Paylaş
Sonuçları Türkiye’ye hayırlı olsun.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere bütün AKP’lileri tebrik ederim.
Tabii ki içimden gelmiyor ama haklarını teslim etmemek de vicdanımı rahatsız ediyor.
Ben onlar gibi düşünmüyorum, hayat görüşüm tamamen farklı, ben bambaşka bir Türkiye hayal ediyordum.
Ama olmadı.
Onların başarısı bu.
Gerçekten de büyük başarı.
Ülkenin yüzde 50’sini morartan bir başarı.
Yüzde 50 ne demek?
Gümbür gümbür tek parti demek.
Neredeyse, “Ben artık her istediğimi yaparım!” demek.
TÜRKİYE’Yİ YANLIŞ OKUYAN MUHALİF YAZARLAR
AKP’nin nasıl 9 puan yükseldiğini analiz etmek, beni aşar.
Zaten bunu yapabildiğine inandığım insanların, siyasetçilerin, yazarların, gazetecilerin de nasıl yaya kaldıklarını gördüm.
Resmen havanda su dövüldü.
Hani bu seçimin kaybedenleri sayılıyor ya, MHP deniyor, HDP deniyor, CHP deniyor, araştırma şirketleri deniyor, artık Türk eliti mi dersiniz, aydını mı, bence muhalif gazetecileri ve yazarları da eklemek gerekiyor.
Rakibin başarısı kadar, insanın kendi hatasını ve öngörüsüzlüğünü de kabul etmesi gerekiyor.
Yazdığım ucundan siyaset yazılarıyla ben de Türkiye’yi tamamen yanlış okumuşum. Ben böyle düşünüyorsam, hayatını tamamen siyaset yazarak kazananlar kim bilir nasıl düşünüyordur. Düşünmüyorlarsa bile düşünmeleri, fena halde yanıldıklarını kabul etmeleri gerekiyor.
İşin içinden, “Ama AKP’nin kendisi bile öngöremedi” demekle çıkılmıyor ya da “Türk halkı, Aziz Nesin’in dediği gibi!” diyerek...
Çünkü bir işe yaramıyor, sonucu değiştirmiyor.
YAŞANAN HİÇBİR FELAKET HALKA İŞLEMEDİ
Şurası gerçek ki, yaşanan hiçbir şey bu halka işlemedi.
Ne 17 Aralık ne hukuksuzluklar ne savaş tehlikesi ne insan ölümleri ne patlayan bombalar ne gazetelere ve gazetecileri yapılan saldıralar ne tehditler ne ifade özgürlüğünün yokluğu ne dış basında yazılanlar...
Hiçbir şey işlemedi.
Bu halk, bu oyu verdi.
Hile hurda da yok, artık bu tür şeylere sığınmaktan da vazgeçelim.
Bir önceki seçimden 5 milyona yakın fazla oy aldılar.
5 milyon insan fikrini değiştirdi.
Erdoğan, onları kendine inandırdı.
KORKU OYLARI VE GÜCE SIĞINMAK
Bana en mantıklı gelen açıklama korku.
Belki yine gerekçe bulmaya çalışıyorum ama korku oyları bunlar.
Üst üste yaşanan katliamlar, aramızda dolaşan canlı bombalar, Güneydoğu’dan her gün üst üste gelen şehit haberleri, bir türlü kurulamayan hükümet...
Bu korku ortamı yüzünden Türkiye’nin yarısı tamamen güce sığındı. Ama demokrasi var mı yok mu, hukuk devleti mi muz cumhuriyeti mi, kişisel hak ve özgürlükleri filan hiçe saydılar, umurlarında bile olmadı, “istikrar” diye tanımladıkları şey için yeniden, “AKP tam gaz!” dediler.
Vay ki ne vay.
ERDOĞAN, SİYASETİ HERKESTEN İYİ BİLİYOR
Erdoğan bu memlekette siyaseti herkesten daha iyi bildiğini kanıtlamış oldu.
Tamamen onun başarısı olduğuna inanıyorum.
Bence Türkiye’yi zor bir dönem bekliyor.
Hayat daha da zorlaşacak.
Dün televizyonda Ahmet İnsel söylüyordu, son bir yılda 1300 kişiye Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle dava açılmış.
Artık ona söz söylemek, iyice imkânsız olacak.
Eleştirmek bile mümkün olmayacak.
Ne denir bilmiyorum.
“Müstahakız!” mı?
“Sana ne oluyor,
baksana millet mutlu mesut yaşıyor” mu?
İkisi de doğru.
Ama benim gibi hisseden yüzde 50 de var, onları da yok saymamak lazım.
Tabii ki herkes kendi çözümünü geliştirecektir, benimki kendi dünyama dönmek ve devam etmek...
Sevdiklerime, rutinlerime, kendimi geliştirmeye ve bir başkası için bir şeyler yapmaya çalışmaya, yani sosyal sorumluluğa. Yarım Kalan Hayatlar projesine her zamankinden daha fazla ağırlık vereceğim. Yarın mesela Türkiye’nin çeşitli illerinden, bir hayvan barınağını onarmak için gelen çocuklarla buluşacağım. Şehrin her yerine iyilik dağıtmak istiyorlar, iyilik bulaşıcı biliyorsunuz, onlar da bize şehirlerin ve insanların iyi halini anlatmaya çalışıyorlar.
Kafayı sadece siyasetle yememek gerekiyor.
Çünkü yiyince de bir şey olmuyor!
Zaman, her zamankinden daha fazla üretme, çalışma ve enerjik olma zamanı...
Sosyal medya zannedildiği kadar etkili değilmiş
Sosyal medyanın da, özellikle Twitter’ın, zannettiğim kadar etkili olmadığını gördüm. Bir hayal kırıklığım da bu. Daha etkili sanıyordum. Öyle değilmiş. Biz kendi sahamızda tek kale maç yapıyormuşuz!
%50, %50’YE KARŞI
Bu sonuç, bir taraftan da kutuplaşmanın daha keskin bir şekilde devam edeceğini gösteriyor. Yüzde 50 yüzde 50’ye karşı. Her konuda fikir çatışması, kavga, dövüş, bölünme devam edecek... Nasıl temiz bir sayfa açılacak bilmiyorum, bildiğim tek yol kendimize ve dünyalarımıza dönmek...
Paylaş