Ayşe Arman: Bir İstanbullu’nun günlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Her şey normale döndü gibi görünüyor.

Değil aslında.

Yaşayıp gidiyoruz ama...

Ben hálá gözlerimi salonun köşesindeki bitkilerin yapraklarından alamıyorum. Elektrik süpürgesi çalışırken onlar titreyiverirse, korkum depreşiyor. Ya da pencere açık mesela, ansızın, tuhaf bir rüzgár başlıyor, ben üçbuçuk atıyorum. Bazen de kedim, çizgili topuyla oynuyor, patisiyle o lastik topu, bir oraya bir buraya fırlatıyor, sonunda hızını alamıyor, salak salak, saksılara çarpıyor. Ve yukkaların yaprakları yine nazik bedenlerini sallayıveriyor.

Beni alıyor mu bir düşünce! Kimi tavandan sarkan avizeleri, kimi büfede dizili olan kristalleri, bardak, çanaklari, kimi masasındaki saati izliyor.

Benim deprem habercilerim ise bitkiler.

Aşağıda bir okurumun ‘‘İstanbul Günlüğü'nü'' okuyacaksınız.

Depremden birebir etkilenmiş yerlerdekilerin günlüklerine hiç benzemez ama benim hoşuma gitti.

Onun hissettikleriyle kendi hissettiklerim arasında bir dolu paralellik kurdum. Hep paralellikleri siz kuracak değilsiniz ya...

Benim güzel avizelerim

1. Uyanma. İlk iş olarak tavana bakma. Yerli yerinde durduğunu görüp şükür duaları mırıldanma. Önce küçük sesle, sonra bağıra, bağıra.

2. Yataktan kalkma; hafif başdönmesinin, yatay halden dikey hale geçişten mi, yoksa mini bir ‘‘artçı şoktan'' mı olduğunun ayırdına bir türlü varamama.

3. Avizelerin sallanıp sallanmadığına bakma.

4. Tuvalete girme. Olası bir yıkımda uygunsuz yakalanmamak için işi, rekor sürede bitirme.

5. Duşa girme. Bir elde sabun, ovalanırken; öteki elle de ilk sallantıda giyilmek üzere hazır bekleyen giyecekleri, duşun dışında tutmaya çalışma.

6. Avizelerin sallanıp sallanmadığına bakma.

7. Kahvaltıyı hazırlama. Masaya reçeli, peyniri koyma. Sanki hayat 7.4 öncesindeymiş gibi davranmaya çalışma.

8. Çayı yudumlarken gazetelere göz atma. Haber, yorum, fotoğraflar vesaireler sayesinde depremle yeniden yüz yüze gelme, lokmalar bir bir boğazına dizilirken, yediğine, yiyeceğine pişman olma.

9. Avizelerin sallanıp sallanmadığına bakma.

10. Anne, teyze, arkadaş, kardeş, eş, ahbap, dostla telefonda deprem konusunda fikir teatisinde bulunma. Her birinden yeni yeni senaryolar öğrenme. Birinden öğrendiğini ötekine aktarma. Aralarından bazılarına şiddetle inanma. Senaryoya göre saatlik, günlük, haftalık kaçış programları yapma.

11. ‘‘Türkiye Deprem Haritası''na bakma, depremsiz yer arama. Anamur ile Karaman arasında tercih yapamama.

12. Avizelerin sallanıp sallanmadığına bakma

13. ‘‘Deprem öldürmez, bina öldürür'' sözünden hareketle duvarlara potansiyel katil gözüyle bakma, içinden bir tablo asmaya bile gerek duymama.

14. Konu komşu toplanıp 17 Ağustos öncesini yad eden konuşmalar yapma.

15. 862. kez İstanbul'un zemin haritasına bakma. Trakya formasyonunun ne anlama geldiğini hálá anlayamama.

16. Avizelerin sallanıp sallanmadığına bakma.

17. Öbür tarafta 90-60-90 olmanın bir anlam ifade etmediğini düşünüp habire yeme, habire yeme, rejim listelerini bir bir yırtma.

18. Deprem çantasına, evde koltuk ve perde dışında ne varsa doldurma; bir, iki, üç derken tam oniki adet deprem çantası yapma. Kaçarken her birimiz ikişer tane alsak bile, altı tanesini evde bırakmak zorunda kalacağımızı hesaplama ve en iyisinin kapının önünde deprem TIR'ını hazır etmek olduğunu saptama.

19. Avizelerin sallanıp sallanmadığına bakma.

20. Üst kattaki komşuları, yükte ağır eşyaları çıkarma için ikna etmeye çalışma.

21. Avizelerin sallanıp sallanmadığına bakma.

22. Hangi kanalda hangi güzide programın yer alacağı anonslarının yerini, hangi kanalda, hangi profesorün canlı yayın konuğu olacağı anonslarının aldığını görerek, memleketin kültür seviyesindeki ani yükselişe sevinme; sonra bunun kültürden değil korkudan olduğunu hatırlama.

23. ‘‘Hersek Çukuru''yla ‘‘Adalar Fayı''nın ‘‘Televole''den fazla reyting aldığını görüp dünyanın sonunun geldiğine inanma.

24. Avizelerin sallanıp sallanmadığına bakma.

25. Bütün dr.'ları ve prof.'ları pür dikkat dinleme, hepsine inanma; dolayısıyla depremin olup olmayacağı konusunda bir kanaate varamama.

26. Ev halkının Üşümezsoy'cular, Barka'cılar, Ercan'cılar şeklinde kamplara bölünmesine seyirci kalma.

27. Avizelerin sallanıp sallanmadığına bakma.

28. Marmara Denizi'nden nefret etme. Bir daha feribotla Bandırma'ya geçmemeye yemin etme.

29. Bilimadamlarıyla haber spikerlerinin pazarlığını takip etme.

30. Avizelerin sallanıp sallanmadığına bakma.

31. Işıkara'nın 15 dakikada 36 kanala telefonla bağlanarak aynı şeyi anlatmasına rağmen yüzünde asla bıkkınlık ifadesi olmamasına şaşma.

32. Yatmaya hazırlanma. Başucuna ‘‘deprem''in ‘‘d''sinden ‘‘kurtulma''nın ‘‘k''sine kadar geçecek belirsiz sürede tüketilmek üzere yiyecek, içecek koyma.

33. Görüntüde sokağa çıkıyormuş intibaı yaratacak biçimde giyinme. Yatmadan önce gökyüzünün rengini kontrol etme. Eğer beyaza ya da kırmızıya çalıyorsa Kadilli'yi arama, ‘‘Hanımefendi saçmalamayın lütfen'' cevabını alma.

34. Bel çantası ve cep telefonuyla yatağa girme, köpek ulumalarına kulak verme. Ulumalar normal seyrinde devam ederse, kuş uykusuna dalma, ulumalarda bir artış sezilirse, sokağa fırlama.

35. Avizilerin sallanıp sallanmadığına bakma.

36. Galiba. Galiba değil. Valla yavaş yavaş çıldırma.

Yazarın Tüm Yazıları