Paylaş
Seçime iki buçuk ay kaldı. Erkekler birbirlerini yiyedursunlar, beni Meclis’e girecek kadınlar ilgilendiriyor. Ne kadar çok kadın sesi çıkarsa, o kadar iyi olacak diye düşünüyorum. Ve bazı kadınlar var ki eski KADER başkanı Çiğdem Aydın gibi, onların Meclis’e girmesi hepimiz için iyi olacak. Önümüzdeki günlerde size diğer kadın adayları da tanıtmaya çalışacağım...
Sizin gibi sivil toplum örgütlerinden gelmiş ve tüm hayatını kadın haklarına adamış birinin Meclis’e girme ihtimali hepimiz için büyük bir şans. Bize kendinizi tanıtır mısınız?
-Tabii. İstanbul’da doğdum, eğitimimi Ankara’da tamamladım. Psikoloğum. Çevirmen ve eğitimci olarak çalıştım. Evliyim. Bir kızım, iki üvey oğlum var. Başta kadın hakları olmak üzere hak savunucusuyum. Tiyatro ve seslendirme sanatçısı Sezai Aydın’la evliyim. Lise öğrencisiyken harçlığımı kazanmak için çalışmaya başladım. Aynı dönemde derneklere de girdim. İlki, Hayvanları Koruma Derneği’ydi. Hayvan haklarının Meclis’te görüşülmesini sağladık. Ve belediyenin desteğiyle Türkiye’nin ilk hayvan barınağı modelini hayata geçirdik.
KADIN MUTSUZSA HERKES MUTSUZ
Kadın konusunda çalışmaya nasıl karar verdiniz peki?
-Önce entelektüel meraktı. Birleşmiş Milletler bana bir çeviri işi verdi. Kadına Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi. CEDAW dediğimiz belge. O bana büyük bir pencere açtı. Dünya kadınları niye ayakta, öğrendim. Bunun üzerine, “Kadın haklarını, feminizmi öğreneyim” istedim. Gittim Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yaptım. O zaman gördüm ki, neredeyse her kültürde kadınların ezilmesi, ikinci cins olarak görülmesi çok yaygın. Kadınlar mutsuz. Psikolog olarak bilirim ki, kadınlar mutsuzsa, herkes mutsuz olur. “Öyleyse kadınları mutsuz eden bu sistemin değişmesi gerekir!” diyerek alanda, kadın örgütlerinde çalışmaya başladım. Kadınların direnme yollarını görmek, göstermek, var olma mücadelelerine katkıda bulunmak, öğrenmek, çok güç veren bir deneyim. Kadınlar olmasa hayat yok!
Ne güzel söylediniz! Peki kendi hayatınızda kadınların ezilmesine dair bir örnek var mıydı?
-Lise çağındaydım. Komşumuz Finlandiyalı bir hanımdı, bir Türk’le yaşıyordu ve o evde şiddet vardı. Birkaç kez bize sığındı, birçok kez karakolda birlikte sabahladık. Bu bana, o çağlarda gözümüzde çok büyüttüğümüz, “Batılı, çağdaş kadın”ın bile güçsüz olabildiğini göstermişti. Beni çok etkileyen bir şey daha yaşadım...
Nedir o?
