Ben bir Hilton’um; sonunda özüme, otelciliğe döneceğim

En beklemediğim Paris Hilton’la tanıştım! Tatlı, cana yakın, bütün sorulara açık, “Vakit bitti, ben gideceğim, hadi artık!” demeyen, sabırlı, gülümseyen, ne deseniz yapan...

Haberin Devamı

İnanılır gibi değil. Kadın gerçekten mütevazı. Gerçekten tatlı.
Ve çok çalışkan. Tamam para alıyor anladık ama biz neleri, kimleri gördük. Valla çok şaşırdım! Bir de esprili. Kendisiyle dalga geçiyor.
Meraklı, ilgili, her şeyi inceliyor.
Boynumdaki kolyeleri beğendi, daha merhaba demeden, “Ne güzel onlar!” dedi, benim de Türklüğüm tuttu, çıkardım verdim.
“Almak istemezdim ama çok güzeller” dedi, aldı, çantasına koydu.
Biz bayağı arkadaş olduk.
Tavla oynadık daha ne olsun!

BİLEZİKLERİMİ DE VERSE MİYDİM?

/images/100/0x0/55ea1beef018fbb8f86bc979Bilmeyen kalmadı ama yine de yazayım... Paris Hilton, DeFacto reklam kampanyası için İstanbul’a geldi. Arda Turan’la aynı reklam filminde oynadı. “Arda yakışıklı mı sizce?” diye sorunca, “Sahibi olan erkekler hakkında yorum yapmam” dedi. Çok ayıp ama ben bu kadar hızlı ve kıvrak biri olabileceğini düşünmemiştim. Benden söylemesi, o sarışın biraz da baygın bakan kadının içinde, çok ciddi bir iş kadını oturuyor. O bir Kova burcu.
Yarım saatlik bir sohbete ancak bunlar sığdı. Sonra kalktı, ben tuvalete gitti zannettim, biraz sonra tekrar geldi. Bana da bir şey söylemedi. Adımı da vererek, yedi milyon takipçisine tweet atmış.
Çok eğlenceli bir kadınla röportaj yaptım diye. Hoşuma gitti, bileziklerimi de beğenmişti, verse miydim diye düşündüm!

Haberin Devamı

Size İstanbul desem, siz bana ne dersiniz?
- Tarih, mimari, nefes kesen yapılar, Boğaz, tekneler, köprü, felaket bir trafik, bitmez tükenmez hareket, dinamizm... Müthiş bir enerjisi var İstanbul’un. İnsanı kendine çekiyor, kendine bağlıyor.

Kaç kere geldiniz?
- Sorma çok! Dokuz kere. Ama hepsi iş için değildi. Düğün için bile geldim. Seviyorum Türkiye’yi. Artık evim gibi.

Dünkü çekim nasıldı?
- Çok iyi. Arda, çalışması çok eğlenceli biri. Rahat, kolay, tatlı. Sıfır problem. Çok iyi vakit geçirdik. Bütün ekip öyleydi. Sabahın köründen akşama kadar çalıştık.

Çalışmak sizin hayatınızın ana motifi. Ama bir sürü insan, “Hadi ya!” diyor bunu duyunca. Paris Hilton’un bir iş kadını olabileceğine inanmıyorlar. Üzerinize yapışmış ‘parti kızı’ imajı sizi üzmüyor mu?
- Üzmüyor. 21 yaşındayken beş sene süren bir reality şov (Simple Life) yaptım. O programla dünya tanıdı beni. Orada benimle alakası olmayan birini canlandırdım. İnsanlar beni gerçekten o kişi zannettiler.

Haberin Devamı

Değil misiniz?
- Değilim. Böyle bir algının üzerime yapışacağını bilemedim. Tecrübesizdim. Canım istedi yaptım.

/images/100/0x0/55ea1beef018fbb8f86bc97bPişman mısınız peki?
- Yoo hayır. İnanılmaz gezdim, eğlendim...

Para için miydi?
- Tabii ki para kazandım ama kabul etmemim sebebi para değildi. En yakın arkadaşımla seyahat etmemi istediler ve eğlenceli işlerde çalıştık. İlginç geldi, farklı geldi. Cup diye atladık. Böyle de bir tarafım var benim, gözüm karadır. Ama daha önce reality şov programı tecrübemiz yoktu, yani neye girdiğimizi bilmiyorduk. Bu bir endüstri ve sizi göstermek istedikleri gibi gösteriyorlar.

