Paylaş
Anne-kız şahane bir şey yaşadık!
Kıbrıs’a Yakın Doğu Üniversitesi’ne söyleşiye gittik.
9 yaşındaki kızım, artık her yere birlikte gidebileceğim bir arkadaş. Onunla seyahat etmeye bayılıyorum.
Zaten gelecek yaz için karar verdik, sırt çantalarımızı alıp, trenle Avrupa’yı gezeceğiz. Arıza yaratmıyor, uyumlu, tek şartı sıcaklık 25 derecenin üstüyse şort giymek, Dubai doğumlu ya...
Yakın Doğu Üniversitesi’nde öğrencilere mesleğimi nasıl tutkuyla yaptığımı anlatırken, Alya da dinleyiciler arasındaydı...
Doğru soru
Öğrenciler bana sorular sordu.
Baktım, bizimki de parmağını kaldırıyor.
Sordu: “Gazeteci olmaya kaç yaşında karar verdin?”
İkinci sorusu: “İyi bir iş yaptığında ne kadar mutlu oluyorsun? Ve o mutluluk ne kadar sürüyor?”
Doğru soru!
Çünkü bu meslek öyle nankördür ki, mutluluğunun uzun sürmesine izin vermez, geçer gider. En fazla 24 saatliktir her şey, artık o kadar bile değil.
Daha sonra öğrencilerin olmadığı bir yerde, “Beni mi, mesleğini mi daha çok seviyorsun?” dedi.
Bir de konuyla alakalı olmayan bir şey sordu: “Sen kaç yaşında ilk öpüşmüştün?”
Beni meraklarıyla güldürüyor:
“Göbek bağı kesilirken ağrı oluyor mu?”
“Seks, sadece çocuk yapmak için di mi?”
“Hayvanlar da seks yapıyor. Onlar da evleniyorlar mı?”
Annesine çekmiş, çok açık, utanması yok, merakları çok, sordukça soruyor.
Ama tabii ben oraya sadece Alya’nın sorularını cevaplamak için gitmedim...
Suat Hoca...
Kuzey Kıbrıs’ta yedi üniversite var.
Amiral gemisi Yakın Doğu Üniversitesi.
2500 dönüm arazi üzerine kurulmuş.
Eskiden Lefkoşa’nın çöplüğüymüş, şimdi görseniz pırı pırıl, devasa bir kampüs...
Kurucu rektör, Dr.Suat Günsel.
Enteresan biri. Kod adı ‘Suat Hoca.’
İnanılmaz bir ODTÜ âşığı.
Kurduğu üniversitenin adı da ‘Orta Doğu’dan ilhamla ‘Yakın Doğu.’
Fizik okumuş ODTÜ’de. Sonra gelmiş Kıbrıs’ta dershane açmış, çünkü o arada eğitim sistemi değişmiş, üniversitelere sınavla giriş başlamış.
İleriyi gören bir eğitimci, girişimci.
Dershaneden sonra ver elini üniversite...
Şu an 16 fakültelik, 101 bölümlük, 187 master ve doktora programıyla, 97 farklı ülkeden gelen, 21 bin öğrencisi bulunan Yakın Doğu Üniversitesi, Kıbrıs’ta yüksek eğitimin birinci adresi. Bir de bünyelerinde eğitim ve araştırma hastaneleri var.
Suat Günsel, 1.1 milyar dolarlık eğitim yatırımıyla, Forbes’un ‘Global 1000 Listesi’ne girmeyi başarmış. Sadece eğitim yatırımıyla listeye girebilen tek isim...
Otomobil Müzesi
Çocukları da en az babaları kadar girişimci. Oğlu Yard. Doç. Dr. İrfan Günsel, üniversitenin mütevelli heyeti başkanı.
Müthiş bir araba tutkunu. Üniversitenin içinde 75 otomobilden oluşan bir müze var.
Kuzey Kıbrıs’ın tek otomobil müzesi.
Ama ne otomobiller!
Âşık olursunuz, o kadar güzeller.
Hepsi de çalışır vaziyette. Alya’yla tek tek bütün otomobilleri inceledik, fotoğraflar çektirdik.
En az babası kadar girişimci olan İrfan Günsel, Yakın Doğu Üniversitesi’nin 25’inci yıl etkinliklerinin düzenlenmesinde en çok emeği geçenlerden biri...
Herkesle fotoğraf
Ben çok sevdim bu üniversitede konuşma işini. Sevgilim uyarmıştı beni, “Kimseye öğüt vermeye kalkma” diye...
Öyle bir şey yapmadım.
Sadece kendi hikâyemi anlattım, işimi nasıl severek, heyecanla, tutkuyla yaptığımı... Sonra interaktif bir sohbete döndü.
Kıbrıslıların açıklığına, samimiyetine, yalansız ve oyunsuz oluşlarına bayıldım.
