Bu aralar inanılmaz rüyalar görüyorum. Çizgi roman gibi. Nasıl absürd, nasıl renkli. Maceradan maceraya koşuyorum.
Belki de o yüzden gittim rüya eğitim seminerleri veren klinik psikolog Dr. Cengiz Demirsoy’u buldum, röportaj yaptım. Rüyalar, gerçekten neyin nesidir anlamaya çalıştım. Bir sürü şey konuştuk. Cumartesi günü yayınlandı ama hepsini aktaramadım. Gelen maillerden yoğun ilgi olduğunu fark ettim. Bugün sofranıza biraz daha "rüya" getiriyorum...
Madem rüyadaki bazı olayların anlamları ortak, o zaman soruyorum... Rüyada, bizi kovalayan bir şey varsa...
- Hayatımızda da kaçtığımız, tehlikeli gördüğümüz bir şey var demektir...
Kovalayan, bildiğimiz bir şeyse ne anlama geliyor, bilmediğimiz bir şeyse ne anlama geliyor?
- Bir kere rüyada gördüğümüz o "şey", bizim gerçek hayatta korktuğumuz şey değil. Önce bu konuda anlaşalım. Ve o "şey" realiteden ne kadar uzaksa, korktuğumuz "şey"in ne olduğunu bilmekten de o kadar uzağız demektir. Rüyamızda Ahmet’ten kaçıyorsak, korktuğunuz şeyin ne olduğunu daha çabuk çözebiliriz, bir hayvansa da öyle. Ama bir yaratıksa işimiz daha zor. Bazen danışanlarım, "Bir şeylerden korkuyorum, ama ne tam bilmiyorum" derler, işte onlar o gece rüyalarında bir "uzaylı"dan kaçtıklarını görebilirler. Ama mesela işini kaybetmekten korkan biri, çok daha somut bir şey tarafından kovalanıyordur...
Deprem, sel gibi tabiat olayları...
- Bir sarsıntı olmuştur hayatımızda, ayağımızı bastığımız yerden artık emin değilizdir, zemin kaygandır, nereye basacağımızı bilemeyiz. Bir tür güven krizi... Dengelerin altüst olması...
Peki rüyada hastalanmak...
- Hastalıkta, işlev kaybı, becerilerde azalma ve zayıflık olur. Belli yönlerimizi iyi kullanamıyorsak ya da kullanamadığımızı düşünüyorsak, bu tür rüyalar görürüz. Mesela, rüyasında, gözünde bir hastalık olduğunu anlatan bir kişide aklıma şu gelir: Uyanık hayatta "görme"de, olayları görüş, anlama, kavrama anlamında bir zafiyet, bir sıkıntı yaşıyor olabilir mi acaba?
Ölüm?
- Ölümle ilgili şu düşünceyi kafamızın bir kenarında tutmakta fayda var: Bir şeyin bitmesi... Mesela, "O duygularım öldü" deriz. Eğer rüyamızda birini ölmüş görürsek, o kişinin sembolize ettiği duygu ve düşüncelerin veya o yanımızın öldüğünü, yani yok olduğunu düşünebiliriz. Ama yine de temkinli olmak lazım, geçen gün bir danışanım, "ölüm"ü yeni bir başlangıç olarak tanımlamıştı. Demek ki, herkes için aynı anlama gelmiyor...
Sınava girmek... Sınav salonunu arıyorsun, sınava giriyorsun, soruları bilmiyorsun ya da zaman yetmiyor, yetiştiremiyorsun...
- Demek ki, kendinizi sınanıyor, test ediliyor gibi hissediyorsunuz. Demek ki, böyle bir durum var hayatınızda. Rüyada soruların cevaplarını bilmiyorsak, "uyanık hayatta" da, o konu neyse, büyük bir olasılıkla kendimizi bilgi ve donanım olarak yeterli hissetmiyoruz. Soruları yetiştirememek ise bilgi eksikliğinden ziyade, zaman sıkışıklığı olarak düşünülebilir.
Ev ile ilgili rüyalar...
- Ev, yaşadığımız alan. Evde bir hasar varsa mesela, evin neresinde olduğunun önemi var. Salonun boyaları dökülüyor veya sıvaları akıyorsa ve o evde sosyal hayat, salonda geçiyorsa bu, sosyal ilişkilerde bir tatsızlık, kuruluk olarak düşünülebilir. Ama yatak odası ise farklı, mutfak ise farklı...
Cüzdan, çanta, yüzük gibi kişisel eşyaları kaybetmek...
- Onlara da ne anlam yüklediğinize bağlı. Cüzdan mesela. Bazı insanlar için cüzdanını kaybetmek, büyük felakettir, çünkü parası ve kredi kartları yoksa, kendini bir hiç olarak hisseder. İşte böyle biri rüyasında cüzdanını ya da çantasını kaybettiğini görüyorsa, uyanık hayatta başına öyle bir şey gelmiştir ki, kendini, kimliğini kaybetmiş gibi hissediyordur. Yüzük ise, evlilikle ya da yaşanan ilişki ile ilişkilendirilebilir.
Konuşmak istiyorsun sesin çıkmıyor ya da acil bir durum var, telefonu eline alıyorsun, telefon kesik...
- Genel olarak, iletişim becerilerinde yaşanan bir sorun olarak yorumlanabilir. Kişi, gündelik hayatında kendini ifade etmek istiyordur ama edemiyordur. Gece de rüyasında konuşmak için ağzını açar, ama ses çıkmaz.
Son olarak, kalabalık bir yerdesin, herkes giyinik, bir fark ediyorsun ki sen değilsin... Çırılçıplaksın. Ne bu? Teşhircilik mi?
- Hayır, hiç alakası yok. Kıyafet, bizim dışa karşı kılıfımızdır, görülmesini istemediğimiz yönlerimizi örter. Sokakta birden çırılçıplak kalsanız ne olur? Rahatsız olursunuz değil mi, kendinizi örtmeye çalışırsınız. Rüyalarda da genellikle böyle yaşanır, böyle hissedilir. Uyanık hayatta bunun karşılığı şudur: Başkalarınca görülmesini istemediğimiz duygularımız, düşüncelerimiz, kişilik özelliklerimiz görünür hale gelmiştir. Örneğin, duygularını belli etmekten hoşlanmayan bir erkek, bir yerde es kaza ağlarsa, o gece kendini rüyasında çıplak görebilir. Ama bazen de duygusu çok iyi olur, "Kendimi çıplak gördüm ama çok da keyifliydim..." der kişi. Öyle ise şu anlama gelebilir: "Karşındakinin fark etmediğini ama kendimde beğendiğim bir özelliği göstermek istiyorum..."