Kimse uyardı mı?
- Herkes uyardı. Hep uyarırlar. Dinlemem ki! Kafamın dikine giderim! Ama bir kere daha söylüyorum: Pişman değilim. Çalışkanlık meselesine gelince, oldum olası çalışkandım, ben babamı ve büyükbabamı izleyerek büyüdüm. Onların iş terbiyelerine hayrandım. Küçük bir kızken bile bağımsız olmak ve kendi ayaklarımın üzerinde durmak isterdim.

Haberin Devamı

Sorun belki de güzellik. Bu kadar güzel olmasanız, hayat belki de sizin için daha kolay olurdu...
- Sanmıyorum, o zaman da bir şey bulurlardı!

AİLEMİN BENİMLE GURUR DUYMASINI İSTİYORUM

Peki niye bu kadar çok çalışıyorsunuz? Nedir bu koşturmacanın sebebi? Sizin adınızı taşıyan 17 marka var. Hâlâ üzerine eklemeye çalışıyorsunuz. Sürekli seyahat ediyorsunuz, o ülke, bu ülke... Kime, neyi kanıtlamaya uğraşıyorsunuz?
- Kova burcuyum. Yaratıcı olmayı, üretmeyi seviyorum. İnsanları mutlu etmeyi seviyorum. Mutlu olup, eğlenmeyi de. Bir de tabii ailemin benimle gurur duymasını istiyorum. Büyükbabamla yemek yediğimde, “Seninle gurur duyuyorum” diyor, ondan bunu duymak bile, her şeye değer. Bir de bağımsız olmak en büyük takıntım. Finansal olarak   bağımsızım. Varlıklı bir aileden gelmiş olsam da, kendi başıma çok para kazandım, kazanıyorum. Bu da bana mutluluk veriyor. Günümüzde pek çok kadın, geleceğini düşündüğü için evleniyor. Benim geleceğimi garantiye altına almak için bir erkeğe ihtiyacım yok.

Haberin Devamı

Gelen projelerin hangisinin size uygun olduğuna nasıl karar veriyorsunuz?
- Los Angeles ve New York’ta büyük bir ekiple çalışıyorum. Ama son sözü hep ben söylerim.

Aile içinde en büyük destekçiniz kim?
- Büyükbabam. “Tanıdığım bir sürü işadamından daha çok çalışıyorsun!” diyor.

Ailedeki akranlarınız arasında en çok parayı kim kazanıyor?
- Sanırım ben. Diğerleri üniversitede...

Şu anda kaç yaşındasınız?
- Sonsuza kadar 21’im!

Öyle bir dükkan var değil mi? ‘Forever 21’, oradan alışveriş yapar mısınız yoksa Paris Hilton asla öyle ucuz şeyler giymez mi?
- Deli misin sen! Designer kıyafetleri de severim ama beş dolarlık şeyler de giyerim. Şu üzerimdekilere bak, bunlar Defacto. Yüz doların altında ama çok daha pahalı durmuyor mu? Chanel desem inanırlar! Önemli olan kaç para olduğu değil, size ve tarzınıza uyması ve onu iyi taşıyor olmanız...

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55ea1beef018fbb8f86bc97dGÖRÜP GÖREBİLECEĞİNİZ EN NON-DİVA KADINIM ASLA ORTALIKTA STAR GİBİ DOLAŞMAM

Çocukluk hayaliniz bu muydu? Tüm dünyanın tanıdığı meşhur biri olmak...
- Alakası yok. Tek derdim hayvanlardı. Veteriner olmak istiyordum. Ama sonra anladım ki veteriner olmak sadece hayvanları iyileştirmek anlamına gelmiyor. İyileştirememek şıkkı da var. Kucağında ölebiliyorlar. Vazgeçtim. Bir de benim bir hayvanı uyutabilmem mümkün değil. 15 yaşında New York’a gittiğimde Donald Trump modellik teklif etti. Kendimi moda endüstrisinin içinde buldum. Yavaş yavaş kendimi geliştirdim. Derken, reality show, filmler, müzikler... Ve kendi markalarımı gelişirdim. Hiçbiri planlı değildi. Hepsi birbirini tamamladı.

