Paylaş
Bir sürü yazar...
Ertuğrul Özkök bizi doğurdu.
Şans tanıdı, alan açtı, hepimize ama hepimize bir şekilde can verdi.
Ben de onlardan biriyim.
Onun takımından...
Hep de öyle kalacağım.
Sonsuz bir bağlılık ve şükranla onu anacağım.
* * *
O, benim kendim gibi olmama izin veren adam.
Ve bunu sadece bana değil, onlarca insana yaptı.
Risk aldı.
Ben mesela, regl olduğu günleri, panter desenli yatak çarşaflarını yazan kadındım.
İnsanların küçümsediği, “Böyle de yazı mı yazılır?” dediği...
O benim arkamda durdu, kanının son damlasına kadar beni savundu.
Müteşekkirim.
Hem kendi adıma, hem de benden sonra gelecek kadınlar adına...
Ne yalan söyleyeyim...
Babam bile bana onun kadar inanmadı...
Destek çıkmadı.
* * *
Hem merdiven çıkıp hem çiklet çiğneyebilen adam o!
Yazar, yayın yönetmeni ve gazetenin en hevesli muhabiri...
Bütün bu özellikler, genellikle bir tek insanda toplanamıyor, ama Ertuğrul Özkök üç insandan oluşan biri gibi...
O, hepimize hayata dair “şey”lerin de pekâlâ yazılabileceğini gösterdi.
“Ben mühim adamım, sadece siyaset takılırım” yapmadı.
Kendine dair bir sürü mahrem şeyi en açık şekilde yazdı, kendisiyle kimsenin dalga geçemeyeceği kadar dalga geçti, bundan sonra da öyle yapacağından hiç şüphem yok.
Yeni ufuklar, tartışmalar açtı...
Hepimize yepyeni kavramlar kazandırdı...
O kadar çok şey yaptı ki şu 20 yıl içinde...
Say say bitmez.
Söyleyin...
Var mı Hokkabaz kostümünü giyip poz vermiş olan?
O gerçekten de benim hayatımda tanıdığım en komplekssiz adam.
* * *
Kim ne derse desin...
O bir devrimci, o bir tabu yıkıcı...
Medyada bugün konuştuğumuz bir sürü yeniliğe imza atmış insan...
Kedi merakı, şarap yazıları, cinayet çözümlemeleri, inanç tartışmaları, hayatla ilgili bir sürü ince zevk...
Hepsi onun eseri...
O, bu toplumu dönüştürdü...
Gazetenin içine dibine kadar “hayat”ı taşıdı.
* * *
Cesareti... Modernliği... Bütün o insancıl halleri... Zaafları... Bazen saflığı... Sinir uçlarının açık olması.... Hızı... Espri yeteneği... Ve kendisiyle dalga geçebilmesi...
Onu Ertuğrul Özkökyapan özellikleri.
Böyle bir adamı sevmemek, hayran olmamak kolay değil.
Ama hazzetmek de kolay değil...
Kadınların onunla bir sorunu olduğunu zannetmiyorum.
Şeytan tüyü olan adamlardan.
Bütün kadınlar onu sever.
Tuhaf, tarifi zor bir çekiciliği var zaten.
Ardından en çok ağlayanlar da kadınlar oldu.
Erkeklere gelince...
Medyadaki (ve siyasetteki) erkeklerin çoğunluğunun bu adamla sorunu vardı.
Çünkü yenilip yutulması kolay biri değil...
Hep bir adım ileride, hep en hızlı, hep en komplekssiz...
E sinir tabii..!
* * *
Bir sürü şey öğrendim ondan ben, bir sürü, bir sürü...
Tuhaf karışık hisler içindeyim, onunla birlikte bir dönem kapandı.
Şimdi ondan yazar olarak da bize yeni yaratıcı şeyler öğretmesini bekliyoruz.
Onu da yapacaktır, o bizi yine şaşırtacaktır.
Ertuğrul Bey,
İyi bir iş çıkardığımda, “İftihar ediyorum aferin, devam!” mesajları atıyordunuz ya her seferinde ağlıyordum, nasıl şahane bir şey insanın yöneticisinden bunları duyması, destek alması.
Bana hep gaz verdiniz, beni hep çok mutlu ettiniz.
Sizin gibi bir yayın yönetmeniyle çalıştığım için müthiş gurur duydum.
Hayatımın bir döneminde size değmiş olmak bile ömrüm boyunca torunlarıma kadar anlatacağım bir şey.
Sizi çok seviyorum.
Ve her şey için teşekkür ediyorum.
(*) Bu laf, bizim katın yılbaşı partisinde Şermin Terzi’nin Özkök’e söylediği laftır, başlık ondan arak...
Paylaş