Paylaş
Kliplerini izliyorduk…
Şarkılarını biliyorduk…
Ama ‘O Ses Türkiye’den sonra başka bir şey oldu.
O artık ‘ailemizin çocuğu’ oldu.
Onun o efendi zıpırlığına, rahatlığına, açık sözlülüğüne bayıldık.
Daha önce kendini kasan, kontrol etmeye çalışan halleri vardı, Acun’un programında kendine izin verdi, kendini serbest bıraktı ve netice de o kazandı.
Murat Boz, herkesin sevgilisi oldu.
Bu tatlı adamın bir de sevgilisi var, en az kendisi kadar onun markası için uğraşan: Eliz Sakuçoğlu. Murat Boz’un sadece sevgilisi değil, menajeri de. Aslında Murat Boz’un deyimiyle her şeyi. İlk günden beri birlikteler, o daha meşhur bile değilken. Klasik bir aşk hikayesi değil onlarınki, çünkü kız klasik bir Türk kızı değil. Almanya’da büyümüş. Altı yıldır birlikteler ama Eliz, “Neden benimle evlenmiyorsun?” ya da “Artık bir çocuğumuz olsun” demiyor, tüm bunlar için ne Murat’ın ne de kendisinin hazır olduğunu söylüyor.
Onlar, farklı ve iyi bir ikili, aşklarının ve başarılarının devam etmesi dileğiyle…
Ortalığa yeni çıkmış biri değilsin, uzun süredir varsın ama eskiden yapmadığın neyi yaptın ki, bu kadar parladın…
- Bir tek şey yaptım: Kendim oldum! İnsanlar, 'O Ses Türkiye'de benim en sahici halimi gördüler. Oynamadım, numara yapmadım. Neysem oydum. Sevmeyebilirlerdi, sevdiler…
E peki daha önce öyle değil miydin?
- Daha kontrollüydüm. Kendimi korumak adına maskelerim vardı, onların ardına gizleniyordum. 'O Ses Türkiye'de başka bir şansım olmadığı için de, saldım kendimi. Risk aldım, gümleyebilirdim. Ama tam tersine sempatik geldim insanlara…
Eliz Sakıçoğlu senin için ne ifade ediyor?
- Her şeyim. Her şeye onunla birlikte başladık. Ortada bir başarı varsa mimarı Eliz’dir.
Sen meşhur değilken mi birlikte olmaya başladınız?
- Tabii. Marka olarak beni ele aldık, masaya yatırdık ve adım adım birlikte ilerledik. Ben şu anda, “Bir sonraki konserimiz nerede?” diye soruyorum, bütün organizasyonları, anlaşmaları Eliz yapıyor. Hayatımı inanılmaz kolaylaştırıyor, ben sadece müziğime konsantre oluyorum, konserime çıkıyorum.
Erkekler genelde parayı ve şöhreti bulunca, ilk iş sevgiliyi değiştirirler…
- Deli misin, bizim için öyle bir şey söz konusu değil. Olamaz. Seviyoruz birbirimizi. Bir de Eliz, Almanya’da yetiştiği için alıştığım kadınlardan farklı. Önceleri çok şaşırmıştım, “Bu nasıl bir dürüstlük?” diye... Dan dan dan her şeyi insanın yüzüne söylüyor, kafasından ne geçerse. Zaten biz önce arkadaştık, sonra sevgili olduk…
Şimdi aynı zamanda menajerin öyle mi?
- Evet.
Sadece ne giyeceğine filan karar vermiyor…
- Yok hayır, beni komple bir marka olarak ele alıyor. Hatta şarkı seçimlerinde bile Eliz’in içgüdülerine güvenirim.
