Altın Kelebek Ödül Töreni’nde Beyazıt’a sunucu yamaklığı yaptım, söylenmedik laf kalmadı, her kafadan bir ses çıktı.
“Bir felaketti” diyenler var, bir de “Valla tedirgindin ama şekerdin” diyenler. Arası yok. Ya beni sevenler ya nefret edenler. Ama zaten hep öyle olmuyor mu? Bazıları, “Ayşecim üzülüyorsundur hakkında yazılıp çizilenler için haklısın ama aldırma” diye mesaj atıyor, aldırmıyorum çünkü haberim bile yok. Twitter’da değilim. Facebook’ta değilim. Oralarda yokum, olacak vaktim de yok. Övünmüyorum ama durumum bu. Onlarsa benim yaraladıklarını düşünüyorlar, bana zarar verdiklerini, beni hançerlediklerini... Oysa ben görmüyorum bile. Ne yergileri ve övgüleri. Ancak yaptığım işlere yetişebiliyorum. O yorumlar yapılırken ben iş peşinde koşuyorum, ben iş yapabileyim ki onlar konuşabilsin :--) Bu arada, bazılarının kötü dediği o tören sunuculuğu sayesinde bir sürü iş teklifi aldım, kabul etmedim ayrı ama aldım... Öpüyorum ve sizi durum raporuyla baş başa bırakıp gidiyorum.
YAPTIĞIN HER İŞE ENERJİN YANSIYOR
Altın Kelebek ödül töreninde seni bir kere daha sevdim. Çünkü farklıydın. Çünkü alıştığımız sunuculardan değildin, tonlamalar yanlış, vurgular yanlış ama bir oğlan çocuğu sevimliliği var sende. Enerjin yansıyor yaptığın her işe. Bence bu işi de kıvırdın. Orada tiyatro kökenli çok usta bir oyuncu olsa, bu kadar eğlenir miydik, bu kadar farklı gelir miydi bilmiyorum. Sen insanların, “Yok artık bunu da yapmış daha neler!” dediği şeyleri yapıyorsun. Özeniyorum cesaretine. Kimseyi iplememene. (Hatice K.) - Haticeeee ruh halimi çok güzel anlatmışsın. Aynen böyle. Yapabilecek bir şey de yoktu, heyecanımı biraz yenebildikten sonra eğlenmeye çalıştım. Beyazıt’a en az oradakiler kadar ben de güldüm. Çünkü çok komikti, çok başarılıydı.
SAYIN NEREDE SÖYLENECEK
Yıllardır yazılarınızı okuyan bir insan olarak ilk defa bunu yazma ihtiyacı hissettim: Sayın Doğan Yayın Grubu Başkanı xxxx xxx değil, Doğan Yayın Grubu Başkanı Sayın xxxxx xxxx olmalı. Title’leri salladım örnek olması için:))) Bütün gece buna taktık. (Yaprak M.) - Ama takmayın. Kasmayın. Siz benim yazılarımı röportajlarımı okuyun. Kırk yılda bir, kurumum benden bir şey rica etmiş, Beyaz’ın yanında dikil demiş, belli ki ben bu suyun gülü değilim, rica ettikleri için yapmışım. Kendime bu alanda bir meslek yaratma derdim yok, televizyonda var olma derdim bile yok, istemiyorum. Önümdeki kartta yazan şeyler elime son anda verilmiş. Adam gibi prova filan da yapılamamış. Diyeceğim o ki, benim herhangi bir iddiam yok ki. Becerememiş olsam kaç yazar? Takmayın, kasmayın...