15 yaşında nasıl izin verdiler modellik yapmanıza?
- Vermediler. Annem kıyameti kopardı. “18 olunca yaparsın şimdi asla!” dedi. Yine dinlemedim. Bir şey yapmak istersem yaparım. Öyle bir karakterim var.

Bunu erkeklere de hissettiriyor musunuz?
- Tabii. Güçlü bir kadınım ve ne istediğimi biliyorum.

İlginç olan, siz yumuşacık, tatlı, hani nereye çeksen oraya gelebilecek, ensesine vur ağzından lokmasını al bir kadın gibi duruyorsunuz...
- Gerçeğin böyle olmadığını herkesin bilmemesi işime geliyor!

Her zaman ama her zaman bu kadar bakımlı ve güzel olmak can sıkıcı değil mi? Kendinizi bu Paris Hilton bedenine hapsolmuş gibi hissetmiyor musunuz?
- Yoooo. Kendimi gayet normal bir kadın gibi hissediyorum. Evimdeyken, eski günlerde olduğu gibi köpeklerimleyim. Üzerimde şort-tişört, ayağımda çoraplarım. Bu, çalışırkenki halim. Sürekli böyle bakımlı değilim.

Ama İstanbul’a bu kadar saat uçuyorsunuz, uçaktan inerken gazetecileri gördünüz diye uçağa geri giriyorsunuz ve makyaj yapıp çıkıyorsunuz...
- Bu da nereden çıktı?

Gazeteler yazdı...
- Öyle bir şey olmadı ki. Dışarı çıktım, merdivenlerden iniyordum, arkamdan seslendiler, “Çantanızı içeride unuttunuz” diye, geri döndüm aldım. Niye makyaj yapayım? Gazeteciler hikâye üretmeye bayılıyor. Bazı insanlar da, o hikâyelere inanıyor. Oysa alakası yok. Saçım yapılı değildi, duş alıp binmiştim uçağa, makyajlı bile değildim, sadece lip gloss vardı dudağımda.

Çekimlerde de bir sürü kaprisleriniz olmuş. Özel meyveler, özel istekler...
- Görüp görebileceğiniz en non-diva kadınım. Ortalıkta, “Starım!” diye dolaşmam. Sonsuza kadar çalışırım. Hiç şikayet etmem. Para alıyorsam hakkını veririm. Hiç problem yaratmadan istedikleri pozu veririm. Çünkü profesyonelim.

Evet, reklam ekibi ne kadar uyumlu olduğunuzu anlattı durdu. Onlar da hayret etmişler. Ama işte bir de öbür imajınız var...
- Gazeteciler halkı bilgilendiriyor ama gerçek olmayan algılar da yaratıyor. Böyle bir güçleri var. Gerçek Paris’i bilenler, o imajın beni yansıtmadığını biliyor. Ama hayat, kafayı bunlara takmayacak kadar kısa. Çok iyi bir hayatım var, her gün şükrediyorum, bu tür şeylerle ilgilenmiyorum.

/images/100/0x0/55ea1beef018fbb8f86bc97fPeki bu kadar çalışıp çabalamanızın sebebi, yaratılan o yanlış algıyı yıkmak olabilir mi?
- Sadece mutlu olmak istiyorum. Canımın istediği şeyleri yapmak... Bütün dünyayı geziyorum, bir sürü şey öğreniyorum. Hayranlarımla tanışıyorum. Mektuplar yazıyor, mail’ler yolluyor, tweet’ler atıyorlar...

AİLE KURDUĞUMDA ANNEM GİBİ OLACAĞIM

Size neden hayranlar?
- Bilmem, onlara soracaksın. Ama galiba onlara ilham verdiğimi düşünüyorlar. Kulaklarımı, beni aşağı çekenlere tıkayıp, dilediğim gibi yaşamam hoşlarına gidiyor.

Hiç düşündünüz mü, ya soyadınız Hilton olmasaydı? Gerçi sizi tanıdıktan sonra öyle ya da böyle ‘biri’ olacağınızı anlıyorum...
- Evet olurdum...

