Paylaş
42 yaşında İstanbul’da yaşayan bir mimar. Bekâr. Mobilya tasarlıyor. Hayat dolu, genç, zevkli, enerjik bir kadın. Ama manyağın biri, sapığı oluyor.
Evine gelen boyacı, ona platonik olarak âşık oluyor.
Ve iki sene boyunca Facebook sayfasından önce aşkını ilan ediyor, sonra karşılık alamayınca hakaretlere, küfürlere, tehditlere başlıyor.
Fakat 10 dakikada bir yazıyor.
Ve sadece olayın kahramanı kadına değil, onun müşterilerine, Twitter’a, aklınıza neresi geliyorsa...
Ve nasıl bir ülkede yaşıyorsak, iki yıldan fazla sürüyor bu pislik!
Hiçbir önlem, koruma alınmıyor.
Adam ifadesini veriyor, “Platonik âşıktım” deyince serbest bırakılıyor, mahkemeye çıkıyor, yine serbest bırakılıyor...
Oysa, Facebook’ta yazdığı her şey suç.
Uzaklaştırma cezasının süresi bittiğinde, adam yine kadının ensesinde!
Korku filmi gibi!
Sizi tanıyalım...
-Adım Sena. 42 yaşındayım. Bekârım.
Ne iş yapıyorsunuz?
-Mimarım. Mobilya tasarlıyorum.
Sizin başınıza gelen nedir?
-Başıma bir felaket geldi! Bana bir sapık dadandı. Yemin ederim bir başkası anlatsa inanmazdım, “Amma da abartıyor. Olur mu öyle şey!” derdim. Oluyormuş! Ve insan, bu ülkede, bir kadın olarak inanılmaz çaresiz kalıyormuş. Hukuk sistemimiz içler acısı. Beni aylardır taciz eden, sosyal medyada hakkımda iğrenç şeyler yazan, yetmezmiş gibi ölümle tehdit eden bir adam var. Ve kimse bir şey yapmıyor. Adam, elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor ve beni tehdit etmeye devam ediyor. Akıl alacak gibi değil!
Şu olayı en başından anlatır mısınız?
-2012 Kasım’da yeni bir eve taşındım. Tadilat vardı. Resmen yıktım, yeniden yaptım evi. 15 usta birden çalışıyordu. Bir de boyacıya ihtiyaç oldu. Benim sürekli çalıştığım boyacılar var ama bizim şoför, “Mahalleden Sedat iyidir. İyi de fiyat verir!” deyince, “Gelsin!” dedim. Geldi. Hikâye böyle başladı.
Nasıl yani?
-O boyacı, sapığım oldu!
Şaka yapıyorsunuz!
-Hayır! Evin tadilatı bitti. Yılbaşı gecesi bir mesaj geldi. “Senin kadar iyi yürekli insan görmedim. Yeni yılın iyi geçsin!” türünden bir şey. Kim diye baktım. ‘Boyacı Sedat’ yazıyor. Cevap yazmadım tabii. Sonra sabaha karşı 04.30’da aradı. Yine cevap vermedim. Ama ertesi gün bizim şoförü aradım, “Böyle böyle oldu. Ara şu boyacıyı beni aramaktan vazgeçsin. Silsin numaramı” dedim. “Tamam” dedi bizimki en mahcup haliyle. Söylemiş ama bir işe yaramadı. Adam o günden sonra, sürekli gece 2’lerde aramaya başladı.
Peki sizin bu boyacıyla herhangi bir teşriki mesainiz oldu mu? Yani sohbet ettiniz mi? Onun bir şeyler hissetmesine yol açacak bir yakınlığınız oldu mu?
-Hayır asla! Hiçbir konuşma olmadı. Ben onun yüzünü bile hatırlamıyorum, evime gelen bir usta, işini yaptı, gitti.
Sizi kafaya takmasının sebebi ne sizce?
-Herhalde ruh hastası. Başka bir açıklaması yok. 2 Haziran 2012 akşamı hiç unutmuyorum evde oturuyorum, saat 10 filan. Bir mesaj geldi. “Aşağıdayım. Camdan bir bak istersen” “Kimsiniz?” yazdım. “Boyacı Sedat” yazmasın mı? Korktum tabii. “Çabuk git buradan, polisi çağıracağım” yazdım. Hemen evin ışıklarını kapattım. Allah’tan kamera sistemimiz var, güvenli bir yerdeyim yani ama insan yine de ürperiyor. Ben yalnız yaşayan bir kadınım. Bir süre sonra gitti...
Ölüm tehditleri yağdırdı
Polise başvurmayı düşünmediniz mi?
-Düşündüm. Ama o dönemki avukatım, “Bir sonuç alamazsın. ‘Yanlışlıkla aradım’ diyecek. Ama sana daha çok saracak!” dedi. Başka türlü çözmeye karar verdik. Şoförümden dolayı, oturduğu mahalleyi biliyorum ya, ertesi gün mahallenin muhtarını aradım. Yardım istedim. “Sizin mahallenizden bir adam, beni rahatsız ediyor. İş uzamasın diye polise gitmiyorum. Ama gecenin bir yarısı evimin önüne kadar geldi, yeter artık, bir önlem alın lütfen” dedim. Hani kulağını çeker, bu da tacizlerine son verir.
Peki ne oldu?
