Paylaş
Ver elini sağlık hukuku, çünkü orada hasta-doktor karşı karşıya. Ve ver elini aile hukuku, çünkü orada da eşler karşı karşıya. İşini çok iyi yapan ve dersini çok iyi çalışan bir avukat. Bir sürü tüyo aldım sizin için. Faydalı bilgiler. İnşallah hiç ihtiyacımız olmaz o ayrı :-))
ATTIĞINIZ MESAJLARA DİKKAT EDİN
Aldatılan taraf, eşine, “Seni affettim” diye mesaj atarsa, bu aldatanın affedildiği anlamına gelir. Bu yüzden dava, reddedilebilir. Attığınız mesajlara, ağzınızdan çıkan sözlere çok dikkat edin.
NİŞANLIN MI ALDATTI?
Nişanlınız aldatırsa da, tazminat hakkınız var. Bu fazla bilinmez ama var. Çünkü nişanlıların da birbirlerine karşı sadakat yükümlülükleri var.
KOCAM EŞCİNSEL AMA BİLMEK İSTEMİYORUM
“Kocamın eşcinsel olduğundan şüpheleniyorum, boşanmak istiyorum” diye gelen müvekkillerim oldu. Ama davayı bu sebeple açmadık. Kurcalamıyorlar, üzerine gitmiyorlar. Sanırım neyin ne olduğunu kendileri de bilmek istemiyor, mideleri kaldırmıyor.
HER ŞEYİN SORUMLUSU ŞEYTAN AVUKATIN!
Boşanmak üzere eşlerde şöyle bir eğilim var, eşle uğraşmayı bırakıp avukata saldırmak. Sözle tabii. Bunu daha çok erkekler yapıyor. Karısına, “Benim derdim seninle değil, şeytan avukatınla. Her şeyin başı o!” diyor. Adam, karısını aldatmış, telefon konuşmasında bana karısı için korkunç şeyler söylemiş ama karısıyla karşı karşıya gelince, “Seni seviyorum, seninle hiç bir problemim yok. Her şeyin sorumlusu bu şeytan avukat!” diyor.
NE KADAR TEMİZ O KADAR İYİ
Boşanırken, “Ne kadar hızlı ve temiz olursa, o kadar iyi” diye düşünenler var. Ama karşısındakinin canını çok acıtmak isteyenler de var. Büyük vaatlerle evlenmiş, adam iğrenç bir adam çıkmış, o da elinden geleni ardına koymuyor tabii.
İKİNCİ KEZ BOŞANMIŞ OLMAYAYIM
Bizde, her 100 kişiden yüzde 95.7’si evleniyor. Ama sadece yüzde 4’ü, ikinci defa evleniyor. İkinci evliliklerde de dayanıyor insanlar, tekrar boşanmış olmamak için.
KONUŞMA YASAĞI KOYUYORUM YOKSA AYIKLA PİRİNCİN TAŞINI
Çekişmeli boşanma davalarının öncesinde ve devamında genellikle müvekkillerime, eşleriyle zorunlu haller dışında, konuşma yasağı koyuyorum. Çünkü davayı zora sokacak şekilde konuşuyorlar, sonra da ayıkla pirincin taşını!
ALDATILAN KOCA BEN ALDATILDIM DEMEK İSTEMİYOR
Aldatılan kadınlar, haklarını hukuk yoluyla aramayı daha çok tercih ediyor. Ama mahkeme önünde “Aldatıldım” diyen erkek, kadına göre daha az. Aldatılmış olsalar da, başka sebeplerle boşanmak istiyorlar.
ÖNCE KADINIM SONRA AVUKAT
Ben aldatılsam ne mi yaparım?.. Valla, “Sorular bildiğim yerden çıktı” diye sevinmem tabii. Tamam avukatım ama önce kadınım. Böyle bir şeyin hiç olmamasını umut ederim.
ÇİRKİNLEŞME POTANSİYELİOLAN BOŞANIRKEN DAHA DA ÇİRKİNLEŞİR
Eşinizin vicdanlı olması önemli. Evlenirken vicdanlı olup olmadığına bakın. Ve herhangi bir olayda çirkinleşip çirkinleşmediğine. Çirkinleşme potansiyeli varsa, boşanırken daha da çirkinleşeceğinden emin olabilirsiniz.
Fobilere devam...
Arabada kapalı kaldım öleceğim sandım
Mobilyacılar çarşısındayız. Üzerimde mini etek var. Eşim, “İstersen sen çıkma, 5 dakikaya geliriz, sen bizi arabada bekle” diyor. Eşim ve annesi, sipariş edilen masanın sadece farklı bir rengini isteyip hemen geri gelecekler.
“Tamam” diyorum.