Ara ara sinir olmuyor musun, “Bu kadın benim her şeyime karar veriyor” diye…
- Ben inat bir adamım, fikir almayı severim ama son sözü ben söylerim. Birbirimizi yediğimiz de oluyor Eliz’le. Ama bu iyi bir şey, bizi geliştiriyor, ileri götürüyor. Gerçekten büyük kavgalar ettik, ediyoruz da ama devam…
Hem aşk hem iş, çok zor bir şey idare ediyorsunuz…
- Eliz için daha zor. Ben onun yerinde olsam, bir dakika durmazdım…
Neden?
- Sevgilime gösterilen ilgi beni bunaltırdı, öyle düşünüyorum…
Onu bunaltmıyor mu peki? Sana aşık kızları nasıl durduruyor?
- Ne durdurması! Durdurmuyor ki! Hatta beni teşvik ediyor…
Nasıl yani?
- 'Geri Dönüş Olsa' klibini çekiyoruz. Demesin mi, “Bir öpüşme sahnesi, bu klipi daha inandırıcı, daha sahici kılar!” Bunu da sevgilim olacak kadın söylüyor! “Kızla öpüş daha etkili olur” diyor. Ben önce “ık mık” ettim, Eliz ise o anlamda çok profesyonel. İşle, ilişkimizi karıştırmıyor…
Korkmuyor mudur, “Ya birine aşık olursan” diye…
- Zannetmiyorum. Güveniyoruz birbirimize. Zaten hayatta korkarak da yaşanmaz ki. Eliz’in karşısına da bir adam çıkabilir, o da gitmek isteyebilir.
Beyninin yarısı Eliz aslında…
- Aynen öyle! Bundan da bir rahatsızlık duymuyorum.
BİRBİRİMİZDEN BESLENİYORUZ
Hangi açılardan birbirinizi tamamlıyorsunuz?
- Aslında çok alakasız tipleriz. O aksa, ben karayım. Ama bir şekilde birbirimizden besleniyoruz ve birlikte gelişiyoruz. Mesela ben aceleciyim, her şey hemen olsun isterim, Eliz ise sakindir. Bana sakin olmayı öğretti. Ki bir Karadenizliye bunu öğretmek kolay değildir. Biz hemen parlarız. Eliz’den insani duygularla ilgili pek çok şey öğrendim. Ben ona ne kattım? Telaffuzu kötüydü, şimdi daha iyi Türkçe konuşuyorsa, benim sayemdedir. Bazen de öyle laflar eder ki, bulunduğumuz ortamda soğuk rüzgarlar eser. Sonda söylenecek lafı, küt diye baştan söyleyiverir. İnsanı korkutacak kadar dobradır. Bunu yönünün değiştiremedim, zaten değiştirmek de istemem.
Yine de sen bir starsın, arzu nesnesisin. Denir ki, “Starların yalnız ve müsait imajı çizmesi gerekir…”
- Bunlar demode, eski klişeler! Beğenen yine beğeniyor. İlk birlikte olmaya başladığımızda, yani bunda altı sene evvel; etrafımızdaki insanlar, “Bu ilişki, acaba Murat Boz markasına zarar verir mi?” diyorlardı. O zaman bile aldırmadık biz. El ele bir film galasına gittik, ilişkimizi de herkese açıkladık. O gündür bugündür de hiç ayrılmadık. Bir de bu çağda, bir şeyi gizlemenin yolu yok ki, her şey çıkıyor ortaya. “Aynı evde yaşıyoruz ama sevgili değiliz!” desek kim inanır, kim yer? Sonunda her şey dökülüyor ortalığa. En iyisi baştan dürüst olmak.
Bedelli askerlikten yararlanabilmek için, Eliz’le Almanya’da gizlice evlenmişsiniz de şike evlilik olduğu için şimdi de boşanıyormuşsunuz!
- Tamamen palavra!
Evlenmeyi niye hiç düşünmediniz…
- Düşünmedik değil… Olabilir… Neden olmasın? Bizimkiler çocuğumuz olsa bayılır mesela. Benim de çocuk yapmaya itirazım yok ama Eliz ne evlenmek istiyor ne de çocuk yapmak!
