollarda dolaştın mı, yoruldun mu, cup yap şimdi denize. Şimdi biraz romantizme ne dersin? Kıyılardan, tepelerden, Midilli sırtlarında güneşin batışını izlemeye sanırım itiraz etmezsin! Acıktın mı? Doğru sahile. Bir masaya çök, papalinanı, mercanını, çipuranı, zeytinyağlılarını, şifalı otlarını ye. Şahanedir Cunda. Mayıs gelir çağırır insanı. Hey! Meşhur Taş Kahvesi'nde kahve içmeyi sakın unutma. Unutursan küserim, gözlerinden öperim...