Hocam, oğlumun cebinde Viagra buldum... Bağımlılık yapar mı? Başına bela açar mı?

Evvelki gün başlayan "40 yaş kadını dizisi" bugün sona eriyor. Bu son bölümde sizi Profesör Osman Müftüoğlu ve gazeteci Haşmet Babaoğlu ile baş başa bırakıyorum. 40 yaş kadınları! Kendinizi sevin, kendinizi iyi hissedin ve bol bol sevişin!

Haberin Devamı

Testosteronu düşük danışanlarınıza ne veriyorsunuz?

Ben bir şey vermiyorum. Erkekleri üroloğa, kadınları kadın hastalıkları uzmanına yönlendiriyorum. Onlar, hormon desteğinde bulunuyorlar.

Menopozda hormon alımı?

O başka. Onun libidoyla bir alakası yok. Menopoz esnasında alınan hormonlar cinselliği etkilemiyor. Cilt sorunlarını biraz geçiriyor o kadar. Ama bunun için hormon almaya değer mi? Ben hormon replasmanının, meme kanseri ve damar problemleri gibi yan etkileri olduğunu düşündüğum için önermiyorum. Ama tabi kadın hastalıkları uzmanı değilim./images/100/0x0/5641f51df018fb2f2cd41739

MENOPOZDA HORMON REPLASMANINI DESTEKLEMİYORUM

Eşiniz peki? O da hormon almıyor mu?

Hayır. Menopoz hastalık değil ki, biyolojik bir değişim dönemi. Çok özel durumlar dışında, ben hormon replasmanını gerekli bulmuyorum. Ama benden farklı düşünen meslektaşlarım var.

Peki kadınlar Viagra kullanmalı mı?

Bu konuda araştırmalar sürüyor. Henüz bilimsel bir yanıtı yok. Ama mantıken kullanabilmeli.

Testosteron jeli kullansınlar mı?

Eğer serbest testosteron seviyeleri çok düşmüşse, neden olmasın? Ama bunu mutlaka bir kadın doğum uzmanına danışmalılar.

Viagra kullananlarda kalp krizi ihtimali gerçekten var mı?

Başlangıçta erkekler Viagra türü ilaçlardan çok korkuyordu. Bu konu biraz aşıldı. Çok ciddi kalp yetmezliği ya da hiper tansiyon olmadığı sürece, bu tip ilaçlardan faydalanmak konusunda erkekleri çok korkutmamak gerekiyor.

Ne kadar yaygın Viagra kullanımı Türkiye’de?

Korkunç. Türkiye gibi cinselliğin tabu olduğu bir ülkede, tahmin edersiniz ki, en çok satan ilaçlar listesinde ilk 10’a giriyor.

Peki hekimlere danışmadan mı alıyorlar?

Tabii, tabii. Güya reçetesiz alınamayan bir ilaç. Ama üretici firmalar, bunu dolaylı reklamla duyuruyorlar. Çoğu erkek de, el atından alıyor. Kesinlikle yanlış. Kullanma niyetindeysen, ihtiyacını doktora anlat, o sana hem bununla ilgili bir sağlık sorunu olup olmadığını anlatsın, hem de daha iyi yararlanmana yardımcı olsun. Ama işte bizde hastalar bu tür konuları doktorlarla bile konuşamıyorlar.

VİAGRA, İLERİ YAŞTAKİ ERKEKLERDE CİNSEL SAPKINLIĞA YOL AÇABİLİYOR

Sizinle nasıl konuşuyorlar?

Bir grup ayağa kapıya yönelmişken, eşine diyor ki "Biraz çıkar mısın, hocayla bir şey konuşacağım!" Ya da tam kapıdan çıkarken, son anda aklına gelmiş ki, "Hocam, unutmadan bir maruzatım olacak" diyor. "Tabii dinliyorum" diyorum, kadın o esnada çıkmış oluyor, adam hemen kapıyı kapatıyor, "Hormonlarıma da bir bakar mısınız?" diyor ve ekliyor: "Bir şey önerirseniz hanımın dışında konuşalım!" Bir grup da var ki çok rahat, gülüyor, kendiyle dalga geçiyor. Gayet komplekssiz, doğru tavır da bu olmalı.

Daha genç yaşta olup kullananlar var mı?

Evet, var. Genç erkeklerde Viagra, cinsel organı -erkekler arasındaki deyimle- beyzbol sopasına dönüştürüyor. Gençler bunu fark etmişler. Partilerde filan kullanıyorlar. Çoğu aile "Oğlumun cebimde bunu buldum" diye getiriyor endişeyle, "Ne yapabiliriz? Bağımlılık yapar mı? Başına bela açar mı?" diye soruyor.

Siz ne cevap veriyorsunuz?

