Paylaş
Instagram’da dolanırken rastladım onlara.
Çok sevdim takılarını... Tasarımlarını...
Farklıydı... Bir de ağaç ağaçtı... Doğaldı...
Aslı ile Evren...
İki işsiz iletişimci.
Hikâyelerini yanda okuyacaksınız.
Trakya ormanlarından topladıkları ağaçlarla (Aman ha! Yanlış anlaşılmasın, doğaya filan zarar verdikleri yok!) el yapımı takılara imza atıyorlar.
Evren tasarlayan, Aslı da onu ‘pazarlayan.’
Ama bana sorarsanız, ikisi de kendilerini pazarlamaktan aciz!
Çünkü kafaları ticari çalışmıyor.
O yüzden sevdim onları.
80 ile 150 lira arasında değişen tasarımlarını sizin de beğenmeniz dileğiyle...
Kimsiniz? Nesiniz?
Evren: İki işsiz iletişimciyiz!
Nasıl yani?
Evren: Ben 28 yaşındayım. Halkla ilişkiler ve reklamcılık okudum. Üniversite 1’den itibaren kurumsal şirketlerde yazarlık, sosyal medya uzmanlığı gibi görevler yaptım. Ama şimdi işsizim. Oluyor, herkesin başına geliyor...
Aslı: Ben de Aslı, 32 yaşındayım. Ben önce pazarlama, sonra iletişim okudum, üstüne iletişim master’ı yaptım. Arada da Açıköğretim işletmeyi bitirdim. “Deneyimli öğrenci” de diyebiliriz bana!
Sen de mi işsizsin?
Aslı: Evet. İstanbul’da kurumsal şirketlerde operasyon ve pazarlama bölümlerinde yaklaşık yedi yıl yöneticilik yaptım. Şimdi işsizim.
Ağaçların enerjisini
insanlara taşıyorum
Peki neden işsiz kaldınız? İşiniz mi sizi beğenmedi, siz mi işinizi ?
Evren: Günlük işlerimde bile ince eleyip, sık dokuyan bir adamım. İş hayatında bu özelliğim aleyhime oldu. Ben elimden gelenin fazlasını yapmaya gayret ettikçe, daha fazlası isteniyor ve zamanla karşılıklı sorunlar oluşuyor. Türkçesi beni sömürdüler demek istiyorum!
Aslı: Beni de işten attılar! Şirket küçülüyor deyip çıkardılar. Üç aydır her gün iş ilanlarını takip edip başvurular yapmama rağmen, tık yok. Ama pes etmedim, hâlâ aramaya devam ediyorum. Evren çok yakın bir arkadaşım. Aynı dönemde işsiz kaldık. O, Vozmos diye bir marka yarattı. Ben de pazarlamasına yardımcı olmaya çalışıyorum.
Vozmos nereden çıktı ?
Evren: İş hayatında, beynimin sömürülmesinden bıkmıştım. Ellerimle yaptığım şeyden ekmeğimi kazanmak istiyordum. Bunu hep istiyordum ama bir türlü fırsat bulamıyordum. Çünkü bunun için de sermaye gerekiyor ve zaman gerekiyor. Bu son işsiz kalma döneminde, oturup sermaye gelsin diye beklemektense elimde olan şeylerle ufaktan yola koyulmaya karar verdim. Bir de şanslıydım, çünkü yanımda Aslı var. Be ne zaman vazgeçmeye çalışsam o ben cesaretlendirdi. Hem bir nevi asistanlık, hem de patronluk yaparak hızlanmamı sağladı. Böyle doğdu yani.
Neden Vozmos? Özel bir anlamı var mı?
Evren: Okuduğumu anlamaya başladığım ilk an ansiklopediden ismimin anlamına bakmıştım. Ve ‘evren’in anlamı beni büyülemişti. Vozmos da, kozmosa olan merakımdan geliyor. Yani ismimden aslında. Kozmos yerine, Vozmos olmasının sebebi ise V harfini görsel ve fonetik açıdan güzel bulmam, başka bir sebebi yok.
Trakya ormanları ile alakanız...
Evren: Ben Kırklareliliyim. Köyümüz Kırklareli’nde Trakya ormanlarının içinde yer alıyor. Müthiş bir doğa düşkünüyüm. Zaten çocukluğum da doğada geçti. Dedeme, “Dede mu ne?”, “Dede mu ne?” diye sorarak ve onu çıldırtarak! Bu kadar orman içinde büyüyüp doğaya âşık olmamak imkânsız zaten. Hiç sevmesen illa ki büyülenecek bir şeye denk geliyorsun.
Peki bu tasarımları nasıl yapıyorsun?
Evren: Köylülere her sene yakacak olarak kullanmaları için ormandan belirli yerler verilir. Köylüler de o ağaçları kendilerine yarayacak şekilde budarlar ki, ağaçlar sağlıklı büyüsün. İşsiz dönemimde, köydeyken bu ağaçların içinden birkaç dal aldım, onlardan kesitler çıkararak kolye yapmaya başladım. Daha sonra uğraşarak kendi tekniğimi geliştirdim ve reçineyle çalışmaya başladım. Zımparalama, vernikleme derken, bir kolyenin yapımı 2-3 gün sürebiliyor. Çünkü reçine ve verniğin kuruması için beklemek gerekiyor. Ama ortaya estetik bir şey çıkıyor. Bir de ben ağaçların enerjisine inanıyorum, sanki bu kolyeyle birlikte o ağacın enerjisi de bize geçiyor.
“Bunlarla uğraşılır mı?” diyen olmadı mı?
Evren: Olmaz mı? Dedem! Önce acıyarak baktı bana. Okudu ama bunları yapıyor gibisinden... Ama zamanla yaptıklarımın güzel olduğunu görünce hoşuna gitti. Ben yaparken çok keyif alıyorum. Bir de çocukluğumdan beri âşık olduğum yosunlara, ağaçlara dokunarak kendi işimi yapıyor olmanın zevkini tahmin bile edemezsiniz!
Sadece takı mı?
Evren: Takıyla başladım. Asıl isteğim orta büyüklükte objeler ve mobilyalar. Bunun için elbette bir atölye gerekiyor. Şu an her şeyi evde kendime bir alan yaratarak yapmaya çalışıyorum. Ama ufaktan lamba yapmaya da başladım.
Satışlarınız sadece internette mi ?
-Şimdilik öyle. Bir de katılabildiğimiz etkinliklerde satış yapıyoruz.
Fiyatlarınız?
- 80 ve 150 lira arasında değişiyor.
Paylaş