Küt diye ’Benimle seviÅŸir misin?’ dedi

"ÖNCEKİ gün bir partideydim, hiç tanımadığım bir adam bana doğru yürüdü ve küt diye ’Benimle sevişir misin?’ dedi, ’Evim çok yakın, hemen gidebiliriz...’

Allah sizi inandırsın aynen böyle dedi.                   Â

Soda içiyordum, neredeyse boğulacaktım.

O kadar inanamadım ki söylediÄŸi ÅŸeye, soda, nefes boruma kaçtı, öksürmeye baÅŸladım.      Â

Sonra kafamı kaldırdım.

Gözlerimden ateş fışkırıyordu, öfke içinde, ’Bu ne terbiyesizlik! Bu ne cüret! Ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu sizin? Bu nasıl bir davranış biçimi? Bu kadar küstah davranma hakkını kendinizde nereden buluyorsunuz? Bir sürü ülkede yaşadım, bir sürü farklı kültürle bir arada oldum, hiç böyle bir şey duymadım, görmedim, yaşamadım’ dedim.

Adam sadece gülümsedi ve şöyle dedi:

’Hey, sinir yapacak bir şey yok, burası Dubai!’

’Take it or leave it’
miÅŸ!

Ya kabul edecekmişim ya reddedip yürüyüp gidecekmişim.

Amma abartılı tepki vermişim, kibarca böyle bir soruyu sormakta ne sakınca varmış!

Daha da sinirlendim.

Bakar mısın pişkine, bir de zeytinyağı gibi üste çıkıyor her şeyin.

’Öküzzz!’ diye bağırdım Türkçe, elin İngiliz’i anlamadı tabii, iyi geceler deyip gitti."

* * *

Yukarıda okuduğunuz hadiseyi bana aktaran Dubai’de yaşayan bir Türk. 35 yaşlarında çok hoş bir kadın. Bekár. Bir gökdelen katında yaşıyor. İyi bir işi ve maaşı var. İş çıkışı spora gidiyor. Ve geceleri dışarı çıkmayı seviyor. O bir Türk expat. Daha önce Cape Town ve New York’ta çalışmış.

Yurtdışında yaşayan bütün yabancıları bilemem ama Dubai’deki Türk expat’ler çok düzgün tipler. İyi okulları bitirmişler, uluslararası şirketlerde çalışıyorlar ve "dışarı"da yükseliyorlar, "içeri"ye dönerler mi bilinmez, bir kısmı sürekli yurtdışında yaşamayı tercih ediyor.

Sözünü ettiğim bu kadın, o gece ne kadar şaşırdıysa, ben de bu olayı bana aktardığında o kadar şaşırdım.

"Nasıl yani?" dedim.

"E Dubai böyle bir yer!" dedi, "New York filan halt etmiş, çözülmüş bir yer burası..."

"Ne demek çözülmüş?"

"Ahlaki değerler açısından çözülmüş, her şeyi aşmış. Ki ben tutucu filan değilim, one stand’e bile itirazımın olmayacağı durumlar olabilir. Ama Dubai öyle böyle değil. Bakışmak, kesişmek bile yok, insanlar gece dışarı çıkıyorlar ve spor olsun diye seks yapıyorlar. Tek iyi yanı, çok emin bir yer, kimse kimseyi zorlamıyor. İstemiyor musun, hemen ’Sıradaki?’ diyorlar. Ve bu şehirde erkekler, inanılmaz revaçta. 7 ırkın temsilcisi de burada. Acayip şımarmış durumdalar. Sen kabul etmedin mi, yanındaki arkadaşına ’Benimle yatar mısın?’ diyor, o kız da uzun uzun düşünüyor mu, onu uğraştırıyor mu, hemen öbürüne gidiyor..."

* * *

Ne!

Bütün bunlar benim sevgili Dubai’mde mi oluyor?!

Aman Allah’ım!

Benim 4 yıldır yaşadığım Dubai, bambaşka bir yer. Gerçekten de ben burada dünyanın en naif, en korunmuş hayatını yaşıyorum. Üstelik bayılıyorum. Tamamen anne-baba-çocuk. Ve Nejla. Ve Filipinli yardımcımız Eli. Bizim çekirdek hayatımız bu işte. Sakin, sade, bol ışıklı, denizli, güneşli, akşam 6’da eve gelen babayı kapıda karşılamalı. Kahkahalı. Birlikte yemek yapmalı. Çalışma da var ama bir tür sayfiye hayatı. O yüzden de artık İstanbul’a sadece iş yapmaya geliyorum artık. Son dört haftadır, pazartesi günleri sabah işe İstanbul’a gidip akşam eve Dubai’ye dönüyorum ve tekrar askılı elbiseler, parmak arası terlikler...

Tamam sıkı bir gece hayatı olduğunu biliyorum, çünkü her gün yeni bir kulüp ya da restoran açılıyor, biz de geri kalmıyoruz, geceleri çıkıyoruz, güzel arkadaşlıklar kurduk ama onlar da çoluk çocuklu tipler, hepsi iyi eğitimliler, çocuklarıyla çok ilgililer...

O yüzden birdenbire bu kadar farklı bir Dubai dinleyince şaşırdım.

Bugüne kadar ben size kendi gözlüğümden anlattım Dubai’yi.

Demek ki, bir baÅŸka Dubai daha var, haberiniz olsun yani.

* * *

Beni en çok İngiliz kızlarıyla ilgili anlattığı şeyler güldürdü.

Acı ama komik.

Gerçekten de, buranın bir Arap ülkesi olduğunu unutturacak kadar İngiliz var etrafta. Ve bu gelirleriyle İngiltere’de bir orta sınıf gibi yaşayacakken burada krallar gibi yaşıyorlar. Birkaç basamak yükseliyor hayat standartları. Filipinli yardımcılar, hizmetçiler, şoförler, inanılmaz büyük evler, rüya gibi arabalar, haliyle bu gevşeklik, rahatlık, davranış biçimlerine de yansıyor...

Sıcak rüzgárlar esiyor...

Hep yaz hali...

İçki sonsuz...

Haliyle libido tavanda!

Dolaştığınız her yerde sarhoş İngiliz kızlarına rastlıyorsunuz. Gecenin bir saatinden sonra dağıtma görüntüleri başlıyor: Ayakkabılar bir tarafa atılmış, etekler bele sıyrılmış, adamların kucağındalar, o yalın ayaklarla tuvalete gidiyorlar, tekrar adamların kucağına tünüyorlar. Bu açıdan bakıldığında biz onlara göre çok daha modern, temiz ve görgülü kalıyoruz.

"E tabii" diyor arkadaşım, "Erkekler de kolaya alışıyorlar. Sekse ulaşmak çok kolay çünkü burada. Zaten kimse bağlanmak da istemiyor. Bu da neredeyse son yılların parolası: No commitment (Bağlanmaya hayır!) O yüzden diyorum ki, buraya gelmek isteyen bir sürü insan var, bilgilendirmekte fayda var: 20 yaşlarındakiler için süper. Çünkü bu hayat, onların hoşuna gidebilir. Hele erkekler için mükemmel. Ama kadınsanız, 30’larınızın üzerindeyseniz, düzgün insanlar ve ilişkiler peşindeyseniz Dubai mi? Bir kere daha düşünün derim!"
Yazarın Tüm Yazıları