Suistimale kaçılmadığı sürece zararı yok. Ama yine de, genç insanların kullanması hoş karşılanmamalı. Viagra orta ve ileri yaştaki erkekler için gerekiyor. İleri yaştaki erkeklerde de, cinsel sapkınlığına da yol açabiliyor.

Nasıl yani?

Cinsellik başka boyutlara taşınıyor. Daha sert, daha talepkar seks gibi. Bir ara Amerika’da "Madem Viagra ve benzeri ilaçlar cinsel sapkınlık eğilimlerini dürtüklüyor, bunlar yasaklansın" tartışmaları bile yaşandı. Hiçbir şeyi abartmamak gerekiyor.

İflah olmaz şekilde poligam olmak manasız

Tabii siz ideal olanı anlatıyorsunuz da, bir de poligami diye bir şey var...

Olmaz mı? Var tabii. Bir araştırmaya göre, dünyadaki bütün erkek cinslerinin -kediler, köpekler, atlar, kuşlar, aklınıza ne gelirse dahil edin- sadece yüzde 3’ü monogam...

Bak işte...

İyi de, ben ölünceye kadar bir tek eşiniz olsun demiyorum ama iflah olmaz bir şekilde poligam olmanın da manası yok! Bir de bu kadar çok poligam olmak, sadece daha güçlü seks ya da hayatın her noktasının tadına bakmak anlamına gelmiyor. Madalyonun öteki yüzü de var: Dağılmalar, toplanmaların güçleşmesi, daha çok hastalanma, daha çok ruhsal travma...

Kadınlar daha mert

Erkekler, duygularını anlatma konusunda inanılmaz yalancı. Kadınlar çok daha mert, çok daha açık sözlü. Erkeklerde, karar değiştirme, tanıdığını satma, sosyal ilişkilerini birden bire gözden çıkarma, yaşanmışı yok sayma eğilimi çok daha fazla. Kocası ölen bir kadın, altı ay kimseyle birlikte olmayabilir. Ama karısı ölen bir erkeği, birkaç hafta sonra, rahatlıkla bir başka kadınla görebilirsiniz.

Kocam kızgın tuğla gibi

Orta yaşın gençlik döneminden farklı bir şey olduğunu kabul etmemiz ve buna kendimizi hazırlamamız gerekiyor, değil mi?

Evet, kendinizi ve bedeninizi ne kadar iyi hazırlarsanız, o kadar hasarsız atlatırsınız. Bu sadece cinsel alanda yaşanan bir farklılaşma değil. Duygusal yönleri var, psikolojik yönleri var, biyolojik yönleri var, genetik yönleri var, hormonal yönleri var. Bu farklılaşmanın aslında bir standartizasyonu da yok. Aşmanın tek yolu da, iki tarafın da birbirinde olan değişiklikleri dinlemesi, anlamaya çalışması, en azından bunun için uğraşması. Yazık çünkü tam da birtakım sivriliklerimizden kurtulduğumuz, biraz hamur olduğumuz, birbirimize benzediğimiz yaşlar... Kopmalar, ayrılmalar çok acı... Bana bir hastam demişti ki, "Kocam kızgın bir tuğla gibi." "Nasıl yani?" dedim. "Hep öfkeli" dedi, "Yemek yerken öfkeli, televizyon izlerken öfkeli, seks yaparken öfkeli, benimle konuşurken öfkeli. Her şeye aşırı reaksiyon veriyor."

Bu adamın normal bir tuğlaya çevirmek için ne yapıyorsunuz?

Bilgilendiriyorum. O bilmiyor, halbuki orta yaş krizi yaşıyor. Aynı şey kadınlar için de geçerli, "Bazı erkekler de karımın benimle alakası yok" diyor, "Buza sarılıyor" gibiyim. Adam da haklı, kadın da haklı. Onlara, bir türbülans yaşadıklarını anlatmak gerekiyor. Orta yaş virajındalar.

Erkek olmak tahmin ettiğinizden daha zor

Adınız çok çok genç bir kadınla aşk dedikodularına karışsa...

Karışmak ne kelime, basbayağı aşk yaşadım ben! Bundan sonra da aynı şey başıma gelebilir. Aşk, yaş farkı falan dinlemez. /images/100/0x0/5641f51df018fb2f2cd4173b

Utandınız mı?

Yok hayır, hissettiğim şey utanmak değildi. Daha çok sıkıntıydı...

Nasıl yani?

Bıyık altı gülümsemeler filan. Hadi onlara da alışmıştım ama bu kadar hasetle karşılanmasına şaşırdım. Resmen öfkeli bel altı darbelerine maruz kaldım. İşin ilginci, bütün bunları ilişkinin kadın tarafı kaldırabiliyor ama ben zorlandım.

Peki, sizi kendinizle ilgili şaşırtan bir şey oldu mu?

