Erkeklik gururunuz batsın

39 yaşındaki müzisyen Değer Deniz’in hayatına kasteden sapık katilin adı C. M.

Sen, bir kadının camından içeri gir, ona tecavüz et, işkence et, boğ, öldür, sonra da mahkemede kendini savunmak için ipe sapa gelmez yalanlar söyle, “Ben bali içiyordum, beni sokakta gördü, ‘Gel evde iç’ dedi. Sevgiliydik. Sonra ‘Beni tatmin edemiyorsun’ dedi. Erkeklik gururum incindiği için öldürdüm. Pişmanım. Beni affedin, çocuğum ve sevenlerim var” de... Olabilecek şey mi bu?
İnsan zekâsına hakaret bu.
Ama işte vahşetin gerekçesi hep bu oluyor bu ülkede: “Erkeklik gururum incindi!”
Allah kahretsin böyle bir erkekliği de, gururu da! C. M. 17 yaşında. Çocuk mahkemesinde yargılanıyor. Bana bu da saçma geliyor. Tecavüz etme yetisi var, aile kurma, çocuk yapma (10 aylık çocuğu var), çocuk bakma yetisi var. Ama çocuk öyle mi? Bunun mantığını nasıl açıklarsınız? Kanunlar tecavüzcüyü mü koruyor?
Öyle olmamasını istiyoruz. Sizi, bugün kardeşi Orhan Deniz ve avukatlarından Hülya Gülbahar’la baş başa bırakıyorum.

Değer Deniz davası emsal olsun...

Başınız sağ olsun. Ablanız vahşice katledildi. İlk duruşması vardı. Ne hissettiniz?
-Ne hissedeceğiz? Mahvolduk. Zaten 6 aydır yaşamıyor gibiyiz. Tarif edilir bir acı değil. Allah kimseye vermesin. Değer, aramızda değil. Bunun sebebi de bir adi hırsızlık ya da tesadüf eseri değil. Tecavüzle sonuçlanan bir kadın cinayeti! O yüzden katilin 17 yaşında olmasını hafifletici bir neden olarak kabul etmiyoruz. Bir kere bu hislerle gittik. Çünkü hiçbirimiz bir “çocuğun” böyle bir şey yapabileceğine inanmıyoruz! Biz hâlâ bu ülkede hukuka ve adalete inanmak istediğimiz için ailecek 6 ay bekledik. Hiçbir açıklama yapmadık. Dün de adliyede inanılmaz destek vardı. Gelen herkes kendisini bizim yerimize koydu, teşekkür ederiz.

Sapığın, duruma göre ikidebir değiştirdiği deli saçması savunması için ne diyeceksiniz?
-Zavallıca. Elle tutulur yanı yok. İşi gücü yok balicileri evine mi çağıracak Değer? Güya sevgili olmuşlar. Mantıksız ve birbirini tutmayan şeyler söylemesi de zaten her şeyi su yüzüne çıkarıyor.

“Erkeklik gururum incindi diye yaptım” diyor...
-Artık formül haline gelmiş bir mahkeme ifadesi. Standart tahrik indirimi almak için edilmiş bir laf. Benzer şeyler bir sürü davada yaşandı. Amacı mahkemeyi kandırmaya çalışmak, Değer’i, ablamı aşağılamak. Hiçbir şey onu geri getiremez ve bizim acımızı hafifletemez ama Özgecan ve Değer gibi vahşice öldürülen kadınların davaları neticesinde bir şeyler değişecekse bu ülkede, bu bile biraz olsun yüreğimizi soğutur.


İşte bu kadına kıydılar!!!

Bu davaya bütün herkesin mi sahip çıkmasını istiyorsunuz?
-Evet. Bu sadece kadınların meselesi değil, mümkünse 25 Aralık’taki ikinci duruşmada, kadın-erkek herkes adliyede olsun. Çünkü bu hepimizin sorunu. Erkeklerin de kadınları var, anneleri, karıları, kızları var... Kız çocuğu olan babaların aklı çıkmıyor mudur? Nasıl korkunç bir ülke oldu burası. Değer’in başına gelenler hepimizin başına gelebilir. O yüzden de kızlarının ve eşlerinin geleceğini korumak için erkeklerin orada olması gerekiyor.

Nasıl bir sonuç umuyorsunuz?
-Mahkemenin, bu sapık adamın, “Çok pişmanım, dışarıda çocuğum, sevdiklerim var” demesine itimat etmeyeceğini ve hak ettiği cezayı vereceğine inanmak istiyorum. Ben bir şeylerin değişeceğini ümit ediyorum. Emsal teşkil eden bir sonuç ümit ediyorum... 

 

Avukat Hülya Gülbahar:
Bu, hepimizin davası birlikte takip edelim

Siz duruşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Öncelikle şuna seviniyorum. Dün büyük bir kadın dayanışması sergilendi. “Tacize Hayır Girişimi”nden hukuk fakültesi öğrencileri vardı. Pek çok kadın örgütü vardı: KADAV, Mor Çatı, EŞİTİZ, Kadının İnsan Hakları, Yeryüzü Kadınları... Cinayetlere Karşı Acil Önlem ve Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan kadınlar da vardı. Ve tabii Değer Deniz’in arkadaşları ve duruşmayı sosyal medyadan duyarak gelenler. Epey kalabalıktık anlayacağınız. Kardeşi Orhan Deniz bir basın açıklaması yaptı. Sonra duruşmaya girildi.


Orhan Deniz

Epey uzun sürdü duruşma...
-Evet. Üç saatten fazla...

Peki neler yaşandı? 
-Biliyorsunuz, sanık, suç tarihinde 18 yaşından küçük olduğu için duruşmanın kapalı yapılması kararı vardı. Ama dün duruşma tarihinde 18’ini doldurmuş olduğu için ilk iş olarak izleyiciye ve basına kapalı olma kararını kaldırttık. Böylece hâlâ o saate kadar bekleyebilenler salona girip duruşmayı izleyebildi.

Sanık, daha önceki ifadelerinde eve hırsızlık amaçlı girdiğini söylemişti, değil mi?
-Evet ve Değer Deniz’i hiç tanımadığını... Ama tecavüz ortaya çıktığı ve kamuoyunda duyulduğu için duruşmada ifade değiştirdi ve verdiği 4.5 sayfalık el yazılı ifadeyle Değer Deniz’le sevgili olduklarını iddia etti!!!

Artık bu da rezilliğin daniskası!
-Valla, ne denir bilmiyorum! Yalanın bini bir para. “Köpek bakıcısıydım, geldi köpekleri sevdi, o an ilgi duydum” yalanını mı istersiniz, “Bali içerken beni gördü, gel evimde iç dedi. Gittim ve içtim” yalanını mı...



Siz tüm bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Bir kere daha, bir kadın davasında, “İşkence yap, tecavüz et, öldür! Malını, parasını yağmala! Sonra da iftiralar ve hakaretlerle kendini kurtarmaya çalış” senaryosu, acımasızca yürürlüğe konuldu. Hepimizin hemen tahmin edeceği gibi, burada da ana savunma araçlarından biri, “Erkekliğime hakaret etti” oldu!

Bundan sonra...
-Bu dava zaten hepimizin davası. Emsal olacak bir karar çıkmasını bekliyoruz. Değer Deniz’in davasının ikinci duruşması yine Çağlayan Adliyesi’nde. 25 Aralık’ta, saat 11.00’de. Sanığın akrabaları ve diğer tanıklar dinleneceği için bu duruşma çok önemli. Üstelik bu kez duruşmayı izlemek de mümkün olabilecek. Herkesi bekliyoruz. Bu davanın peşini bırakmayalım. Saat 10.30’da orada olalım ve duruşmayı birlikte takip edelim...