-Kızım iki yaşındaydı, ben 25. Babam, akraba ziyareti için Anadolu’nun bir kentine gitti. Yanında 13 yaşında bir kızla geldi. Okutulmamış ve aile, “Bir sürü çocuğumuz var, bakamıyoruz. Buna sahip çıkın!” diye ricacı olmuş. Ben ona okuma-yazma öğrettim, ortaokula yazdırdım. Bizimle iki buçuk yıl kaldı. Ailemizden biri oldu. Bir gün bir adam geldi ve dedi ki, “Ben bu kızın eniştesiyim, alıp götüreceğim”! Vermedim tabii ki. Babamla altlı üstlü oturuyoruz. Akşama kapıya polisler dayandı. Adam “Küçük yaşta kız alıkoymak suçlaması” yaptığından babamı alıp götürdüler. Babam da tanınan, bilinen bir adam, apartmanda, mahallede olay oldu. Gece saat on, polisler süklüm püklüm, özürlerin bini bir para, babamı geri getirdiler. Babam avukatını aramış, o gerekli telefonları etmiş filan, iki gün sonra aynı enişte, kızın babasıyla gene geldi. Babama dedi ki, “Kızı verin götüreceğim”! “Nereye?” Abla, Anadolu’nun bir şehrinde genelevde çalışıyormuş, kızı da yanına verecekler, meslek öğrenecekmiş. Enişte onun için gelmiş. Kız ağlar, ben ağlarım. Yapma, etme. Dinletemedik. Emniyeti aradım, “Durum böyle böyle”! dedim. “Bir şey yapamazsın, ailesidir!” dediler. Kız gitti. Hepimiz için büyük travmaydı. Birkaç ay sonra peşine düştüm. O şehre gittim. Genelevleri dolaştım. Çok aradım. Bulamadım. Hayatın içinde kayboldu gitti. Belki de bu yüzden, kız çocukların okuması benim için hayati önemdedir. 8 kız okuttum. Her şeyleriyle ilgilenirim...
HERKES SEFERBER OLMALI
Şu an Türkiye’de kadınlarla ilgili vahşi bir durum söz konusu. Siz bu kötü durumu nasıl değiştirmeyi düşünüyorsunuz?
-Herkesi seferber ederek. Kadın-erkek, duyarlı herkesi. Türkiye büyük bir ülke. Sesinizi duyurmak zor. Meclis çatısı altından bunları duyurarak, görevini yapmayanları halka şikâyet ederek bu kayıtsız tutumu değiştirmek istiyorum. Bunu elbette tek başıma yapamam. Ama kadın örgütleriyle birlikte, Meclis’teki diğer kadınlarla birlikte çok şeyi değiştireceğimize inanıyorum. Tam da bu yüzden CHP’de aday adayıyım...
‘Kadınca siyaset için’
Seçmenlere ne vaat ediyorsunuz?
-Hakkı yenmiş tüm kesimlerin sesi olmayı. Kimin hakkı yeniyorsa, buna engel olmak için oradayım. Farkındalık sağlamak ve değiştirmek için Meclis’e gitmek istiyorum.
Seçildikten sonra “etkisiz eleman” olmaktan korkmuyor musunuz?
-Hayır. Paketimde ne olduğu belli. Kim olduğum belli. Ben zaten sloganımı baştan belirledim: Kadınca siyaset için...
“Siyaseti kadınca yapacağım!” diyorsunuz da, bu ne anlama geliyor?...
-Daima çözüm odaklı olmak anlamına geliyor. Sorunu tespit edip, çözüme yönelmek. Çözüm için başta müzakere olmak üzere her yolu denemek, gerekirse uzlaşmak. Olumlu sonuca ulaşmak için uğraşmak. Çocuklar küser, erkekler dövüşür, kadınlar çözüm bulur.
KADIN SORUNLARININ HEPSİ ACİL VE BİRBİRİNE BAĞLI
Kadınlarla ilgili acilen yapılması gereken şeyler neler?
-Hepsi acil ve birbirine bağlı. Eğitim, sağlık, şiddetle mücadele, çalışma hayatındaki haklar, karar alma ve toplumsal kararlara katılma hakkı, temsil hakkı... Karar veren pozisyonlarda kadınlar oturmalı ki, okuma yazma bilmeyen 2,5 milyon kadın için bir program geliştirebilsinler. Okuldan kopan kız çocukları için önlem alabilsinler. Daha çok kadın çalışma hayatında yer alabilmeli ki, haklarını daha özgürce kullanabilsinler, şiddet uygulayan eşten, babadan uzaklaşabilsinler...