Oldu. Benim hayatıma giren akranım ilk kadın, karımdı. Ve 28 yaşımdaydım. Ondan önceki sevgililerimin tümü benden büyüktü. ’Mezun’ filmindeki Anne Bancroft gibi kadınlar haricinde, karşı cinsten herkes gözüme ’çocuk’ gibi görünüyordu. Bu eğilimim benim yaşım Anne Bancroft’un yaşına gelinceye kadar sürdü. Bu yüzden son yıllarda, sevdiğim kadınlarla aramdaki yaş farkı açılmaya başlayınca herkes gibi ben de şaşırdım.

Dirilik, güzellik ne kadar önemli?

Adriana Lima’nın fiziğinin parıltısı ve çekiciliğiyle, hangi orta yaşlı kadın yarışabilir? Yine de, ben kendi adıma şunu söyleyebilirim: Öyle zamanlar olur ki, güzel bir fiziğin yaktığı ateş, sıra yatağa gelmeden çok önce söner! Beyin, gövdeden daha çekici ve daha belirleyici. Çünkü baştan çıkaran beyin!

Partneriniz size menopoza girdiğini söylemese, gizlese...

Ben kadınları her yönleriyle sevdim, seviyorum. Belki de onları ilk ’olgun kadınlar’ bahçesinde tanıdığım için. Bitmez tükenmez güzellik takıntılarıyla, şefkat eğilimleriyle, baştan çıkartmaktan çok hoşlanmalarıyla, erkeklerin boş sandıkları bence çok derin konuşma konularıyla ve süsleri püsleriyle sevdim. Buna menopozları da dahil! O yüzden birlikte olduğum kadının menopoza girdiğini söylemekten kaçınması beni çok üzer ve sarsardı.

Son soru: Erkek olmak ne kadar zor?

E, çok zor. Düşünsene, gençken testosteronun var ama hayatta "yer"in yok! Tam ayaklarını sağlam basmaya, sosyal iktidara kıyısından köşesinden tutunmaya başlıyorsun; bu sefer de testosteronun düşüyor, libidon çuvallıyor. Bu zavallı kaderi, iktidar düşkünlüğünle perdelemeye uğraşıyorsun. Bu yüzden erkeklerin cinsel hayat ve kadınlar konusunda söylediklerine mesafeyle yaklaşmak gerekiyor...

OKUR GÖRÜŞLERİ

Senin son kullanma tarihin geçti!

54 yaşında, hayattan zevk alan, kendine bakan, kültürel birikimi olan, sosyal, kişiliğiyle saygı gören bir kadınım. Kesinlikle orta yaşların başında olduğumu düşünüyorum. Ruh-beden ilişkisi de böyle bir şey olmalı, bedenim de ruhuma eşlik ediyor. Hálá hoş ve çekici bir hanım olduğum söyleniyor. Cesurum da. İki yıl önce bana "Senin son kullanma tarihin geçti!" diyen eşimi tek celsede boşadım. Masayı dağıtmadım ama bir anlamda "Hadi len!" dedim. Size bir şey söyleyeyim mi? İyi ki demişim! Kimse kimseye mecbur değil bu hayatta. Ve hayat hep güzel. Hele canını sıkan kocalar olmadan daha da güzel! (Ayseli M.)

Sesi kalın ve kıllı erkeğin testosteronu daha mı fazla


İster inanın ister inanmayın. Testosteronun ölçüsü, erkekteki ses kalınlığı veya aşırı kıllanmadır. Benim yazdıklarımın doğru olup olmadığını çevrenizdeki sesi diğerlerine göre kalın boru gibi bir erkeğe cinsellik konusunda teğet geçmeye çalışın ve sonucu görün. Doktor değilim ama tecrübeli bir kadınım. Osman Müftüoğlu’na sorun isterseniz... (Nergis K.) /images/100/0x0/5641f51df018fb2f2cd4173d

Dediğinizi yaptım ve Osman Hoca’ya sordum, "Doğrudur" demesin mi? Desin! Erkekte de, kadında da ses kalınlaşması hormonla ilişkiliymiş. Kıl tüy meselesine ilerleyen günlerde, o kendisi yazacak.

TEŞEKKÜR EDİYORUM

"Türkan Saylan..." diye aradı bir arkadaşım "Öldü mü?" dedim. "Evet" dedi. Önce bir sessizleştim. Kendi içime çekildim. Ama sonra yüksek sesle ona teşekkür etmek geldi içimden. Şimdi ediyorum: Bu ülkenin gençleri ve kadınları için yaptıklarına, bize yol göstermiş olmasına, ışık tutmasına, cesaretine, meydan okumasına, sadeliğine, zarafetine, doğruluğuna, dürüstlüğüne, dostluğuna, arkadaşlığına, varlığına... Teşekkür ediyorum. Onu tanımış olmaktan muazzam bir mutluluk duyuyorum. Büyük kadındı, iyi ki bu dünyaya geldi. Onun enerjisinin asla kaybolmayacağına inanıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları