Paylaş
Acayip hoşuma gitti.
Bana farklı ve yeni geldi.
Belki de siyaset yazmadığım için bu kadar heyecan duydum.
Hemen kafamda bir hikâye kurdum.
Sanki bir rock grubunun peşinden şehir şehir dolaşıyorum, onlar konser veriyor, ben de izliyorum, notlar alıyorum.
Alya’dan izin koparabilsem, onların peşinden Güneydoğu’ya da gitmek istiyorum.
*
Otobüsün içinde herkesin bir rolü var.
Barış Bozkurt var mesela, acayip önemli bir adam.
Otobüsümüz, şehirlere girerken, duyuru yapıyor, anonsçubaşı o, takdimci, sunucu...
“Savulun Kılıçdaroğlu geliyooooor...”
Demiyor tabi...
Ama şöyle diyor, “Hayırlı Ramazanlar Babaeskililer” o sırada yoldan bir inşaat işçisi geçiyor, “İnşaat işçisi arkadaşım, sana da hayırlı ramazanlar. Nasılsınız?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sizi saygıyla selamlıyoooor...”
O sırada Kemal Kılıçdaroğlu ön camda ayakta, herkese selam veriyor.
Barış, onun ağzı oluyor.
30 yıl kadar önceki CHP seçim otobüsünün şoförünün oğlu Barış, çekirdekten yetişme yani, hücrelerine kadar CHP’li ve işini canla başla yapıyor.
Evet, grubun solisti ve esas oğlan Kemal Kılıçdaroğlu ama...
Tek tek herkesin önemi var o otobüste...
Polis memurları mesela, “Arka Sokaklar” dizisinden fırlamış gibiler, açık mavi gömlek, siyah pantolon ve tişört, gömlek dışarıda, başlarında kulaklıklar...
Çok havalı duruyorlar.
İlkay, kadın polis, Tansu Çiller’in de korumasıymış, güler yüzlü, sempatik ve profesyoneller...
Sık sık “Çay, kahve ister misiniz?” diye soran Ozan Çiftçi var mesela.
En genç parti meclisi üyesi Korkmaz Karaca, en esprili parti meclis üyesi Hikmet Çelik, Gençlik Kolları Genel Başkanı Umut Akdoğan...
Ve gazetelerin CHP muhabirleri...
Ve her ilde binen milletvekilleri, başkanlar...
Evet, onlarla bütünleşiyorsunuz...
*
Fotoğraf: Taner YENER / DHA |
Ama yanlış anlaşılmasın...
Ben AK Parti seçim otobüsünün içinde de olmak istiyorum.
Onlarla da bütünleşmek istiyorum.
Onlar daha zengin, belki uçakları vardır, o da kabulüm, yeter ki onlar beni kabul etsin.
Ben Başbakan’ın da mitingilerini izlemek istiyorum, ama dandik değil, içeriden, damardan, o otobüslerin üzerine çıkmak istiyorum, beni aralarına alsınlar istiyorum, yakından bakmak, görmek istiyorum.
Mümkün olabilir mi bilmiyorum.
Kime söylediysem, “Dalga mı geçiyorsun!” diyor.
Fotoğraf: Osman ORSAL REUTERS |
‘MIŞ’ değil Kılıçdaroğlu fenomeni var Fotoğraf: Cem TALU
Gelelim Çağlayan mitingindeki izlenimlerime...
1 - Kemal Kılıçdaroğlu diye bir fenomen var... Mış! Buraya yazıyorum. İnsan bunu hissediyor. Özellikle Çağlayan mitinginin coşkusunu görünce. Evet, burada bir şeyler oluyor diyor.
2 - Referandumda evet çıkabilir ama siyaset sahnesine bu beyefendi çoktan çıkmış bile. İnsanlar, kitle halinde onu merak ediyor. “Yeni” geliyor. Keşfedilecek biri, daha henüz çözülmemiş, kodları okunmamış, gelecek vaat eden... Mevcut durumda, umduğunu bulamayanlar çoktan ibreyi Kemal Bey’e çevirmiş bile.
3 - Deniz Baykal zamanında, durmadan “Hep aynı şeyler, hep aynı şeyler” deniyordu. Şimdi öyle değil. İstiyorlar, Memur Kemal’in neler yapacağını görmek istiyorlar.
4 - Bazı yazarlar karşı çıkıyor ama insanlar Kemal Kılıçdaroğlu’nun düellocu halinden memnun, ortaya çıkarttığı yolsuzluklardan ve yarattığı tartışma konularından. Onun icat ettiği konularda yeni sloganlar üretiyorlar, çok da hoşlarına gidiyor.
5 - Evet hata yapmıyor mu? Yapıyor. Mesela Çağlayan’da Erdoğan’a, “Erkeksen çık karşıma” dedi. Sonradan bana söyledi, “Keşke mertsen deseydim...” diye, “Bazen ağzından çıkıveriyor.” Ama fark ettiği zaman da hatasını düzeltmek için çabalıyor.
6 - Ve en önemlisi çalışkanlığı. Açık, gözle görülür şekilde, tartışılamayacak ölçüde çalışkan, bütün kalbini koyuyor, onun açık kalbini her mitingde görüyorsunuz.
7 - Şeffaf telefon gibi. Herhangi bir alengiri, numarası, osu busu yok. Neyse o. Ama inanır mısınız, böyle olması bence onu karizmatik kılıyor.
8 - Otobüsün tepesine çıktık Yalçın Bayer’le. İnsanların canlılığını, coşkusunu, katılımcılığını kuşbakışı tepeden izlemek müthiş. Bayer, “Cumhuriyet mitinginden kalabalık!” dedi. Sonsuza kadar insan akıyordu, gençler ve kadınlar çoktu. Bana ilginç geldi. Çocuklarını omuzlarına çıkartmış babalar, yüzlerini boyamış gençler. Bir renklilik hâkimdi. Aynı zamanda kızgınlar. Derdi olan gelmiş. Ve çok dertli insan vardı, sanki bastırılmışlar ve o mitingde içlerini boşalttılar.
9 - Kemal Kılıçdaroğlu güneşin alnında 400 miting vermekten bronzlaşmış. Fakat krem filan da sürmediği için, öyle tekne yanığı gibi durmuyor. Biraz kavrulmuş. İzleyiciler arasında, “Evladım adamcağıza şapka verin” diyen yaşlı teyzeler vardı. Onu koruyup, kolluyorlar.
Fotoğraf: Taner YENER / DHA |
Paylaş