Kontağı kapatmadan önce klima çalıştığı için, camlar sonuna kadar kapalı ve anahtar eşimde. Bu arada, araba yeni. Orasını burasını bilmiyorum. Bizimkilerin işi, umduklarından daha uzun sürüyor. Ben o sırada, camları sonuna kadar kapalı arabada tek başına oturup çantamı karıştırıyorum, ıslık çalıyorum filan. Aradan 15 dakika geçiyor, gelen giden yok. Bu arada hava inanılamaz sıcak. “Sanki oksijen azaldı içeride” diye düşünüyorum, 20. dakikada, iyice daralıyorum. Dışarı çıkmak istiyorum. Mezar gibi geliyor o araba bana. Ama ne mümkün, kapıyı açamıyorum. Deli gibi bütün kapıları deniyorum hepsi kilitli.
İçimden bir panik duygusu yükseliyor.
Eşimi aramaya yelteniyorum, telefonunun şarjı bitmiş. 25. dakikada camları yumruklamaya başlıyorum. “Öleceğim burada”, “Boğulacağım, sonum geldi...” diye ağlıyorum. Sonra bir adam geliyor, o kadar zavallı durumdayım ki, ona eşimle annesinin olduğu dükkânı elimle gösteriyorum, bana yardım etmesi için yalvarıyorum, fakat o kadar çok ağlıyorum ki, adam da ne dediğimi anlayamıyor. Koşmaya başlıyor ama yanlışlıkla başka bir dükkâna giriyor.
Neredeyse bayılacak hale geliyorum.
Biri sanki göğsümün üzerime oturdu, nefes alamıyorum.
Allah’tan eşim ve annesi dükkândan çıkmış koşuyorlar, benim delirmiş hareketlerimi gören eşim, beni hemen arabadan çıkarıyor. Kendimi arabadan nasıl attığımı size anlatamam. Eşime sarıldım, hıçkıra hıçkıra ağladım. Sonra beni elimden tuttu, kapının içeriden açma düğmesini gösterdi. 5 yaşındaki küçük bir kız çocuğuna anlatır gibi. Kimse o düğmeyi nasıl bulamadığımı anlayamıyor ama o anki panikle, adımı sorsanız bilemeyebilirdim.
Gelelim şimdiye... Artık korkuları olan bir kadınım. Kapalı yerlerde mümkün değil duramıyorum. Londra’da yaşıyoruz, metroda 5 dakika bekleme olduğunda, hafakanlar basıyor. Uçakta fenalık geliyor. Küçük odalarda duramıyorum. Müze ve konser kuyrukları sıkışıksa asla giremiyorum. Bunların hiçbiri daha önceden yoktu.
Belki de başıma gelenlerin tek olumlu yanı, artık kendimle konuşabiliyorum ve kendi kendimi sakinleştirebiliyorum. Mesela metro durduğunda, içimde iki farklı insan yaratıyorum. Biri, bir nevi psikiyatrist, diğeri kapalı yerlerde kalkmaktan korkan. Psikiyatrist olup, hastalanan ruhuma bir şey olmayacak diye telkinde bulunuyorum...
- Bulduğunuz çözümü çok beğendim. Hasta da sizsiniz, doktor da... Zaten her durumda, aslında, hepimiz öyle değil miyiz? Başka sorunlarınız olduğunda da, böyle yaratıcı bir şekilde üstesinden gelebilmeniz dileğiyle...
Dua en işe yarayan teknik
Bahsettiğiniz fobiler ve takıntılar hakkında bir öneride bulunmak istiyorum. Her türlü fobi, vesvese, pimpirik ve benzeri hisler için en etkili çözüm: Dua. Bizzat kendimde denediğim için biliyorum. Çünkü bu tarz hislerde, mantık etkisiz kalabiliyor. Yani diyorsunuz ki, “Bunda korkulacak ne var?” veya “Her şey olacağına varır, endişelenmene gerek yok?” ama yine de o hisler geçmiyor. Bu durumda yapılacak en güzel şey, teslimiyet ve bol bol dua. O zaman o kötü hisler, geldiği gibi kendiliğinden gidiyor. (Zeynep)
- Size katılıyorum, bu yöntemi bende kullanıyorum. Başım sıkıştığında, korktuğumda, uçak inerken, kalkarken, asansördeyken, çeşitli sıkış durumlarda... Bir tek şu konuda huzursuzum: Ya başım sıkıştığında ya da çooook mutlu olduğumda dua ediyorum. Ya yardım istemek için ya da şükretmek için. Daha fazlasını yapabilmek isterdim. Öpüyorum sizi.
HAMİŞ
Bugün 17 Ağustos. Hepimiz için, acılı bir gün. 12 yıl önce binlerce insanı kaybettik. Derdim, depremi, o felaketi, o afeti hatırlatmak değil, kaybettiklerimizi bir kere daha anmak. Nur içinde yatsınlar.
Paylaş