Paylaş
Benim üzerine titrediğim, gazetemle birlikte gerçekleştirdiğimiz bir sosyal sorumluluk projesi. Bugüne kadar tam 54, hayatı yarım kalan insana yardım etmişiz. Bu 55.’si. Aysel B.
En büyük hayali çocuk sahibi olmak. “Yumurtalığında kist var!” deniyor. Yanlış tedaviler yüzünden bir buçuk yıl boşa zaman geçiriyor. Meğer o kist, yumurtalık kanseriymiş!
Doktoru durumu fark ediyor ve acil önlem alarak, önce embriyoları donduruyor. Sonra yumurtalıkları alınıyor. Daha sonra da embriyo transferi yapılıyor ve Aysel B., tüp bebek yöntemiyle hamile kalıyor.
Şu anda ondan mutlusu yok. Hem hayatta kaldı hem de anne oldu! Tüm tedavi masrafları da 55. Yarım Kalan Hayatlar kapsamında Bahçeci Sağlık Grubu üstlendi.
Profesör Dr. Mustafa Bahçeci’yle yaptığım röportajı önümüzdeki günlerde hurriyet/kelebek/yarımkalanhayatlar’da okuyabilirsiniz...
Sizi tanıyalım...
Ben Aysel B. 30 yaşındayım. İzmirliyim. Ruhum da İzmirli. En çok adalete, dürüstlüğe ve özgürlüğe inanırım. Ve aşka... Öğretmenim. Mesleğime tutkuyla bağlıyım. Çocukların saflığı, iyiliği, her gün bana yeni şeyler öğretiyor. Ben onlardan, onların benden öğrendiğinden daha çok şey öğreniyorum. Kalabalık bir ailede büyüdüm. O yüzden de hep kalabalık bir ailem olsun istedim. Evliyim...
Aşk evliliği mi?
Evet, hem de nasıl! Lise aşkım. Büyük aşk. 2011’de evlendik, 6 yıldır evliyiz. Üç sene sonra, “Tamamdır hazırız. Artık çocuk sahibi olabiliriz!” dedik, çünkü ikimiz de çok seviyoruz çocukları. Korunmayı bıraktım. Birkaç ay hamile kalamayınca bir doktora gittik. Testler yapıldı, yumurtalığımda bir kist olduğu söylendi. “Merak edecek bir şey yok!” dendi. 6-7 ay ilaç tedavisi. Ama tedaviye rağmen kistin hiçbir şekilde küçülmediği görüldü...
Sonra n’aptınız?
Durumun ciddiyetinden şüphelendik, bir tüp bebek uzmanına başvurduk. Bebek sahibi olabilmek için nasıl bir yol izlememiz gerektiğini sorduk. “Sizin iki yumurtalığınızda da kist var!” dedi.
O nasıl bir tedavi uyguladı?
İğne tedavisine başladı. Ama ne yazık ki, kistler yine küçülmedi... Tüp bebek uzmanı beni bir onkoloğa yönlendirdi. Onkolog, kistlerin açık ameliyatla temizlenmesi gerektiğini söyledi. Tüp bebek uzmanı, “Ben sizi ameliyat ederim. Sonra tüp bebek denemelerine başlayabiliriz!” dedi... Ve ameliyat etti. Fakat ameliyattan 3 ay sonra yapılan testlerde, kistlerin yine yok olmadığı görüldü! Dahası yumurta rezervim de ameliyat dolayısıyla azalmıştı. Tüp bebek uzmanı, “Vakit kaybetmeden ilk denemeyi yapalım!” dedi.
Sonuç?
Başarısızlık! Sonradan öğrendik; geçirdiğim ameliyatın bir onkolog tarafından yapılması gerekiyormuş! Niye tüp bebek uzmanı yaptı bilmiyorum. O kadar yıpratıcı bir süreçti ki... Ve şunu anladık: Yanlış hekimlerin elindeydik. Sonra şu anki doktorumla tanıştık...
O ne teşhis koydu?
Bir aylık kontrol süreciyle kistlerin takip edilmesini önerdi. Bu aşamada tüp bebek denemesinin doğru olmadığını söyledi. Hikâyemi dinleyince, şüphelenmiş olmalı ki, beni konunun uzmanı başka bir doktora yönlendirdi. Ve durumun ciddi olduğu ortaya çıktı...
Nasıl yani?
