Paylaş
BUGÜN sizi farklı, sıra dışı biriyle tanıştırmak istiyorum.
Cansu Şekular.
Genç, enerjik, hayat dolu ve çok iyi eğitimli bir kadın.
Kafayı da kokulara takmış.
Koku turları düzenliyor, koku haritaları çıkarıyor, koku eğitimleri ve danışmanlıkları veriyor, 2. Tasarım Bienali’nde “Koku Sözlüğü” diye bir proje hayata geçirdi.
‘Koku Sineması’ndan söz ediyor. Kısacası Cansu için koku aşağı, koku yukarı!
Anılarımızı koku ile kaydediyoruz. Bir kokuyu duyduğumuzda duygulanıyoruz, özlüyoruz, hatta ağlayabiliyoruz...
Bu tatlı kadın, Kadıköy’ün Koku Haritası’nı çıkarmış.
Şimdi sıra İstanbul’un Koku Haritası’nda...
Sana “koku terzisi” diyenler de var, “koku müteahhit”i de... Sen, tam olarak nesin?
-Ben temelinde kokunun olduğu projeler tasarlıyorum. Yaptığım her şeyde koku, bir tamamlayıcı. Kokulu sinema, koku yürüyüşleri, koku ve tat duyularının kullanıldığı atölyeler. Kısacası kokuyla nasıl iletişim kurulabileceğine dair fikirler geliştiriyorum. Danışmanlıklar veriyorum...
Bu koku meselesine kafayı nereden, nasıl taktın?
-Siyaset ve uluslararası ilişkiler okudum üniversitede. Sonra ‘Göç ve Etnisite’. Derken Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı’nın yolunu tuttum. Kültür, koku ve hafıza üzerine çalışmayı kafama o zaman koydum. Sonra da kendimi ‘Koku Haritası’ ile başlayan serüvenin içinde buluverdim.
Hepimizin koku ile bitmez tükenmez ilişkisi var, değil mi?
-Evet hem de nasıl! Günde ortalama 20 bin kez nefes alıyoruz. Türkçesi, aynı tekrarda koku alıyoruz! Biz kokuyu sadece parfümden ibaret sanıyoruz. Ama öyle değil, duyduğumuz her koku bizi bir yere götürüyor. Ve duygu durumumuzu etkiliyor...
Ben, sevdiğim bütün adamların kollarının altını kokladım. Orada güvende hissederim kendimi...
-(Gülüyor) Benim de kokuya dair farkındalığım gelişkin. Ailemin de rolü var bunda. Özellikle anneannem. Yediğim her şeyi koklardım ben. O da bana hiç, “Yemek koklanmaz kızım!” demedi. Aksine destekledi ve anlattı kullandığı malzemeleri. Duygusal bir dili var kokunun. Anısı var. Nostaljisi var. Mesela gün içinde, tesadüfen beyaz sabun ya da arapsabunu kokusunu duyduğumuzda yıllar öncesine gidebiliyoruz...
AŞKIN KOKUSU
Aşkın kokusu var mı?
-Elbette. Koku, üremeye yetkin gördüğümüz kişi ve bir şeyin lezzetli mi lezzetsiz mi olup olmadığı hakkında bize sinyaller gönderiyor. Bunların hepsinin kokuyla ilişkisi var. Seviş, sevişme, bozuk ya da çürük kokuyor, yeme!
Peki tüketimi arttırır mı koku?
-Arttırmaz mı? Bazı sokaklardan, kahve kokusu sokağa taşıyor mesela. Oraya çekiliyorsunuz. Ya da bir dükkân, kendi uzmanlaştığı ürünle ilgili tüm duyulara hitap ediyor. Kokuyla çağrılıyoruz neredeyse...
Uyutan kokular var mı?
-Mucizevi lavanta! Yapılan araştırmalar, beyindeki alfa dalgalarını harekete geçirdiğini gösteriyor. Uykuya dalmaya ve daha derin uyumaya yardımcı oluyor.
