Paylaş
FAKS: 0 212 677 04 21
E-MAIL: arman@hurriyet.com
E-MAİL 5: KOCALIĞA TERFİ
Sadece tahmin edebilirsin. Onu da şımarıklığından yaparsın. Hoşuna gider. Haylaz, muzip bir çocuk gülümsemesi oturtursun suratına.
Yok, benim seni sevme sebebim, doğal olman, açık sözlü olman değil!
Bir yerde, gizli farkındalıkları bulmuşsun sen!
Kendinle mutlusun. Ben de senin gibiyim biraz. Sanırım Çukurova bölgesinin havasından suyudan ve o enfes kebabından!
Bir süredir üzerinde çalıştığım, sevgilimi kocalığa terfi ettirme konusu var ki, henüz sonuçlanmadı. Sen nasıl becermiştin, bilemem ama yüreğim seninle. Bir de bebek yap ki, cümlemiz sevinelim. Artık çıkmam gerekiyor ofisten, işim varmış, müdürüm ööleee diyooo! l Gülşah
t YANIT 5: TERFİ ZAMMI
Neyin farkında olduğumun bir de ben farkına varsam!
Ama sen öyle diyorsan, öyledir! Zafer'le evliliğimizin üzerinden o kadar çok gün geçti ki (120 küsür!) ne entrikalar çevirdiğimi hatırlayamıyorum.
Zor olmuştu galiba.
Adamların sevgilikten, kocalığa terfisinde alacakları zammın önemi var Gülşahcığım. Sıkmayacağına, onu parçalamayacağına dair güven verirsen (sonradan yine yaparsın da) bu iş olur. Bu arada, müdürüne söyle, aramıza girmesin!
* * *
E-MAİL 6: KAFAM KARIŞIK
26 yaşında, 5.5 senedir evli bir kadınım. Evet, biraz erken evlendim, seçimimin doğru olduğuna tüm kalbimle inanarak. Şimdilerde, kendimi o kadar çok sorguluyorum ki, belki de, bu kadar erken evlenmek bir hataydı. Bilemiyorum. Zaten son zamanlarda çok sağlıklı düşünemiyorum.
5.5 yıllık bir evlilik ama aslında kocaman bir yalnızlık! Kendi başıma yaşadığım bir ilişki! Eşimle birlikte çalışıyorduk, ilk 2 sene çok güzeldi; ta ki, o, kendi şirketini kurana kadar. Sürekli işteydi, ondan sonraki seneleri hep onun eve gelmesini bekleyerek geçirdim. İlk defa geçen sene kendim için bir şey yaptım ve 5 günlüğüne Bodrum'a tatile gittim. Bu ayrılık bir dolu şeyle yüzleşmemi sağladı, ‘‘Ben vardım ve bir kadındım!''.
Bu arada, 1.5 yıl önce, bütçeleri ayırdık. Yani herkes kendi kazandığı paradan sorumlu. Ben evin kirasını, o faturaları ve yemek ihtiyaçlarını karşılıyor. Ben param bittiğinde ondan borç istersem, bana kızıyor. ‘‘Planlarını bozuyormuşum! Çok harcıyormuşum!''. Neyse, düzene soktum kendimi. Sonra, ‘‘Kendine daha fazla kazanabileceğin bir iş bulsana!'' demeye başladı.
Kendi içinde çok fazla tatminsizlikleri olan biridir, hiçbir şeyden mutlu olmaz, kimseyi de fazla sevmez, söyler zaten: ‘‘Bir tek seni seviyorum!''. Bu nasıl sevgiyse!
Şu an boşanmanın eşiğindeyiz. ‘‘Başka birine aşık olursam, seni terk ederim. Bu, aşka ihtiyacım olduğu içindir. Beni anla!'' diyor. Şaşkınım çok! Çirkin ve bakımsız bir kadın değilim. Hayatıma giren herkes kalıcıdır, onları bir parçam gibi görürüm. Bu pazar evden ayrılmaya karar verdim. Ama yüzüne bakınca ona kıyamadığımı fark ediyorum. ‘‘İstiyorsan git, kapı orada ama bir an önce karar ver, ben de planlarımı yapayım'' diyor.
Bu arada, söylemeyi unuttum: Benim de hayatımda İnternet'ten tanıştığım biri var. Hiç yüzyüze görüşmeden deli gibi mesajlaşıyoruz. Aşığım galiba. Hayalimizde çocuklarımız bile var, isimlerini de koyduk! Ama aksi gibi o nişanlı, hatta yakında evleniyor! Ama onun beni sevdiğine inanıyorum. O sonunda beraber olacağımızı söylüyor. Ne yapacağımı bilmiyorum, aklım çok karışık... l Merve
t YANIT 6: KİMİN DEĞİL Kİ!
