Kadın olmak kolay değil...

Çarşamba günü part-time ev kadınlığı üzerine bir yazı yazdım, Dubai'deydim. Perşembe sabahı İstanbul'da yeniden canavar iş kadını oldum.

Röportaj yapılacak insanlara saldırmaya başladım. O arada mail'leri gördüm, bu konuda herkesin bir fikri var, ben de size 4 tanesini ilettim...

BU KADAR EV KADINLIĞI YETER

Part-time ev kadını yazınızı okudum da, cevap yazmadan edemedim:

Ben de Dubai'de yaşıyorum.

1 yıl oldu. Eşimle evlendikten sonra her şeyi bırakıp geldim. Evet efendim aşkım için, kocam için, evim için, mutluluğumuz için!

Gel gelelim, şu anki ruh halimi birkaç kelimeyle şöyle özetleyebilirim:

Bu şirin ev kadınlığından fena halde sıkılmış durumdayım! ODTÜ'yü bitirdikten sonra en büyük bankaların birinde müfettiş olarak çalıştım 3 yıl. Tüm banka, yöneticiler, herkes önümüzde salto dururken ben bavulumu toplayıp Dubai'ye geliverdim:

Hayat, hep iş miydi? Tabii ki hayır! Hem aşkın yanında, kariyer de neymiş? Hayatımın adamını da bulmuşum, seviyorum ve gidiyorum...

Bu kadar.

İyi güzel ama bunlar yeterli değilmiş...

Hayatta dengeler çok önemliymiş.

Ya bu ya öteki olmuyormuş.

Hayatta her şeye ihtiyaç varmış.

Ben sandım ki, aşkım ve yeni hayatım bambaşka ve süper olacak.

Evet, ilk aylar öyleydi ama 1 yılı aşkın süre evde oturunca, özgüven, özsaygı, ego, süper ego ne varsa darmaduman oluyor. İş arıyorum ama kendime göre bir iş bulamıyorum... Arkadaşlar edindim çeşitli milletlerden, çok güzel, vizyonum genişliyor, ama işte ne yaparsam yapayım, bu hayata bir şey katmadığımı hissediyorum.

Demek istiyorum ki, şimdilik hoşunuza giden bu part-time ev kadınlığı halini, olur da her gün yaşamaya karar verirseniz, lütfen hayattaki dengeleri (ve beni) hatırlayın! (T.F)

İDEALİ YARI YARIYA

- Yaşadıklarınızı bu kadar açık ve net paylaşmanız beni acayip mutlu etti. Bu sabah döndüm Dubai'den, eğer dün görseydim mail'inizi, mutlaka tanışmak için yanınıza gelirdim. Artık bir dahaki sefere. Haklısınız, ben de hayatta dengelerin önemine inanıyorum. O yüzden, part-time ev kadınlığı bana uygundur diyorum. Dubai'de olmanın en iyi yanı, üç beş gün içinde İstanbul'a ve buradaki hayatıma dönecek olduğumu bilmemdir! Ama mesela part-time annelik oluyor mu, onu bilmiyorum. Olmuyor galiba. Yani bir an geliyor, dengelerin, sen istesen de istemesen de bozuluyor. Şimdilik götürüyorum. Ama ilerisi için Allah kerim diyorum. Tek bildiğim bu kadınlık zor iş. Önümüzdeki günlerde tanışmak dileğiyle...

ÜÇ KİMLİKLİ KADIN

Borsacıyım. Hem de Türkiye'nin en büyük kurumlarından birinde...

Hafta için 9'la 6 arası siyah takım elbisem, sivri burunlu pabuçlarım ve inci kolyemle müşteri peşinde koşan ben, eve gelince çiçekli mini elbisem, fiyonklu babetlerim ve renkli tokalarımla akşam yemeği için markete gitmeye bayılıyorum!

Ve tabii eşime güzel sofralar hazırlamaya...

İşte ev kadını olan ben!

Ama durun, bitmedi... Hafta sonları eski püskü jean'imi ve botlarımı giyip, kafama da kaskımı geçirdiğimde, eşimle birlikte motora atlayıp İstanbul'u keşfe çıktığımızda nerede o ev kadını?

Ya da o ciddi suratlı iş kadını?

Gittiler! Onlar maceracı, asi bir gezgine dönüşüverdiler! Pazartesi sabahı geri dönmek üzere... Buna benzer çok mail gelmiştir size.

Çoğumuz benzer şeyler yaşıyoruz.

İşimizin gereklerini yaşıyoruz ama iş dışında da bir hayat var. Ve bu hayatta hepimizin bambaşka tarzları, yaşam şekilleri var. Sivri burunlu şehir kadınları, akşam Dubai'ye değil de, şehirdeki evlerine gidiyor da olsalar, metamorfoza uğrayıp eşofmanlarını giyiyorlar anlayacağınız...

Size iyi yolculuklar ve ev kadınlığında başarılar! (Müge T.)

ACEMİ EV KADINI


- Teşekkür ederim. Bu tür desteklere ihtiyacım yok da değil. Anlaşılan size epey bir süredir bu kategorik yaşam tarzları arasında geçiş yapıp duruyorsunuz ama ben henüz bu konuda acemiyim. O yüzden görgüsüzlüğümü bağışlayın, çünkü benim iş dışında bir hayatım bile yoktu. Ama hiçbir zaman ek olduğumu düşünmedim. Sadece diğerlerinin arasına katıldığımı göstermek için o yazıyı yazdım. Zaten yazın ne yazılacak ki? Gazetelerde bile haber yok...