Peki Hilton soyadı sizi zorladı mı?
- Avantajları kadar dezavantajları da oldu. Hep “Çalışmaya ihtiyacı yok ki”, “Her şey soyadı sayesinde” ya da “Şımarık” dendi. Evet, benim çalışmam gerekmiyordu. Babamdan para alıp, hiçbir şey yapmadan, hayatımın sonuna kadar yan gelip yatabilirdim. Tam tersine 15 yaşından beri, “Kendi yolumu çizeceğim, kendi paramı kazanacağım” dedim. Bu kararımın ailemin çok hoşunu gittiğini zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Ama sonunda kendi imparatorluğumu kurdum. Niye mi bu kadar uğraşıyorum? Çünkü üretken olmak beni mutlu ediyor, çalışmak hayatıma anlam katıyor. Kendimi o zaman güçlü hissediyorum. Ben başkasının oluşturduğu bir gücün üzerine konmadım, beğenirler beğenmezler, kendi ismimi kendim yarattım. Ama ömür boyu bu kadar çok çalışmayacağım, ailem olduğunda da, annem gibi çocuklarına düşkün bir kadın olacağım. Annem ve babam, 35 yıldır birlikte.

Peki medya üzerinize geldiğinde ne hissediyorsunuz? Sizinle dalga geçtiğinde, alay ettiğinde...
- Okumuyorum ki. Ciddiye bile almıyorum onları. Zaten ne zaman bir gazeteciyle doğru dürüst sohbet etsem, “Tahmin ettiğimden o kadar farklı çıktınız ki” diyor...

Depresyondayken ne yaparsınız?
- Herkes n’apıyorsa onu. Ağlarım. Annemi ararım. Kız kardeşime yapışırım. Kız arkadaşlarımla dertleşirim.

Alışveriş?
- Sadece depresyondayken değil alışverişi her zaman severim! Minik dükkanlara bayılırım. İstanbul’da da öyle çok dükkan var.

Parti kızı mı? Ne alakası var! O kulüplerde görünmek için para alıyorum

Peki parti kızı...
- Ben mi? 15 yaşında New York’ta yaşarken seviyordum, tamam. Ama şimdi parti ne alaka! İnsanlar gittiğim şehirlerde kulüplere gidiyorum sanıyor. Alakası yok. Bir kulübe gidip orada görünmem için yüzbinlerce dolar alıyorum. Mikrofonda insanlara bir şeyler söylemek ve onları eğlendirmek için... Bu, bir iş benim için. İnsanlar beni kulüplerde görüyorsa, bu ya bir lansmandır ya da bir ürünü tanıtıyorum. Yoksa öyle bir eğlence anlayışım yok. Evde arkadaşlarımla olmayı tercih ederim.

Attığınız tweet’lerden para aldığınız doğru mu?
- Evet. 50 bin dolar, hatta bazen 100 bin.

Delilik değil mi?
- Hayır, biz ona ‘geleceğin marketting’i diyoruz! Artık dünya böyle bir yere gidiyor: Sosyal pazarlama. Milyonlarca takipçim var. Yazdığım şeyleri seviyorlar. Ben de her zaman iş tweet’leri atmıyorum. Keyif için attığım da oluyor.

Kazandığınız paralarla n’apıyorsunuz?
- Hayatımı yaşıyorum!

Uçak alma gibi hayalleriniz var mı?
- Yok araştırdım onu. Bakımı ve masraflar çok fazla. Bir de her sene, yeni uçaklar çıkıyor. Rantabl gelmedi. Bir sürü havayolu ve uçak var. Niye birine saplanıp kalayım?

En büyük korkunuz?
- Hepimizinki aynı değil mi? Ölüm.

En yakın arkadaşınızla mı seyahat ediyorsunuz?
- Evet, Cari beş yıldır en yakın arkadaşım. Kırmadı benimle geldi, bir de menajerim Jamie var. Bir orduyla gezmiyorum, üç kişiyiz.

Gelecek planları?
- Koşturma devam. Ama ben bir Hilton’um. Sonunda özüme, otelciliğe döneceğim...

Sahibi olan erkek hakkında yorum yapmak ayıp!
ARDA’NIN NİŞANLISI OLDUĞUNU BİLİYORUM

Futbolcu Arda Turan’ın gerçekten yakışıklı olduğunu düşünüyor musunuz?
- Elbette. Ama nişanlısı olduğunu biliyorum. Sahibi olan erkekler hakkında yorum yapmanın ayıp olduğuna inanıyorum! Arda’yla çalışmak keyifliydi. Kız arkadaşına da bayıldım. Shakira’ya benziyor. Olağanüstü güzel.

