Ayşe'nin Gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

İnternet’te şantajın devamı

BENİM olmayan şeylerin, bana ait olmayan fikirlerin üzerine yatma gibi bir adetim yok. Bu konuda özellikle hassasım. Ben sorarım:

- Kalemini kullanabilir miyim?

- Fikrini çalabilir miyim?

- Bilmem neyini ödünç alabilir miyim?

Bilirim ki, o kalem/ o fikir/ o başlık benim değil, karşımdakinin.

Ancak onun izni dahilinde kullanabilirim.

Sigaram mı bitti, karşımdaki en yakınım dahi olsa sorarım, yani masanın üzerindeki sigara paketine cart diye atlamam:

- Bir sigara alabilir miyim?

Gerçi bazen Zafer kızıyor.

Yatakta sırtı bana dönük yatarken, kulağına:

- Sarılabilir miyim? diye fısıldadığımda...

- Sen deli misin! diyor.

Zaman zaman abartıyorum tabii. Olsun.

İlk ben duyurmadım

Bu girizgahı özellikle yaptım.

Çünkü takarım böyle şeylere.

Pazar ve pazartesi günü Hürriyet'te yayınlanan ‘‘İnternet'te Şantaj’’ başlığıyla verilen haberi, evet ben yaptım, gittim Çiğdem ve ailesiyle gecenin bir yarısı görüştüm ve çarçabuk yayına hazırladım ama...

Haberi ben bulmadım.

Kamuoyuna ilk ben duyurmadım.

Cuma gecesi beni nakhita.com kadın sitesi yönetmeni Ayşenur Güvenir aradı, kendisi arkadaşım oluyor, ‘‘Bana bak bir haber var. Çiğdem diye 22 yaşındaki bir kızı, eski sevgilisi, kız onu terk etti diye iğrenç bir şekilde İnternet'te taciz ediyor. Adam üşenmemiş, pornografik bir site hazırlamış. Rezillik! Biz haberi kendi portörümüzde veriyoruz. Bizden Müjgan Halis gitti kızla konuştu. Bir saat sonra yayınlıyoruz, istersen sen de gazeteye haber yap’’ dedi.

Bekledim.

nakhita.com'daki ‘‘İnternet'te taciz’’ başlığıyla yer alan haberi ve röportajı okudum, bunun kesinlikle büyütülmesi gereken bir haber olduğuna ikna oldum, Ayşenur'dan olayın mağduru Çiğdem'in telefonlarını aldım ve gittim kendisi ve ailesiyle yeniden konuştum.

Gerçi, bizim gazetede yer alan haberde, olayı kamuoyuna ilk duyuranların nakhita'cılar olduğu yazıyordu ama ben yeniden altını çizeyim ve nakhita'cıları bu vesileyle tebrik edeyim dedim. Birilerinin malının üzerine yatıyor gibi algılanmak istemem de. Dahası, bizler İnternet yayını yapanlara, onlar bizlere, televizyonlar gazetelere, gazeteler televizyonlara, yani herkes yeri gelince birbirine destek olmalı.

Olmalı ki, kesinlikle duyurulması gereken haberler dört bir elden kamuoyuna duyurulabilsin...

Henüz tehlike çanları

Okuduğunuz ‘‘İnternet'te şantaj’’ haberi, sıradan bir haber değil. Hayatımıza girebilecek, hayatımızı yakından ilgilendirebilecek ve nihayetinde de hayatımızı alt üst edebilecek bir haber.

Henüz tehlike çanları çalıyor.

Çünkü artık, bilmem farkında mısınız, yeni bir hayata açılıyoruz.

Artık hayatımızda İnternet diye bir şey var.

Öyle güçlü bir şey ki...

Yeni aşklara, yeni ilişkilere, yeni ticari alanlara yol açabileceği gibi sevimsizliklere, kötülüklere, yaralanmalara da neden olabilecek. Artık İnternet hukuku üzerine çalışmanın, yeni hayatın yeni hukuk kurallarını belirlemenin zamanı geldi. Aşağıda bu haber üzerine bize ve nakhita'cılara gelen tepkilerden bazılarını okuyacaksınız. Hepsi sığmadı, devamı var. Bu konuda sizin de söyleyeceğiniz, ilave edeceğiniz bir şeyler varsa, biliyorsunuz bu köşe size açık...

Gerçekten çok üzüldük

21 yaşındayım, adım Tolun Özarslan, ABD'de okumaktayım. Çiğdem'in başına gelenleri okudum. Amerikalı arkadaşlarıma da tercüme ettim olayı. Kendisini tanımıyoruz ama gerçekten üzüldük. Şu anda adalet sisteminde şansa çok ihtiyaçları olacak. Umarım başarılı olurlar. Eğer Çiğdem'le konuşursanız, dünyada hala iyi insanların var olduğunu ve kalbimizin onunla beraber olduğunu iletir misiniz? l Tolun Özarslan

Davul dengi dengine

Herkes hakettiği ile muhatab olur. İletişim özürlü insanların, iletişemeyişleri diğer insanları ne kadar ilgilendiriyorsa, ‘‘İnternet'te bir taciz öyküsü’’nün haber değeri de o kadardır. l Ali Taran

Taciz sitesi kurun

Ben öğretim üyeliği yapan bir psikiyatrım. Türkiye'de bu tip tacizler oldukça yaygın. Burada yeni olan, İnternet'in işe dahil edilmiş olması. Ne yazık ki bu gibi tacizlere uğrayan kadınların çoğu ‘‘öldürülme’’ ya da ‘‘işlerin daha kötüye gitmesi’’ riski nedeniyle adli makamlara başvurmak bir yana, kolay kolay da kimseye anlatamıyorlar durumlarını. Peki bu gibi bir tacizde bulunan erkeklerin durumu nedir? Bu tür davranış bozukluğu gösteren erkeklerde çoğu kez, kişilik bozuklukları, özellikle antisosyal (eski adıyla psikopat) kişilik bozukluğu bulunmaktadır. Daha az oranda da sanrısal bozukluk (eski ismiyle paranoya) ve paranoid şizofreni görülebilmektedir. Olayın kınanmakla geçiştirilmesi yeterli değildir. Konunun net üstünde bir sayfaya dönüştürülmesi, ismi saklı başvurulara izin verilmesi, yaygınlığının ciddi boyutta olduğunun gözler önüne serilmesi gerektiği görüşündeyim. Belki de bu sayede tek tek kapanan kadın koruma evleri yeniden artar. Devlet korumasıyla ilgili daha keskin hukuk kanunları yapılmaya başlar. Ne yazık ki, bizim kadın milletvekillerimiz ve aileden sorumlu bakanlık hepimizin de iyi bildiği gibi bu konular üzerine eğilmektense, aile içi şiddetin fazlasıyla görüldüğü ‘‘aile sistemimizi’’ övmekten başka bir şey yapmamaktadır. l Dr.Cumhur Boratav

E-MAIL: aarman@hurriyet.com

Yazarın Tüm Yazıları