Paylaş
“Gerçekten öyle mi demiş?!” demekten de...
Cumhurbaşkanı böyle.
Kadına bakışı ortada.
Baştan beri kadın-erkek eşitliğine inanmadığını söylüyor.
Tutarlı yani.
Yanar döner değil.
Onun doğrusu bu...
İlk kez, kadın örgütleriyle bir araya geldiği Dolmabahçe Buluşması’nda, “Kadın-erkek eşit değildir!” dedi.
Şu meşhur fıtrat meselesi...
AMAÇ KADINLARI EVE TIKMAK
Bugüne kadar sistematik olarak da kadınların erkeklerle eşit olamayacağını tekrarladı durdu.
Bana sorarsanız, o süslü laflar, anneliğin kutsallığı filan, o yapay övgüler bir tek amaca hizmet ediyor:
Kadını, modern hayattan, iş hayatından çekip evlere tıkmaya!...
Kadın, yemek yapsın, sofra kursun, sofra kaldırsın, temizlik yapsın, çocuk doğursun, çocuğuna baksın ve lütfen o kadarla kalsın...
Çünkü bu vazifelerin hepsi ulvi!
KADIN KARŞITLIĞI ÜZERİMİZE YAĞIYOR
Ama geçmiş olsun, artık dünya başka bir yerde.
Ülkeleri idare eden kadınlar var.
Daha yeni geldim, Ruanda’nın parlamentosunun yüzde 64’ü kadın, biraz üzüleceksiniz ama ülkelerini de pek güzel idare ediyorlar.
Biz de ise ülkenin üzerinde bir testosteron bulutu var.
Ve o buluttan “kadın düşmanlığı” kadınlarımızın üzerine yağıp duruyor.
Doğurup doğurmayacağımıza, kaç çocuk doğuracağımıza, doğum yöntemlerimize, şeklimize, ne giyeceğimize, çalışıp çalışmayacağımıza, iş hayatındaki haklarımıza ve evlilik yaşımıza kadar en temel haklarımızı hedef alan onlarca konuda kadınlara ayar verdiler.
Bana göre hepsi “kadın düşmanlığı”.
Ama söylüyorum Cumhurbaşkanı bunları böyle algılamıyor.
Kadınlarla ilgili en doğru şeyleri kendinin bildiğine inanıyor.
Gerçi, her şeyin en iyisini o biliyor!
KADIN EŞİTTİR KULUÇKA MAKİNESİ
Tabii kadını eve kapatmak ve kuluçka makinesini haline getirmek isteyen herkes bu açıklamaların üzerine atladı.
Ondan cesaret aldı.
Ve bu ülkede kadın tacizi, tecavüzü, kadına şiddet, hukukun indirimi yardımıyla birlikte aldı başını gitti.
Kadın cinayetleri, katledilen kadınlara ve kadın-erkek eşitsizliği bu ülkede sıradan haberler haline geldi.
Geçtiğimiz günlerde, “Doğurmayan kadın yarım insandır” sözleriyle, kadınlara bir ayar daha çekti.
Bir kez daha kadınları hedef aldı.
Anneliği en üst mertebeye koyup, anne olmayan, olmak istemeyen ya da olamayan kadınları dışlayan bir zihniyet sergiledi.
Resmen kadınlar arasında anne olanlar ve olmayanlar olarak hiyerarşi yaratmak istedi.
Ülkeyi bir kere daha bölme faaliyeti.
Amaç, kadının bireyselliğini yok etmek. Bence de annelik şahane bir şey, insanı her açıdan zenginleştiren bir şey, ama bir kadını annelikle sınırlamak hiç kimsenin hakkı ve haddi değil.
Pek çok anne olmamayı tercih etmiş kadın var...
Kim, kime “Yarım insansın!” diyebilir!
Bu ülkenin çivisi çıkar, herkes birbirine “Sen yarım insansın!”, “Hayır, sen yarım insansın!” demeye kalkarsa...
Amaç bu mu acaba?
Nitekim zaten her şeyin çivisi çıkmış durumda...
Daha bakalım neler göreceğiz...
KADIN DERNEKLERİ FEDERASYONU’NDAN CUMHURBAŞKANI’NA AÇIK MEKTUP
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun Cumhurbaşkanı’na yazdığı açık mektup ulaştı elime. Bir kısmını buraya alıyorum...
KADIN HAKLARINI BUDAMA NİYETİ
“Sayın Cumhurbaşkanı, Boşanma Komisyonu’ndaki çalışmalar neticesi mevcut haklarımızı budama niyetinizin farkındayız. Türkiye kadın hareketinin hafızasında, arşivinde bunları biriktiriyoruz, mücadelemizi büyütüyoruz, yobazlığın ikiyüzlü ahlakına teslim olmuyoruz...
“Sayın Cumhurbaşkanı; 1976 yılından beri kadının insan hakları savunuculuğu yapan bir sivil toplum örgütü olarak şahsınıza naçizane önerimiz danışmanlarınızı değiştirmeniz. Zira size demokrasiyi ve cinsiyetler arası eşitliği yanlış anlatıyorlar.
KADIN BEDENİ ÜZERİNDEN GÜNDEM
Demokrasi, kişisel politik ajandanıza uygun şekilde kadın bedeni üzerinden yeni gündemler yaratmak değil, ülkenin yarısını oluşturan kadınların söz ve taleplerine kulak vermektir. Demokrasi, vatandaşı cinsiyet, cinsel yönelim, din, ırk, mezhep ayrımcılığına maruz bırakmayacak her türlü önlemi almaktır. Kadınların özgürlüğü, dini referanslarla tanımlanmış bir düzende değil, hayatın her alanında eşit ve laik bir ülkede mümkündür...
ERKEK ŞİDDETİNE DESTEĞİ REDDEDİYORUZ
Sayın Cumhurbaşkanı, bu ülkede örgütlü ve köklü bir kadın hareketi olduğunu unutmayın. Erkek şiddetine her zaman bahane var ve sizin söylemleriniz bu bahaneleri güçlendiriyor. Biz, kadın bedeni üzerinden yaptığınız siyaseti reddediyor, kadın düşmanı söylemlerinizi kabul etmiyor ve tanımıyoruz...
Paylaş