(Erkekler de göz atabilir!)İTİRAF EDİYORUMİlk beraber olduğum erkekle evlendim ben.
Büyük bir aşk ve cinsel çekimdi. Öyle böyle değil yani. Eğitimliyim, kafam çalışıyor, kocamı seviyorum, evliliğimde mutluyum. Ama son 5 yıldır -toplam 15 yıldır birlikteyiz- başka bir erkekle seks yapmanın nasıl olacağını merak eder oldum. Evet, itiraf ediyorum. Eşimde son zamanlarda, erektil disfonksiyon var, belki de bu, uzun zamandır birlikte olmanın bir sonucu, belki de işindeki stresin, belki de her erkekte zaman zaman olabilen bir şey, cevabını bilemiyorum. Ve ben, başka bir erkeğin bedenini merak ediyorum. İnsanım ve merak ediyorum. Tıpkı erkeklerin Angelina Jolie’yle seks yapmanın nasıl bir şey olacağını merak etmeleri gibi, ben de Brad Pitt’le seks yapmanın nasıl olacağını merak ediyorum. Erkeklerin kendi cinsellikleri ile övünmeleri çok hoş karşılanırken, hiç bir şekilde ahlaki bir yargılamada bulunulmazken, hatta takdire şayan görülürken, bir kadının başka bir erkekle sevişmeyi merak etmesi, uygulamasa bile düşünmesi ya da karşısındakine bu soruyu sorması, neden ahlaksızlık olarak algılanır bu toplumda? (Sevil N.)
- Size katılmaktan başka yapabileceğim bir şey yok. Üstelik Angelina Jolie ve Brad Pitt örneği son derece yaratıcı. Ve gerçekçi. Bunu açıkça itiraf edebilmenizi de çok cesur buluyorum. "İnsanım ve merak ediyorum" cümlenizin durumu en iyi özetleyen şey olduğunu düşünüyorum.
HERKESİN MERAKI
Garipsemedim desem yalan olur. Ama bunun sizin "doğal" haliniz olduğunu bildiğimden, bunları uçukluk- kaçıklık adına yapmadığınıza inandığımdan, durumu çok da abartmadım. Ancak şunu da söylemeliyim: Garipsememe rağmen, eğer siz Berna Laçin’in o lafı üzerine, o soruyu sormasaydınız, bu defa, ben o sorunun cevabını merak ediyor olacaktım. "Ne yani, bu kadın sadece bir kişiyle mi birlikte olmuş hep?" diyecektim. Belki de kendi içimizde sorduğumuz sorulara, siz, ses olduğunuz için sivriliklerinizi hoş karşılayabiliyoruz. Toplumun sesi olmak, ille de sıkıntıları, siyasi sorunları dile getirmek demek değildir, biraz da sizin gibi davranmaktır. Kendi soruyormuş gibi, herkesin merak ettiği şeyleri sormaktır. (Serdar.)
- Teşekkürler. Ama bu güzel sözlerinizin üzerine en fazla 15 dakika yatabilirim. Sonra hemen kendimi, kendime getirmem gerekir. Ama biliyorsunuz değil mi, bütün bunları planlayarak organize ederek yapmıyorum, o anda öylesine şekilleniyor. Öpüyorum.
ANNEMİN BOYANIRKEN
Annem ve babam 30 yıllık bir evlilikten sonra boşandı. Bu evliliği ve eşini 30 yıl boyunca omuzlarında taşıdı annem. Üstelik eğitimli ve ekonomik bağımsızlığı olan bir birey olmasına rağmen. Ve ilginçtir, bu kararı verdiğinde insanlar, desteklemek yerine, önleyebilmek için araya girmeye çalıştı. Yakın çevreden gelen abuk sabuk yorumlar şöyle oldu: "30 yıl çekmişsin, biraz daha çek!", "Kumarına, içkisine, bu yaşa kadar katlandın, biraz daha katlan." Beni bile ara bulucu yapmaya çalıştılar. Kabul etmeyince suçlu oldum. Ama beni en çok şaşırtan, annemin boşanma kararını insanların kabullenmemesi oldu. Çünkü o, onları korkutan bir şey yapıyordu: "Ben bu düzene hayır diyorum. Artık yeter!" diyordu. Bizim ülkemizde evliliği, aileyi kadın yürütür. Kadın fedakarlık yapar, kadın hem evde hem dışarıda çalışır. Kadın, erkeğin seks kölesidir, çocuk makinesidir ve bunun ötesinde susması gereken bir mahluktur. Boşanan kadın, bütün dengeyi bozuyor! O yüzden, Elif Germiyanligil’in "Kızıma örnek olsun diye boşandım" lafının ne kadar da aklı başında bir söylem olduğunu umarım insanlar bir gün anlarlar. (Rukiye.)
- Evet çok doğru. Kadınların yaşadıkları olumsuz olaylar karşısında, durumu doğru değerlendirmeleri ve doğru tavrı göstermeleri çok önemli. Her ilişki, her evlilik dünyalar kadar farklı olsa bile, bir rol-model oluşturuyor. İnsanın ilk rol-modeli de annesi. Onu sus pus, mutsuz yenilmiş ve çaresiz durumda görmek istemiyor. Sizin doğru davranışınızı da kutluyorum.
ÇİMLERDEN KALKIN
İki buçuk yıl önce Gülhane Park’ında, çimlerin üzerinde uzanıp, eşime sarıldığım gün, bahçe işlerinden sorumlu kamyonetin sürücüsünün hoparlörle bize "Çimlerden kalkın, çabuk kalkın!" diye bağırmasını hiç unutamıyorum. Hep böyle mi olacak, bizim toplumumuzda bu tür şeyleri söyleme hakkını, hep birileri kendinde mi bulacak? Onlar kendini hep bizden daha mı ahlaklı sanacak? Belki ayıp ama, bazen Kanada’da yaşadığıma seviniyorum. (Damla A.)
- Kanada da çok soğuk be Damla. Bize düşen doğru bildiklerimiz yazmak, sormak, bu ülkede günün birinde elde edilebilecek değişeme kadar uğraşmak.
HİÇ OKUMAM
"Ben Ayşe Arman okumuyorum" diyen okurlarınızdanım. Ama bazı yazılarınız hoşuma gidiyor, bilesiniz istedim. Başka kimseye itiraf etmiyorum zaten. (Mustafa K.)
- Eyvallah. Allah sizden razı olsun.
HADİ ORDAN
Tuhaf. Gülünç. Ve geri. Yıllar geçiyor, tartışma değişmiyor: Erkeklerin "ihtiyaç duymaları" ve bunun akabinde porno izlemeleri, "striptiz" şovlarına gitmeleri, kendi aralarında belden aşağı muhabbet yapmaları, Playboy okumaları, mastürbasyon yapmaları, "kız avına" çıkmaları ve bar’a-saza gitmeleri normal de; bütün bunları yapan bir kadın ise o zaman bir ahlaksızlık, bir hafif meşreplik durumu söz konusu. Bunlara bizim ihtiyacımız olamaz çünkü biz kadınız öyle mi? Yani erkeler gibi etten kemikten değiliz biz. Ulvi yaratıklarız ya, böyle dünyevi isteklerimiz yok bizim. Hadi ordan! (Banu Y.)
- Benim için bu söylediğiniz günün lafı: "Hadi ordan!" Bütün söylediklerinizin altına imza atıyorum. Sorun şu ki, 15 yıl önce de böyle düşünüyordum, 15 yıl sonra da aynı şeyleri düşüneceğiz herhalde. Sevgiler.