ZATEN ŞİDDETİN NEDENİ GELENEKSEL BAKIŞ
Özgecan’dan sonra Erdoğan, kadına karşı şiddete eyleme geçeceğini söyledi. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?
-İnanmak istiyorum. Ama yaklaşımını gerçekçi ve samimi bulmuyorum. Çünkü feministleri suçladı. Ve “Bize, daha geleneklere uygun modeller lazım” dedi. Oysa şiddetin nedeni zaten kadına olan geleneksel bakış. Kadınsan evde oturur, yaşlılara, çocuklara bakar, etliye sütlüye karışmaz, kapalı aile devresi içinde başına geleceklere razı olursun!
LAİKLİK YOKSA KADIN HAKLARI YOK!
Siz de bir kız çocuk annesisiniz. Kızınızın geleceği konusunda endişeniz ne ölçüde?
-Gerçekten çok endişeliyim. Kızım uzman psikolog, iki dalda yüksek lisans yaptı, klinik ve adli psikoloji ama işşiz. Arasıra bir iki danışanı oluyor. Hep şiddet öyküleri. Çevresi değişiyor, daha muhafazakar, daha gerici oluyor. Ben on yıl özel bir okulda sosyal beceri dersi verdim. 8-10 yaş çocuklara. Değişim inanılır gibi değil. Dinin etkisi çok baskın. Laiklik yoksa, kadın hakları yok. Kızımın ve tüm kızların yaşamakta olduğu bu gerilemeyi beğenmiyorum. Bu benim gençliğimde yaşamayı hayal ettiğim, Atatürk ilke ve devrimlerini ileri götürmüş ülke değil.
NE YAPACAĞINI BİLMEYEN BİR CİNS OLARAK GÖRÜLMEK AĞIRIMA GİDİYOR
AK Parti’nin kadınlar konusunda şimdi kadar izlediği politikalara hangi gerekçeyle isyan ediyorsunuz?
-Kadınların kılık kıyafeti konusunda gerilim yarattıkları için, kadınlara kahkaha atma, o işi öyle yapma, üç beş çocuk yap, kürtaj olma, sezaryen olma diye hiç üstlerine vazife olmayan konularda akıl verdikleri için, saçma sapan adamların “9 yaşında çocukla evlenilir!” Annenin bile dizinin üstünü görmemelisin” tarzı söylemlerine izin verildiği için isyan ediyorum. Bu söylemler bizi eşit yurttaşlar, bireyler olarak görmediklerinin açık bir kanıtı. Disipline sokulması gereken, akıl vermezsen ne yapacağını bilemeyen bir cins olarak görülmek ağırıma gidiyor, tüm kadınlar adına…
KADINLARIN BAŞINA HER ŞEY GELİYOR BU ÜLKEDE
Bin yıllık Çiğdem Aydın adınızı, Fatma Çiğdem Aydın’a çevirmenizin sebebi nedir?
- KA.DER'de genel başkanken beni google'da “Çiğdem Aydın” olarak aratan biri dedi ki, “Haberin var mı? Senin adını yazınca ilk sırada ‘Çiğdem Aydın’ın seks kaseti izle’ linki çıkıyor!” Ben de baktım. Eyvah! Gerçekten de öyle. Ama link boş, bir virüs o. O linki ilk sıradan indirmek için epey uğraştım. Bilişimcilere de danıştım. Sonunda ilk adım “Fatma’yı” kullanarak bu sorunu çözdüm.
Bu olay, ne tür absürd şeylere yol açıyor?
-Meğer adaşımın böyle bir kaseti yokmuş. Ona kötülük etmek isteyen birinin komplosuymuş. Ben de zor durumda kaldım. Facebook sayfama ve mail adresime epey bir süre, tanışma mailleri yağdı. Tabii hiç birine cevap vermedim. Türkiye’de kadınsanız, başınıza bin bir türlü şey gelebilir! Bizler de olmaması için uğraşıyoruz…
Paylaş