KEŞKE YAPMASAYDIN
Keşke düşündüğünüzü yapıp Kelebek Ödül Töreni’ni sunmasaydınız... Keşke başınıza gelecekleri önceden tahmin edip bu işe hiç bulaşmasaydınız. Duruşunuz baştan puanı kaybettirdi. Ağırlığınızı tek ayak üstüne verip yanlamasına durmak o süper gece elbisesinin içinde sizi bir tuhaf gösterdi. Eziktiniz sanki. Çekingen, korku dolu. Resimlerdeki, röportajlardaki artist Ayşe’yi göremedim ekranda... Az konuştunuz ya da konuşmadınız, konuşanın lafını böldünüz, aralara zıpladınız cümlelerinizle... Hele ki Bülent Ersoy’un sizi övme, iki tatlı söz etme çabalarına vıdı vıdı laf yetiştirip kendinizi savunmaya çalışmanız gereksiz ötesiydi. Kadın iltifat ediyor ayol, bırak konuşsun, sonunda da teşekkür edin, “Sizin inceliğiniz, nezaketiniz” deyin bitsin gitsin. Yok belim kalın da yok bilmem ne de. Kalınsa diyet yap, spor yap ya da git bir doktora toparlasın. Boylu poslu, pozitif enerjili, hoş bir hatunsunuz, medeni cesaret gösterip oraya çıktıysanız, bu işi kıvıramanız gerekiyor. Kıvırmama hakkınız yok. (Tuğba Ö...) - Rica ettiler diye yaptım. Kötü olduysa da oldu. Ben oyum. Ekranda gördüğünüz kadın. Bazen cesur, bazen korkak. Bazen güvenli bazen güvensiz. 30 kilo da verse, kendini hep kilolu algılayan. Bu arada evet belim de kalın. Ama evet seksiyim de. Bir sürü insanı cebimden çıkarırım. Spor da yapıyorum, diyet de ama hep söylenmeye devam ediyorum. Ben sunucu değilim, bir format da değilim, ben kendim gibiyim. Ekran için de fazla sahiciyim. Ama ben bu halimden memnunum.
BAYILDIM SANA
Ödul töreninde bence muhteşem görünüyordun. Bayıldım. Hatta her zamankinden daha güzeldin sanki. Çok seksi gördüm seni. Eşime de gösterdim, o da onayladı. :) Bence kıyafetin de çok hoştu. Hakan Yıldırım süper. İri falan değildin. Evet tören sırasında heyecanlıydın ama çok şekerdin. Sorun yok. Her şey iyi :) (Şule.) - Teşekkür ederim Şule. O senin şekerliğin ve güzelliğin. Bütün güzel insanlar gibi sevdiklerine destek oluyorsun, sağ olasın.
BEJ ELBİSE
Eeee bej elbise nerede? (Elvan D.) - Siyahı geri götürdüm. Beji bana hediye ettiler. Yıkılıyor elbise. İnanılmaz bir şey. Tablo gibi seyret. Sevgilimin 50 yaş doğum gününde giyeyim, diyorum. Ama çıkarması zor. Seksi bir gecede çıkarması zor seksi bir elbise giymesem mi?
SİZ SADECE YAZIN
Yazamadan geçemedim! Gerçekleri duymanız lazım! Lütfen siz sadece yazın! Heyecandan mı, kişiliğinizden mi, giydiğiniz topuklu ayakkabıdan mı bilinmez ekranda sadece Beyaz’ın ortalığı toplamaya çalıştığı ve sizin konu mankeni (korkuluk) olarak durduğunuz bir sunum izledik. Beyaz çok daha fazla takdir aldı iyi idare ettiği için, sizse idare edilmek zorunda olan taraf olarak bence puanlarınızı ciddi düşürdünüz! STK projeleri için her yerde olun ama bence asla bir daha sunuculuk yapmayın, sadece yazın :)) Ağır bir eleştiri gibi duruyor ama gerçek bu, sorry (Selin.) - Sakin ol Selin. Merak etme, zaten sunucu olma niyetim yok. Ne zannediyorsun ekstralara filan mı gideceğim? Rica ettiler yaptım. İşin tuhafı, korkmak eğlendirdi de beni. Önce sevimsiz geldi ama sonra nasıl desem canlı yayının, vahşi bir güzelliği var. Kötü mü yeni şeyler tecrübe etmek? Boş ver ya bir kere geliyorum dünyaya. Ben senin kadar takmıyorum. Sen de takma. Öptüm.
Perihan Mağden’in açtığı dava düştü
Sevgili Perihan Duydun değil mi? Açtığın dava düşmüş. Daha doğrusu, ortada dava açılacak bir hakaret olmadığına karar verilmiş. İyi olmuş. Uğraşmamıza gerek kalmadı. Bu arada televizyonlara çıkıp, pazar günleri gazetedeki fotoğraflarımla sana zulüm ettiğini söylüyormuşsun, güldüm. İstersen bu konuda da bir dava açabilirsin. Hukuk tarihine geçersin. Neyse uzatmıyorum, sonra benim cevap verecek bir köşem yok diye şikâyet ediyorsun...