Meğer ben yumurtalık kanseriymişim! Ve bana aslında vakit kaybettiriyorlarmış! Biliyorsunuz, ölüme kadar gidebilecek bir kanser türü. Eğer doğru yönlendirmeyle erken teşhis olmasaydı, çocuk hayali kurmayı bırakın, belki de canımdan olacaktım!
Çok fena...
Evet. Bir yol haritası çizildi ve oluşabilecek her türlü kötü duruma karşı, embriyolarımı dondurma kararı alındı. 10 tane embriyom donduruldu. Sonra da kanser tedavisinin bir parçası olarak, yumurtalıklarım alındı. İlerleyen zamanlarda tüp bebek tedavisi yapılarak, dondurulan embriyolar transfer edileceği için, rahmin alınmaması çok önemliydi.Doktorum, bütün doktorlarla kendisi iletişim kurdu. Çok tuhaf! Ölüm riski bile söz konusuyken insan çocuk sahibi olmak istiyor...
Peki siz kanser olduğunuzu öğrendiğinizde ne yaptınız?
Ağladım. Bir buçuk sene boşa kürek çekmiş, yanlış ellerde tedavi olmuştum. Kendine kızıyorsun, korkuyorsun, “Yoksa hiçbir zaman anne olamayacağım mı?” diye endişeleniyorsun.
Size yumurtalık kanseri olduğunuz nasıl bir dille söylendi?
Gerçekçi ama şefkatli bir dille. Sıradan bir tüp bebek hastası değildim. Yumurtalık kanseriydim. Ama her şeyin bir çaresi olduğunu da söyledi. Umutuzluğa kapılmamam gerekiyordu, ellerinden geleni yapacaklardı. Doktor o kadar önemli ki! Beni doğru yönlendirmeselerdi, hâlâ yumurtalık kanseriyle boğuşuyor olabilirdim...
HER KONUDA FATURAYI KADINLAR ÖDÜYOR
Eşiniz bu süreçte ne kadar destekti?
O hep destekti. Bana, “Ben seninle çocuk sahibi olmak için evlenmedim!” dedi. Ben yine de perişan oldum. “İstersen boşanalım” dedim. Çünkü benim yüzümden baba olamayacak diye çok korktum. Eşim, “Saçmalama!” dedi, ellerimi daha sıkı tuttu. Tüm bu süreç bizi aslında birbirimize daha da yakınlaştırdı.
Peki aile, çevre...
Ha o. işte bir sorun! Benim ailem maddi-manevi her zaman yanımızdaydı, bize güç verdiler. Ama eşimin ailesi beni üzdü. Sorunun bende olduğunu her fırsatta yüzüme vurdular. Bu süreci yaşayan çoğu kadın aynı şeyi söyleyecektir ki, kadınlar üzerinde bu konuda ciddi bir baskı var. Bu yüzden de kanser olduğumu öğrendikten sonra ailesiyle paylaşmadık. Destek değil köstek olurlar, daha da yıpratırlar diye. Zaten bir sürü şeyle uğraşırken, bir de onların olumsuz, hırpalayıcı yorumları olmasın istedik...
Günün sonunda bütün fatura kadına mı çıkarılıyor?
Aynen öyle! Her konuda öyle değil mi zaten? Eşimin ailesi, çevre baskısı ve gelenekler faturayı bana çıkardı! Benim kadınlara bu konuda söyleyebileceğim en önemli şey, mümkün olduğu kadar el âleme az kulak asmak...
VE MUTLU SON
Yumurtalarınızın dondurulması fikri size nasıl geldi?
Hastalığın adı kondu ya, yapacak bir şey yoktu. Yumurtalarım dondurulacaktı. Arkasından da ameliyatla yumurtalıklar alınacaktı. Alındı. Dondurulmuş yumurtalar ise bana bir ümit oldu...
Ve şimdi, bunca badireyi atlattıktan sonra, dondurulmuş yumurtanızla, embriyo transferi yapıldı ve tüp bebek yöntemiyle hamile kaldınız, neler hissediyorsunuz?
Tarifsiz bir mutluluk! Zor günler geçirdik. Ama çok şükür ki, hayallerime kavuştum. Tüm sağlık problemlerini geride bırakıp, bu en çok istediğim şeye kavuşmamı sağlayanlara minnettarım.
Kadınlara vermek istediğiniz tavsiyeler var mı?
Bu yol uzun ve yorucu bir yol. En önemlisi bu yolda, doğru hekimlerle, sağlıkçılarla yürümek. Ve kendinize olan inancınızı hiç yitirmemek! Benim gibi size her konuda destek bir eşiniz de varsa, daha ne istersiniz?
Paylaş