Ah Merve ah!
Sen de söylüyorsun zaten, senin kafan karışık.
Ama yalnız olduğun doğru değil. Çünkü herkesin kafası karışık.
Bu kafa karışıklığı artık bir yaşam tarzı haline mi geldi ne!
Sadece senin değil, sadece benim değil, sadece yakın arkadaşlarımın değil, kiminle konuşsam herkes aynı şeyden şikayetçi.
Taşlar yerine oturur, sular sakinleşir, merak etme. Kendime verdiğim tavsiye de bu! Yazdığın hiçbir şey beni şaşırtmıyor çünkü anlattığın herşey kendimden ya da birilerinden bildiğim şeyler. Hem yaşadığımız hiçbir şey bir diğerininkine benzemiyor, hem de aslında hepimiz aynı şeyleri yaşıyoruz. Abuk sabuk bir durum yani. Ama hayat bu. Çelişkileriyle var, kararsızlıklarıyla var, iniş çıkışlarıyla var, pişmanlıklarıyla var. Ama var! Ve böyle güzel. Takma kafanı fazla, olacak olur!
* * *
FAKS 1: ŞİRKET EVLİLİĞİ
Yaşadığın evlilik, tam benim kafama göre. Ama inanır mısın, bundan bir kaç yıl önceki erkek arkadaşım bu şekildeki bir evliliği kabul etmedi. Ve ayrıldık. Aynı evi mutlaka paylaşacakmışız, yoksa evliliğin ne anlamı varmış! Sonra, benden altı yaş büyük doktoruma sevdalandım. Ancak, birbirimize hissettiklerimiz aynı değildi. Bana bağlanamadığını söyledi. Haliyle, onu bir daha görmeme kararı aldım.
Bu kadar duygusallıktan sonra senden bir ricam olacak: Sıkı dur, dalga geçme! Artık koşmaktan yorulduğum bir dönemde, evlilik fikrini yeniden düşünmeye başladım. Yaş 34 ve ben yalnızım! Batı'daki gibi, evlilik şirketlerinin burada da faaliyette olduğunu biliyorum. Senden ricam bu şirketlerin isimlerini yayınlaman. l A.E
t YANIT 1: KAFANA GÖRE TAKIL
Bilmiyorum ki, yayınlayayım! Böyle şirketler varsa, belki senin talebinden sonra, adres ve telefonlarını bildirirler. Seni mi kıracağım, yayınlarım.
Bu arada, benim evlilik tarzım bana, senin ki sana! Benimkinin doğru olduğu nereden belli? Belki de eski sevgilin haklıydı? Sakın yanlış anlama, ben mutsuz olduğumu söylemiyorum, yanlış olduğumu da söylemiyorum. Ama doğru olduğumu da söylemiyorum! Çünkü bu doğru denen meret herkesin kendine göre farklı şekilleniyor. Öptüm.
* * *
FAKS 2: ON DAKİKA SONRA
Yahu sen ne biçim insansın! Benim eski sevgilim de böyleydi! Aklına eseni yapardı, kimseye aldırmazdı. Bir gün Adana'da bir barda çakır keyif olana kadar içtik, sonra en işlek caddelerinden birinde (Atatürk Caddesi sanırım) seksek ve birdirbir oynadık.
Bunu niye anlattım?
Zafer'den ayrılmayı hiç düşünüyor musun? Senin kıymetini bilsin, söyle ona! Konuşmaya ihtiyacın var mı? Ya da bir gün, bir yerlerde, sıcak-soğuk bir şeyler içmek ister misin? Söz, seksek oynamayacağız!
Bana nasıl ulaşabileceğini söyleyeyim sana: Bulunduğun yerin camından dışarıya bak. Ve içinden seslen. 10 dakika sonra oradayım!
t YANIT 2: YALANÇI!
Yalançı, yalançı... Sana kimse inanmaz!
Bakıyorum İkitelli'deki gazete binasının penceresinden dışarıya.
Kaç 10 dakika geçti!
Gördüğüm havayla, cıva!
Bir de yüksek gerilim hatları, gri binalar, gecekondular, tozlanmış kiremitler. Hani, sen yoksun? Bütün planlarımı geleceksin diye kurmuştum. Kandırıkçı n'olacak! Zafer'e şikayet edeceğim seni!
Paylaş