Libido arttırıcı kokular...
-Ten kokusu mesela! Bazen koku kullanmamak da iyidir!
KOKU HARİTASINI BİRLİKTE ÇIKARALIM
Koku haritası çıkarmaktaki amacın ne?
-Kentin aktif bir parçası olmak ve yaşadığım bölgenin bir duyu aracılığıyla kaydını yapmak.
Kadıköy’ün koku haritasını çıkarmışsın...
-Evet, geçe sene bitti. Ama o kadar kolay olmuyor! Bir kere deli gibi yürümek gerekiyor. Semtin her sokağını karış karış koklamak gerekiyor. Kadıköy’ü tek başıma yaptım ama İstanbul için buradan açık çağrı yapıyorum, gelin hep birlikte çıkaralım İstanbul’un koku haritasını...
Nasıl oluşturuyorsun bu haritayı?
-Sabah, öğle, akşam ve gece koklamak gerekiyor. Ben de öyle yaptım. Sonra kokular yazılıyor sokak sokak. O kokular kalıcı mı diye yürüyüşler tekrarlanıyor. Kadıköy rıhtım, gündüz egzozdan geçilmezken, gece yerini cızbız kokularına bırakıyor. Yosun ve deniz kokusu zor alınıyor mesela. Rüzgârın yönü de belirleyici. Balık Pazarı ilginç örnek mesela. Balık, sabunlu su, sigara, kan ve çürük sebze kokuyor. Kadıköy Koku Haritası’nı çıkarırken yaklaşık 50 yıldır Moda’da yaşayan bir mahalleliye sordum “Sizce Moda ne kokuyor” diye? “Eskiden güneş yağı kokardı. Şimdi kedi çişi ve mama kokuyor!” dedi. Bu arada Moda’nın belli bir bölümü de taze sarımsak kokuyor..
Peki ya İstanbul’un diğer semtleri?
-İlk aklıma gelenleri söyleyeyim. Çemberlitaş’tan Kumkapı’ya kadar rutubet, sabun, bali, solüsyon, günlük. Fatih yer yer içyağ ve limontuzu. Eminönü, plastik ve tozlu kumaş. Bir bölümü ise sedir ağacı kokuyor...
ANILARIMIZI KOKUYLA KAYDEDİYORUZ
Koku neden önemlidir?
-Gündelik hayat, kültür, deneyim, hatıra ve iletişim... Koku, bu tablonun tamamı. Bu yüzden de çok önemli. Her şeyin içerisinde var. Anılarımızı koku ile kaydediyoruz. Bir kokuyu duyduğumuzda duygulanıyoruz, özlüyoruz, hatta ağlayabiliyoruz...
Lavanta kolonyası babamı hatırlatır bana mesela. Hemen çocukluğuma dönerim...
-Çünkü koku, irademiz dışındaki tek duyu. Bu da bizi hafıza ve koku arasındaki ilişkiye götürüyor. Koku hafızası, en güçlü hafızamız. Her kokuyu, aslında bir çeşit bankaya kaydediyoruz. O kokuyu, koku bankasına kaydederken de önce bir kart açıyoruz. Sen mesela o karta, örneğin lavanta kolonyasını, Adana, baba, mutluluk, güven gibi ifadelerle kaydediyorsun ve hafızanda bunların bir araya geldiği bir resim çiziyorsun. Sonra da “hoop” koku kartını bankaya geri koyuyorsun. O kokuyu tesadüfen bir yerde duyduğunda, da “küt” diye kapsüllediğin o ana ve o hislere geri dönüyorsun. Doğru koku iletişimi yapan markalarda bu kısım çok önemli oluyor. Yaratılacak kokuyla bir mesaj eşleşmesi yapılacağı için, doğru kokuyla, hafızamız bize hem birçok şeyi hatırlatabilir hem de kararlarımızı etkileyebilir.
Paylaş