Zor mudur sizinle çalışmak?
- Hiç değil. Sadece biraz mükemmeliyetçiyim. Benimle çalışanların hepsi bugüne kadar çalıştıkları en iyi patron olduğumu söylerler. Espriliyim. Herkese iyi ve eşit davranırım. Asla üstten bir tavır değil. Bu da ailemden öğrendiğim bir şey.

Flörtöz müsünüz?
- Değilim. Arkadaş canlısıyım. Aynı zamanda utangacım, bu yüzden flörtöz olamam.

Hiç öyle durmuyorsunuz...
- Şu anda kendimi rahat hissediyorum ama her zaman öyle olmuyor. Normalden çok daha fazla açıyorum kendimi şimdi, asla böyle yapmam.

Güçlü yanlarınız? Zayıf yanlarınız?
- Korkusuz ve cesur biriyim. Bunlar güçlü yanlarım. Skydiving bile yaparım, ama beni bir de hayvan barınaklarına gittiğimde gör ya da Guatemala’da. Hasta çocuklar, kanserli çocuklar... Mahvoluyorum. Elimden gelen her şeyi yapmak istiyorum onlar için.

Kendinizle ilgili sevmediğiniz şeyler...
- Çok çabuk inanıyorum insanlara. Hemen güveniyorum. Özellikle Hollywood’da böyle olmamak gerekiyor. Sizi kullanmak isteyen pek çok insan çıkıyor.

Kendinizi geliştirmek için ne yaparsınız? Böyle dertleriniz var mı?
- Okumayı seviyorum. Daha da çok okumak istiyorum. Her türlü spiritüel öğretiye karşı ilgim var. Ama aynı zamanda kiliseye de gidiyorum.

BU HAYATA ELİMDEN GELEN HER ŞEYİ SIĞDIRMAYA ÇALIŞIYORUM

Sürekli “Pozitifim, mutluyum, her şey şahane!” mi demeniz lazım? Paris Hilton bu mu? Canınızın sıkıldığı ve “Yeter ulan!” dediğiniz olmuyor mu?
- İyi de İstanbul’dayız, güzel bir otelde, iyi bir iş yapmışım, en yakın arkadaşım Jamie var, Chilie var, niye şikayetçi olayım?

Bundan sonraki iş...
- Eve dönüp albümle uğraşacağım. Sonra Peru, Şili. Bizi yeni maceralar bekliyor.

Hem şarkıcı, hem model, hem marka yüzü, hem iş kadını, hem sanatçı, hem sosyal sorumluluk meleği hem oyuncu... İnsan, nasıl her şeyi birden olabiliyor?
- Niye olmasın? İnsan kendini niye sınırlasın? İstediğiniz her şeyi yapabilirsiniz, istediğiniz her şey olabilirsiniz. Hayata böyle bakıyorum. Hayat bizim. İstediğimiz gibi yaşarız. Bizi mutlu eden şeylerin peşinden gideriz. Ben de bu hayata elimden gelen her şeyi sığdırmak istiyorum.

MODELLİK, YAZARLIK, OYUNCULUK HEPSİNDEN BİRAZ

1981’de New York’ta doğdu Paris Hilton. Meşhur Hilton otellerinin vârisi olarak tanındı. Babası emlak kralı Richard Hilton. Dört çocuğun en büyüğü. Sosyetik partilerin aranan ismi. Donald Trump’ın modellik ajansına bağlı olarak çalışmaya başladıktan sonra Guess’den, Tommy Hilfiger’a pek çok markanın reklam yüzü oldu. Erkek arkadaşı Rick Solomon ile çekilmiş seks videosu 2003’te internete düştüğünde Paris 22 yaşındaydı. Lionel Richie’nin evlatlık kızı Nicole Richie en yakın arkadaşıydı. Birlikte bir reality show’a imza attılar, beş yıl sürdü. Birkaç filmde rol aldı. Hatta albüm çıkardı. Bir mirasyedinin yaşam tavsiyelerini anlattığı kitap da yazdı. Katıldığı davetlerden para alıyor, hatta her bir tweet’inden 50-100 bin dolar arasında para kazanıyor.

PARİS HİLTON BİRÇOK DERGİYE KAPAK OLDU

Paris Hilton Hürriyet röportajını Twitter’dan şöyle duyurdu: “Az önce Hürriyet gazetesi için Ayşe Arman’la röportaj yaptım. Ayşe çok eğlenceli ve arkadaş canlısı. Onunla konuşmak çok keyifliydi.”

 

Yazarın Tüm Yazıları