(Fırsatı kaçırmıyorum Eliz’e dönüp soruyorum…) Hayırdır! Neden bu güzel adamdan çocuk yapmak istemiyorsun!
Eliz: (Gülüyor) Çünkü şu an zamanı değil. Kendimi hazır hissetmiyorum. Murat’ın da hazır olduğunu düşünmüyorum. İkimiz de sadece onun kariyerine odaklanmış vaziyetteyiz. E bu haldeyken anne-baba olarak o çocuğa vermemiz gereken sevgiyi, yüzde 100 veremeyiz. O yüzden öncelikle onun işiyle ilgili bütün hayallerini gerçekleştirelim, Murat o başarı duygusunu iyice yaşasın…
Hep Murat, hep Murat… Peki ya senin hayatın? Senin hayallerin? Sen bu adamın hayatını mı yaşıyorsun? Eliz nerede?
Eliz: Benim, 'ben ben' diye üzerine bastırdığım bir egom yok! Ben ona söz verdim, “Sonuna kadar seninle senin hayallerinin peşinde koşacağım” diye, sözümü tutuyorum. Beynime silah dayayan da yok.
Normalde bir Türk kızının, “Bana bak sana altı senemi verdim. Artık bu işi resmiyete dökmenin zamanıdır. Beni oyalama…” filan demesi gerekiyor…
- (Gülüyor) O zaman ben normal bir Türk kızı değilim. Bu anlamıyla daha çok Almanım. Tabii ki arzularım, hayallerim var ama hepsinin zamanı var. 27 yaşındayım daha, o da 32; acelemiz yok.
Kazandığınız paraları n’apıyorsunuz?
- Maliye bakanı Eliz! Her şeyim onda. Ben de bir lira yok. Eliz istese, beni kapının önüne koyabilir. Bütün hesap kontrolleri onda…
Eliz: Murat banka şifresini dahi bilmez!
Peki ya bir gün bir şey olsa? Allah korusun, bir anlaşmazlığa düşseniz filan…
Eliz: Bizim aramızda, para yüzünden çirkin tartışmalar yaşanmaz. Asla! İkimiz de öyle insanlar değiliz.
- Eliz benim en büyüm şansım. Gelen teklif ne olursa olsun, onun kafasında soru işareti varsa, “Hayır” derim. Ses, yetenek her şey bir tarafa, bugün ulaştığımız nokta, kesinlikle, aramızdaki bu kolektif uyumun bir sonucu. Cümleyi şöyle de kurabilirim: Benim geldiğim yer Eliz’in başarısıdır.
Vayyyyyyy!
- Geçenlerde fark ettik ki, bu altı yıl içinde, hemen her gün birlikteymişiz. Bir tek, iki hafta ayrı kalmışız. Onda da Eliz, beni Hindistan’a gönderdi. Canım sıkkındı, bir baktım elinde bir zarf, “Bu ne?” dedim, “Aç bak” dedi, Hindistan bileti. O aralar da en yakın arkadaşım Özgür, Hindistan’a gidiyordu, ben de peşine takıldım.
İKİMİZ DE MURAT BOZ MARKASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Marka oldun mu artık?
- Oldum ama olmaktan daha önemlisi marka olarak kalabilmek. İkimiz de bunun için çabalıyoruz, ikimiz de Murat Boz markası için çalışıyoruz.
Kadınların ölüp bittiği bir adam olmak sana gurur veriyor mu?
- Vermez mi? Her erkeğe verir. Çok büyük bir motivasyon.
“Bütün kadınlar benimle sevişmek istiyor” filan diye mi düşünüyorsun?
- Hiç bu açıdan düşünmemiştim.
Kadınların bu kadar beğenmesi bir erkeğin seks hayatını etkiler mi?