Herkes aklındaki neyse küt diye söyledi.
Biri çıktı “Sizin gibi bir kadınla evlenmek istiyorum, tavsiye eder misiniz?” dedi.
“Valla sevgilime sor! Ne desem yalan olur. Ben bir adamı doğduğuna pişman edebilirim, böyle bir kapasitem var, bir daha düşün istersen!” dedim.
Söyleşi sonunda, Allah sizi inandırsın, bütün okulla tek tek fotoğraf çektirdim.
Instagram çağında yaşıyoruz, artık herkes ya ‘selfie’ ya kendine özel fotoğraf istiyor. Genel bir fotoğrafta yer almayı kabullenmek istemiyor. Ben de onları anlıyorum.
Gençlerle akşam Peter Marvey gösterisinde buluşmak üzere ayrıldık...
Sihrin prensi
Peter Marvey kim mi?
Dünyanın en iyi sihirbazlarından biri.
Sihir dünyasının İsviçreli yakışıklı prensi, David Copperfield klasında biri.
Kimilerine göre ondan daha da iyi.
Adam, kendi vücudunu ortadan ikiye böldü, üstü kaldı, altı bisiklete bindi, başka yere gitti. Ben de biliyorum böyle bir şey mümkün değil. Ama gözümün gördüğü o.
Sonra uçtu, dandik uçmak değil, harbi uçtu, dünyanın en gelişmiş uçma numarasıymış onunki...
Tavandan zincirlerle asılı durumdaydı.
Biz sahnede ona bakarken, adam, ‘hooop’ diye seyircilerin arasından çıktı.
Aklımızı uçurdu.
İzah edebilmek, “Nasıl yapıyor?”u açıklamak mümkün değil.
Bir ara sahneye çıkacak bir gönüllü aradı.
Ben böyle durumlarda koltuğumda iyice gömülürüm ki fark edilmeyeyim, buharlaşayım, yok olayım...
Ama kadere bakın ki, sahne görünce dayanamayan bir kızım var, Alya fırladı, elini havaya kaldırdı Peter onu seçsin diye...
Ve seçti. Peter Marvey, onun üzerinden bir iplik numarası yaptı. Sonra yanıma geldi Alya, “Peter’i çok sevdim, keşke beni de uçursaydı!” dedi.
“Yok daha neler!” dedim.
Onu bunu bilmem, Yakın Doğu Üniversitesi, yaptığı 25’inci yıl etkinlikleriyle öğrencilerini uçurdu.
Daha da uçuracak!
24 Mayıs’ta Deep Purple konseri
4 yıl önce...
Jennifer Lopez Kıbrıs’a konsere gelecekti.
Rum kesimi sıkıntı yarattı.
Bunun bir diğer adı ‘lobi.’
O kadar çok protesto ettiler, o kadar ettiler ki...
Lopez, korktu ve gelmekten vazgeçti.
Tırsıyorlar
Aynı şey, Iglesias konserinde de oldu.
Yine dört yıl önceydi.
Julio Iglesias konsere gelecekti, hatta 250 bin dolar avans aldı.
Son anda o da vazgeçti.
Kıbrıs’ta böyle bir sorun var.
Dünya çapında ünlü şarkıcılar, önce ayıla bayıla gelmek istiyorlar, sonra baskılara dayanamayıp tırsıyorlar.
Yaşasın rock’çılar!
Amaaaa....
Rock’çıların gözünü seveyim!
Ne varsa, hâlâ rock’çılarda var.
Eski-meski de fark etmiyor, o itiraz eden, sorgulayan, başkaldıran ruh hiç değişmiyor.
70’lerin ve 80’lerin efsane hard rock grubu Deep Purple, Yakın Doğu Üniversitesi’nin davetini kabul etti ve “Bekle beni Kıbrıs! 24 Mayıs’ta geliyorum” dedi.
Kendi internet sitelerinden de bunu ilan etti.
Size bir şey söyleyeyim mi, ben bunu okuyor olsaydım, havamdan geçilmezdi!
“Bizim okul da 25’inci yıl etkinlikleri için Deep Purple’ı getiriyor, sizinki kimi getiriyor?” derdim, başka okullardaki arkadaşlarımı gıcık ederdim.
Sadece Deep Purple mı?
Hayır! Devamı da var...
Moskova Devlet Balesi’ni de getiriyorlar.
Türkiye’den de bir sürü konuk vardı: Haldun Dormen, Mete Horozoğlu, Şebnem Ferah, Can Bonomo, Pinhani, Yüksek Sadakat, Kolpa, Yekta Kopan, Mehmet Turgut ve 80’ler dizisinin oyuncuları...
Liste, Alya ve bana kadar uzadı!
Kıbrıs’tan şahane anılarla döndük.
Yandık!
Şimdi Alya soruyor: “Bundan sonra hangi üniversiteye gidiyoruz?..”
Paylaş