-Muhtar gidiyor bunun dayısına söylüyor. Dayı, kıyameti koparıyor. “Neden kadını taciz ediyorsun?” diyor. Bu sapık iyice delleniyor. Ben de olan biteni bir erkek arkadaşıma anlattım o gün. “Manyak adam, kapıma geldi!” dedim. Kemal de, “Versene şunun telefonunu” dedi, aradı. “Sena, benim sözlüm. Sen onun evine nasıl gidersin!” dedi. O da ne dese beğenirsiniz: “Onun sözlüsü filan yok. O bana ait! Sen gece Taksim’e gel, sana göstereceğim, seni i.ne yapacağım!” Düzey de bu. Bunlar birbirlerine giriyorlar telefonda. Sonra o arkadaşıma ölüm tehditleri yağdırmaya başladı. Kemal de dedi ki, “Senin bu avukatta iş yok. Gel biz polise gidelim!” Gittik. İfade verdik. Polisler bana boyacıyı soruyor, yaşını bilmiyorum, neye benziyor bilmiyorum. 2 sene önce evimi boyamış, bütün bilgim bu kadar ve elimdeki telefon mesajları...
Kötülük makinesi gibi
O sırada Facebook’a yazdıklarından haberiniz var mı?
-Hayır yok! Meğer sayfası varmış. İki senedir orada, bana ithafen yazılar yazmış. Aşkını anlatmış. Başka kimseye bakmıyormuş, dokunmuyormuş. Orada benimle konuşuyor ama benim haberim yok. Hatta, evime gelmeden önce de yazmış: “Giyineceğim, süsleneceğim, beni göreceksin. Sen de bana âşık olacaksın!” Resmen psikopat. O zaman anladık ki, iki senedir benim Facebook’uma girip bütün hayatımı görüyor. Tabii sözlüm-mözlüm olmadığını da biliyor.
Sadece aşkını mı ilan etmiş?
-Önce öyle, benden özeli, güzeli yok. Ama ne zaman ki ben muhtara onu şikâyet ediyorum, etmediği hakaret, küfür yok. Ne or..pusu, ne piçi, ne lezbiyeni, ortalık or..pusu, paralı or..pu. Fakat sorun şu ki, üç kere, beş kere değil, her 10 dakikada bir yazıyor! Tanıdıklarıma yazıyor, müşterilerime yazıyor, Twitter’e yazıyor. Kötülük makinesi halinde. Ve durdurmanın imkânı yok. Sonra ölüm tehditleri başladı. “Seni öldüreceğim. Hayatın bitti!”
Bütün bunlar inanılır gibi değil! Bu adam, açık açık size hakaret ediyor, ağza alınmayacak şeyler yazıyor. Sizi tehdit ediyor. Ve tık yok. Nasıl oluyor? Cumhurbaşkanı hakkında laf eden 16 yaşındaki çocuklar bile evden alınıp götürülüyor, bu adama neden bir şey yapılmıyor?
-Bu soruya cevap vermesi gereken ben değilim! Zaten içler acısı olan bu. Facebook’a da şikâyet ettik, “İçeriğinde hiçbir yanlış bulamadık” dediler. Or..pu, piçin karısı, ortam or..pusu gibi bir sürü küfür kıyamet yazıyor ama o mesajlarda hiç bir yanlış yokmuş!
Polise şikayet ettiniz, sonra ne oldu?
-Polis aldı ama sonra serbest bırakıldı...
İfadesinde ne dedi?
-“Evini boyamaya gittim, ona platonik âşık oldum. Evinin önüne de gittim. O da muhtarı aramış. Aileme söylemişler. Çok gücüme gitti. O yüzden içtim içtim bunları yazdım.” Böyle bir ifade. 10 tane de sabıka dosyası olan adam. Uzaklaştırma kararı çıkarttık. O dönem kesildi aramaları. Süresi dolunca tekrar başladı. Yine çıkarttık. Yine bir sürü sessizlik. Süre bittikten sonra tekrar başladı. Dün gece de yazmış saçma sapan şeyler.
Bir sonraki duruşma ne zaman?
-Şubata atmışlar! Uzaklaştırma verdiğin adamın davasını 8 ay sonraya atıyorsun. Allah korusun gelip beni öldürse... Üçüncü sayfa haberi olarak okursunuz beni. Hiçbir şekilde kadını korumayan bir hukuk sistemi bu. Hâkime Hanım, yeni avukatıma demiş ki, “Olayın bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum!” Nasıl bilmiyor anlamadım. Binlerce sayfa hakaret ve ölüm tehdidi var. Ve adamın Facebook sayfası hâlâ açık...
Her köşeden karşınıza çıkacak diye korkuyor musunuz?
-Evet. Kendini etiketliyor devamlı, “Bebek’teyim birazdan gelip seni öldüreceğim!” diyor.
Psikolojiniz ne âlemde?
-E tabii çok sarsıldı. Çünkü sadece benim sayfama yazmakla kalmıyor, iş yaptığım insanlara filan da yazıyor. Bir yere kadar ciddiye almıyorsun ama sonra, “E yeter artık!” diyorsun. İşyeri sayfama da girdi. Müşterilerimi de buldu. “Cemiyet or.pusudur” diyor. Bir de demiş ki, “Mahalleye geleceksin. Sedat’la olmadım çünkü lezbiyenim!” diyeceksin. Herif onunla olmadığım için gurur yapmış!
Aileniz ne diyor?
-Annem yeni öğrendi. Uzun süre sakladım. Tabii perişan. Onları da karıştırmak istemiyorum. Bakalım bir sonraki duruşmada ne olacak. Umarım hak ettiği cezayı alır...
Paylaş