ÇALIŞAN KADINLARIN HAYALİ

Bütün çalışan kadınların hayalidir aslında ev kadını olmak.

Tabii seven-sevilen bir partner ve güzel bir ev, elle dokunulacak uzaklıktaysa...

Yan gelip yatmayacak kadın tabii, evinde çalışacak, kendince bir şeyler üretecek...

Aksini iddia eden var mı?

Bunu, ister kadınların kolayı seçmesi olarak değerlendirin (Lütfen hanımlar, inkar etmeyin!) ister, doğanın en güçlü çağrısı olarak...

Çocuk sahibi olmaktan, anne olmaktan söz ediyorum. Ve biliyor musunuz...

Bu bana çok doğal ve insancıl geliyor.

Neden suçluluk duygusu varmış gibi bir üslup var yazınızda anlayamadım Sayın Arman? (Süleyman A.)

ÖYLE DEĞİL CANIM

- Valla, bütün kadınların hayali aslında ev kadını mı olmaktır, bilmiyorum. Ama zannetmiyorum. Evet seven ve sevilen bir partner, güzel bir ev, (maddi sorunların olmaması, sanırım kastettiğiniz bu) önemli. De kardeşim... Hayat, sadece bunlardan mı ibaret? Yani deli gibi çalışan, yaptığı işi iyi yapan ve keyif alan birçok kadına kazandıkları parayı verseniz, ‘‘Hep bu anı beklemiştim. Kariyer hayatına elveda. Hoş geldin ev kadınlığı!’’ mı diyecekler yani? Hiç zannetmiyorum. Her zaman her yerde her şeyde olduğu gibi, kimileri balıklama atlarken, kimileri şiddetle reddedecektir. Türkçesi bu kadar keskin, bu kadar kendinden emin bir genelleme yapmanızı doğru bulmuyorum.

AKŞAM EVE GELEN GENEL MÜDÜR

Bodrum'da tatildeyim, ben de bu konuda bir iki satır yazayım dedim.

Ne mutlu ki, sen haftanın bir kısmını ev kadını, diğer kısmını de kariyer kadını olarak yaşayabiliyorsun. Ben bu iki kimliği aynı anda yaşamak zorunda olan kadınları temsil ediyorum. İş hayatı bizden zamanımızın tamamını talep ederken, aynı talep eşlerimizinden ve çocuklarımızdan da gelir.

Bütün gün kaç kişiyi idare edersen et veya kaç milyon dolarlık projelere imza atarsan at, akşam evin kapısından içeri girdiğin an, ‘‘Bu akşam ne yiyeceğiz?’’ diye bakan gözlerle karşılaşırsın...

Sabahları kocan ütülenmemiş ‘‘o’’ gömleği giymek ister...

Bunun gibi örnekleri çoğaltabilirsin.

Gündüzleri ailenden herhangi biri toplantıda olduğun için veya herhangi bir nedenle sana ulaşamazlarsa, bu durumu da anlamakta zorlanırlar. Yani iki kimliği her an iç içe yaşamak zorundasındır. Ev kadını kimliğin ile kariyer kadını kimliğin hep birbirine karışır ve bunu sağlıklı bir şekilde götürmek de çok kolay bir iş değildir. Erkeklerin yorucu bir iş gününden sonra kendilerini eve atıp ayaklarını uzatma özgürlüğüne karşı, bizim mesaimiz yatana kadar devam eder, çünkü biz aynı zamanda ev kadınıyızdır!

Neyse ki son zamanlarda, gençlerde hayatı eşit paylaşmak açısından güzel şeyler görüyorum ama genelde bizim toplumumuzda bu örneklerin çok az olduğunu düşünüyorum. (Neslihan T.)

KİMLİK BÖLÜNMESİ

Bir kadının kimlik bölünmesi bu kadar iyi anlatılır! Üstelik anlaşılıyor ki, bir hayli tecrübelisiniz. Söylediklerinize benim ilave edecek bir şeyim yok. Sadece bütün kadınların hayatta ulaşmak istedikleri dengeyi bulabilmelerini diliyorum. Ben dahil... Ve öpüyorum Neslihan. Bu tatilin kiymetini bil! 10 yılda bir çıkıyorsun zaten, sen bu çalışma temposuyla bir daha zor tatil yaparsın...

Ne işiniz var Çeşme'de hadi artık dönün şehre

Bu hafta röportaj için 9 kişiyi filan aradım. Bunun haber değeri yok, bütün röportajcılar her hafta dolu dolu insana saldırır. Bu hafta beni şaşırtan başka bir şeydi:

Kimi aradıysam Çeşme'deydi.

Nedir bu Çeşme'nin sırrı anlamadım gitti!

Tabii tek tük Bodrum'dayım diyen de var.

Ama bu yazın ‘‘in’’ yeri, belli ki Çeşme.

Ben de diyorum ki:

Ne işiniz var Çeşme'de...

Hadi artık dönün şehre...

Röportaj yapacağız herhalde!

HAMİŞ: Bunu yazı niyetine saymayın. Bu çaresizlikten kaynaklanmış küçük bir not sadece. Evet siz tatil yapıyorsunız ama biz sizin yüzünüzden iş yapamıyoruz. Bu kadar bencillik olmaz. Yaptığınız tatil size üç yıl yeter. Artık geri dönün. Yoksa gazetelere ilan vereceğim: ‘‘Röportaj yapılacak arkadaş! Eve dön, annen çok hasta, seni affediyoruz.’’
Yazarın Tüm Yazıları