Paylaş
BENCE değişebilir.
Ama yine de doğruluk payı olduğunu düşünüyorum.
Bu tür geyik genellemeler beni pek eğlendiriyor.
Bakmayın, öğretici de oluyor...
* * *
Kadın: Saatlerce öpüşsem bile sıkılmıyorum! Aramızda müthiş bir elektrik var. Biliyorum o da hissediyor.
Erkek: İnanılır gibi değil, daha ikinci safhaya bile geçemedim! Saatlerdir öpüşüyoruz.
Kadın: Ona sarılmak çok hoşuma gidiyor. Kendimi anlatamayacağım kadar iyi hissediyorum.
Erkek: Sarılmaktan başka bir şey bilmez mi bu? Benim daha ne marifetlerim var. Çattık!
Kadın: Ona her baktığımda, kalbim dışarı çıkacakmış gibi oluyor.
Erkek: Daha ne kadar baygın bakmalıyım. Yetmedi mi ya! Artık sevişsek...
Kadın: Benimle kendini çok iyi hissediyor olmalı. Bende kalıp uyumak istiyor.
Erkek: Nereden geldim buraya yahu! Öylece yatıyoruz. Eve gidip zıbarsam bari.
* * *
Kadın: Onu iki dakika görmek bile bana mutluluk veriyor.
Erkek: İş mi bu ya! Onu iki dakika görmek için, giyin, dışarı çık!
Kadın: Onun için üzülüyorum. Çok çalışıp yoruluyor.
Erkek: Yorgunum demek en iyi çözüm. Evet, evet, o zaman bana kıyamaz.
Kadın: Ama söz vermişti, bugün buluşacaktık. Başına bir şey mi geldi acaba?
Erkek: Daha bundan kurtulamadım, inanılır gibi değil, bir de git öbürüyle uğraş!
* * *
Kadın: Onunla ay ışığında oturmak ne kadar romantik.
Erkek: Burası yeterinci sote mi? Gelen giden olur mu acaba?
* * *
Kadın: Bütün bir hafta bugünü bekledim. Çok güzel bir gece olacak.
Erkek: Yemekler iyi midir acaba? Daha sevişeceğiz...
* * *
Kadın: Aslında duygularını belli etmiyor ama benden çok hoşlanıyor.
Erkek: Bana bağlanırsa vay halime. Hiç uğraşamam vallaha!
* * *
Kadın: Beni güzel bulduğunu söyledi.
Erkek: Acaba vücudu da gözleri kadar güzel midir? Ya değilse? Ayağa kalksa da kalçalarına baksam...
* * *
Kadın: Neden birden bire benden uzaklaştı? Çok sıkıntılı bir dönemde herhalde.
Erkek: Artık anlamıştır umarım, beni bir daha aramaz.
* * *
Kadın: Onun farklı olduğunu zannetmiştim. Gözümde fazla büyütmüşüm. En iyisi boş vermek. Erkekler hep böyle.
Erkek: Yaaa bir hata yaptık galiba! Arada bir görüşmeye itirazım olmazdı. Ama içimde tuhaf bir his var. Tekrar olur mu acaba?
Yalnızken kalp krizini nasıl atlatırsınız?
ATLATIR mısınız, atlatamaz mısınız...
Ben bilemem.
Sanırım yukardakinden başkası da bilemez!
Yine de itiraf etmem gerekirse, Rochester General Hastanesi'nin ‘‘And the heart beat goes on...’’ adlı bülteninden alınmış aşağıdaki bu yazı, fazlasıyla ilgimi çekti. Millet İnternet'te birbirine yolluyor, siz de eksik kalmayın istedim...
* * *
‘‘Diyelim ki, saat 18:15 ve zorlu bir iş gününden sonra arabanızla, yalnız başınıza eve dönüyorsunuz. Gerçekten yorulduğunuz, sıkıldığınız ve çileden çıktığınız bir iş gününüzdesiniz. Birden göğsünüzden başlayıp, kolunuza ve çenenize doğru ilerleyen şiddetli bir ağrı hissediyorsunuz. Evinize en yakın hastaneden sadece 10 km. uzaklıktasınız, fakat o mesafeye bile ulaşıp ulaşamayacağınızdan emin değilsiniz.
Ne yapabilirsiniz?
Kalp masajı konusunda belki eğitim de aldınız ama size öğreten kişi, muhtemelen bu masajı kendi kendinize nasıl yapacağınızı öğretmedi.
Son zamanlarda bir sürü insan kalp krizine yalnız başınayken yakalanmaktadır.
Yardım olmaksızın, normal kalp atışı bozulan ve baygınlık hisseden bir insanın bilincini yitirmeden önce on saniyesi vardır.
Bu durumdaki şahıslar kendilerine, devamlı ve şiddetli bir şekilde öksürerek yardımcı olabilirler. Her öksürükten önce derin bir nefes alınmalı. Öksürük sanki göğüs derinliğinden balgam çıkarmak istercesine derin ve uzun olmalı. Derin nefes alma ve öksürük, yardım gelene ya da kalp normal ritmine geri dönene kadar, durmaksızın her iki saniyede bir olacak şekilde devam etmelidir. Derin nefes alma akciğerlere oksijen ulaştırırken, öksürük hareketi kalbi sıkıştırarak kanın dolaşımını sürdürür. Kalp üzerindeki sıkıştırma hareketi aynı zamanda kalbin normal ritmine dönmesine de yardımcı olur. Bu şekilde, kalp krizine maruz kalan kişi, kendisini bir hastaneye ulaştırabilir...’’
Paylaş