- Hiç bu açıdan da düşünmemiştim. Beni etkilediği yer, kamera. Klip çekerken, biliyorum ki oradalar, onlarla konuşuyor gibi hissediyorum. İnanılmaz bir şey, bakışım filan değişiyor…
“Robie Williams’a benzemek için bir tarafını yırtıyor” diyenler var…
- İlk kliplerimden 'Aşkı bulamam' Robie Williams’ın kliplerinden birine çok benziyor. Yeni yetme bir sübyandım, bilerek yapmadım ama bakışlarımda filan Robie Williams’dan fena etkilenmiştim. Haklılık payı var yani!
Peki Megan Fox senin için, “Justin Timberlake’in daha yakışıklısı” deyince ne hissettin?
- Dumur oldum. Hoşuma gitti tabii. Ama bir şey itiraf edeyim, ben Wilma’yı Megan’dan daha çok beğendim. Yine de bütün dünyanın onayladığı bir kadın seni beğenmişse, kendini çok iyi hissediyorsun.
Eliz sen? Kıskandın mı?
Eliz: Yok canım, öldüm mutluluktan! Megan Fox benim sevgilimi beğenmiş, ötesi var mı?
Shakira’yla birlikte söylemek…
- Süperdi.
Ne hissediyor insan!
- Fena şeyler! Pek çok insanla yan yana çalıştım bugüne kadar, ama onun gibi mütevazısını görmedim. Geldi en gayet salaş haliyle, “Selam. Ben Shakira!” dedi. Şaka gibi. Ne duvar ördü aramıza, ne de 'ben dünya starıyım' tripleri attı. Çok çok samimiydi, gerçekten etkilendim.
GAY DENMESİ BENİ RAHATSIZ ETMİYOR
Sana gay yakıştırması da çok yapıldı…
- Sorun yok, rahatsız olmuyorum. Hayatımda hiç homofobik olmadım. Belki bazı insanları bu cevaplarım rahatsız ediyor, kızmamı ya da daha farklı bir tepki göstermemi bekliyorlar. Ama gösterecek bir tepki yok. Bana gay denmesi beni rahatsız etmiyor.
BİZ ÇEMBERİN İÇİNDE GİBİ GÖRÜNÜP DIŞINDA YAŞAYAN BİR ÇİFTİZ
80’de doğdun, henüz 32 yaşındasın, yaşadığın bütün o sürece bakınca, ne diyorsun: Kolay mı oldu, zor mu?
- Hiç kolay olmadı. Henüz bir şey olduğu da yok. Hep çalışmak, farklı şeyler yapmak gerekiyor. Sadece çalışmakla olacak bir şey de değil. Şansın yardımı gerekiyor ve en önemlisi doğru şarkılar yapabilmek…
Siz Eliz’le ikiniz, kendinizi bu piyasanın içinde nerede görüyorsunuz?
- Biz bu çemberin içinde değiliz. Çemberin içindekiler kötü demiyorum. Sadece biz dışındayız. Biz içindeymişiz gibi görünen ama dışında yaşanan bir çiftiz.
Bu seni çekingen yapıyor mu?
- Yok. Çünkü o da kötü. Fazla kontrol de iyi değil. Bu, benim gevşemiş halim.
ELİZ'DEN ÖNCE PASPASTAKİ KEDİ BİLE DEĞİLDİM
Senin vokalistliğini yapmadığın ünlü şarkıcı da neredeyse yok…
- Evet, Tarkan, Hande Yener, Ajda… 99’dan 2006’a kadar vokalistlik zamanlarım. Single’ım 2006’de çıktı…
Eliz bu dönemin neresinde?
Her yerinde
Eliz’le tanıştığında sen nasıl bir durumdaydın, paspastaki kedi mi?
- Paspastaki kedi bile değildim! Dolanıyordum etrafta. Vokalistliğe başlamışım ama yetmiyor, kendime bir çıkış yolu arıyorum. Herkes, “Murat Boz diye bir çocuk var, bir albüm yapsa patlayacak” diyor. Yaptım albümü. Patlamadı! O yüzden birilerinin gaz vermesi filan palavra!
Paylaş